T.C. DANIŞTAY Sekizinci Dairesi |
|||
Esas No | : 2013/5548 | ||
Karar No | : 2017/5750 | ||
Tarih | : 21.06.2017 |
ÖZET : |
|
İÇTİHAT METNİ
ÖZET :
Avukatlık Kanunu’nun 11. Maddesi uyarınca; aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görev, sigorta prodüktörlüğü, tacirlik ve esnaflığın veya mesleğin onuru ile bağdaşması mümkün olmayan her türlü iş avukatlıkla birleşemez. Uygulamada da kamu görevlisi iken avukatlık stajını tamamlayanların avukatlık ruhsatı taleplerinin reddedildiği ya da baro levhasından silindikleri görülmüştür. Danıştay, devlet memuru olup aylıksız izinde iken avukatlık stajını tamamlayan davacıya ruhsatnamesinin verilmemesi işleminin hukuka aykırı olduğuna hükmetmiştir.
İstemin Özeti : Ankara 12. İdare Mahkemesinin 15/02/2013 gün ve E:2012/977, K:2013/301 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi …. Düşüncesi: İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA |
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
KARAR :
Dava, ‘in İzmir Barosu Levhasına avukat olarak yazılmasına ilişkin 10.04.2012 günlü Barosu Yönetim Kurulu kararının uygun bulunduğuna dair 26.04.2012 tarihli ve 32755-159 sayılı ilk kararında ısrar edilmesine ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun 29.05.2012 tarih 33071-3 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, devlet memuru olan davacının aylıklı bir işle uğraştığı, bu görevin avukatlıkla birleşmesinin olanaksız olduğu, bu olanaksızlığın görevle ilişkisi tamamen kesilene değin süreceği, kamu görevlisinin izin, hastalık gibi durumlarında da kadrosuyla bağlantısı ve dolayısıyla kamu görevlisi olma durumu sürdüğünden, böyle bir kişinin avukatlık yapamayacağı; aylıksız iznin de bir izin türü olduğu, aylıklı kadrolu görevle ilişkiyi ortadan kaldırmadığı, bu durumda, ilgili Yasada koşulları belirtilen aylıksız iznin, kamu görevlisinin geçici bir süreyle görevden uzak kalması sonucunu doğurmakla birlikte, aylıklı (kadrolu) olarak yürüttüğü görevle ilişkisinin kesilmesi anlamına gelmediğinden, avukatlık mesleği ile bağdaşmayan işler kapsamında olduğu, devlet memuru olup aylıksız izinde iken avukatlık stajını tamamlayan …’ün baro levhasına kaydına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesi ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 9. maddesinde; avukatlık mesleğine kabul edilen adaya ilgili baro tarafından ruhsatname verileceği, 3. maddesinin (f) bendinde; avukatlık mesleğine kabul edilebilmek için; bu Kanuna göre avukatlığa engel bir halin bulunmaması gerektiği, 5. maddenin (d) bendinde; avukatlık mesleği ile birleşemeyen bir işle uğraşanların mesleğe kabul isteminin reddedileceği, 11. maddesinde; aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görevin, sigorta prodüktörlüğü, tacirlik ve esnaflığın veya mesleğin onuru ile bağdaşması mümkün olmayan her türlü işin avukatlıkla birleşemeyeceği hükümlerine yer verilmiş, Kanunun avukatlıkla birleşebilen işleri düzenleyen 12. maddenin 5. fıkrasında ise, bir kadroya bağlı olarak aylık veya ücreti devlet, il veya belediye bütçelerinden yahut devlet, il veya belediyelerin yönetimi ve denetimi altındaki daire ve müessese yahut şirketlerden verilen müşavir ve avukatların, yalnız bu daire, müessese ve şirketlere ait işlerde avukatlık yapabileceği belirtilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, Ali Demiröz’ün 26.01.2001 tarihinde İl Sağlık Müdürlüğü’nde sağlık memuru olarak göreve başladığı, İl Sağlık Müdürlüğü emrinde sağlık memuru olarak görev yapmakta iken 10.03.2011 tarihinde 24. Dönem Milletvekilliği Seçimlerine katılmak üzere istifa ederek görevinden ayrıldığı, 01.04.2011 tarihinde avukatlık stajına başladığı, Milletvekilliği seçimleri sonrasında 11.10.2011 tarihinde İl Sağlık Müdürlüğü emrindeki sağlık memurluğu görevine başladığı ve aynı gün ücretsiz izne ayrıldığı, avukatlık stajına devam ederek 04.04.2012 tarihinde avukatlık stajını tamamlayan ilgilinin, baro levhasına yazılma talebinin Barosu Yönetim Kurulu’nun 10.04.2012 tarihli kararı ile kabul edildiği ve bu kararın Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun 26.04.2012 tarihli kararı ile uygun bulunduğu, ancak Adalet Bakanlığı tarafından 22.05.2012 tarih ve 12333 sayılı yazı ile Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun bu kararı uygun bulunmayarak tekrar görüşülmek üzere geri gönderildiği, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun 29.05.2012 tarih ve 33071-3 sayılı kararı ile, eski kararında ısrar etmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için avukatlık stajını Kanuna uygun bir şekilde tamamlayan adayın baro levhasına yazılabilmesi için Kanunun 5. maddesinde yer alan “avukatlıkla birleşmeyen bir işle uğraşmak” engelinin aranıp aranmayacağının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Kanun avukatlıkla birleşen işleri sınırlı bir şekilde sayarak kanunda yer alan işler dışındaki tüm işlerin avukatlıkla birleşmeyen bir iş olduğunu kabul etmiş, baroya kayıtlı olarak avukatlık mesleğini icra eden avukatların avukatlık mesleği dışında bir işte çalışmasını yasaklamıştır.
Ruhsatname, belli etkinliklerde bulunabilmek için kişilere, önceden belirlenmiş bazı şartlara uyma kaydıyla idarece verilen izin belgesi anlamında olup, ruhsatnamenin verilmesi, mesleğin fiilen yapılacağı anlamına gelmemektedir. Ruhsatname ayrı, bu ruhsatname ile izin verilen faaliyetin fiilen yapılabilir hale gelmesi ayrı hususlardır. “Birleşmeyen iş”ten kasıt, Avukatlık Kanunu’nun 11. maddesinde sayılan işlerin, avukatlık mesleği ile birlikte fiilen sürdürülüyor olması halidir. Avukatlık ruhsatnamesi, kişinin avukatlık mesleğine kabul edildiğine, “diğer koşular”ı yerine getirmek kaydıyla artık fiilen avukatlık yapabileceğine ilişkin bir belge niteliğindedir.
Yürürlükteki mevzuata göre, avukatlık mesleğinin “fiilen” yapılabilmesi için, avukatlık ruhsatnamesi tek başına yeterli olmayıp, ruhsatnamenin yanında Kanunun 43. maddesi uyarınca kayıtlı olunan baro bölgesinde bir büro açılması da gerekmektedir. Büro açmak, mesleğin fiilen yapılabilecek hale gelmesi anlamındadır. Zaten, Kanunun 72/c maddesinde de üç ay içinde baro bölgesinde bir büro açılmamış olması halinde levhadan adın silineceği düzenlenmesine yer verilmiştir.
Şu halde, staj bitim belgesi sahibi bir kişinin, avukatlık ruhsatnamesi alabilmesi için; 9. madde gereğince mesleğe kabul edilmek üzere bir baroya başvurmaktan başka bir çaresi bulunmadığına göre, sırf başvuru esnasında bir memuriyette bulunduğu, dolayısıyla bağdaşmayan bir işte iştigal ettiğinden bahisle baroya başvuramayacağı gerekçesiyle talebinin reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Aksi düşüncenin kabulü, avukatlık ruhsatnamesine sahip ve bürosu olan, mesleği fiilen ifa etmekte olan bir avukatın, Kanunun 11. maddesinde sayılan işlerden bir göreve-işe başlamak için bürosunu kapatması halinde ruhsatnamesinin de iptali gerekeceği anlamına gelecektir. Halbuki, bu durumda sadece büronun kapatılarak barodan kaydın silinmesi (yani mesleğin fiilen terk) yeterli görülmekte, ayrıca mevcut ruhsatnamenin de iptali gerekmemektedir. Bu durum dahi ruhsatname sahibi olmak ile mesleğin fiilen ifa edilmesi halinin ayrılabilir statüler olduğunu göstermektedir.
Ancak ilgilinin baro levhasına yazılarak avukatlık ruhsatnamesi alması memuriyetle birlikte avukatlık mesleğini yürüteceği anlamına gelmemektedir. Diğer bir anlatımla davacı avukatlıkla bağdaşmayan memuriyet görevinden ayrılmadıkça baroya kayıtlı olarak fiilen avukatlık yapamayacaktır.
Olayda, müdahil davalının baroya avukatlık ruhsatının verilmesi istemiyle başvuru yaptığı ve fiilen avukatlık yapmak gibi bir amacının olmadığını belirttiği, ruhsat verilebilmesi için levhaya yazılmak gerekli ise de; davacıya avukatlık ruhsatnamesi verildikten sonra levhadan kaydının silineceği hususları dikkate alındığında, usulüne uygun olarak avukatlık stajını tamamlayan ve staj bitim belgesi davalı idarece de geçerli kabul edilen ilgili hakkında tesis edilen Türkiye Barolar Birliği’nin ısrar kararında hukuka aykırılık, devlet memuru olup aylıksız izinde iken avukatlık stajını tamamlayan müdahil avukat hakkında tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğundan bahisle iptaline ilişkin Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Nitekim, müdahil davalı tarafından ruhsatname alındıktan sonra Barosu levhasından silinmesi talebiyle yapılan 13.06.2012 tarihli başvuru üzerine 19.06.2012 tarihli Barosu Yönetim Kurulu kararı ile müdahil avukatın İzmir Barosu levhasından silinmesine karar verildiği görülmektedir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle; Ankara 12. İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 21.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
[mks_separator style=”solid” height=”2″]
Kaynak: Palmiye Yazılım