Kişi Kendi Muvazaasına Dayanarak Sorumluluktan Kurtulamaz

T.C.
YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
 
Esas : 2015/32108
Karar : 2019/5191
Tarih : 11.03.2019

MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ve davalılardan … vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı üniversite hastanesinde 01.04.1999-23.09.2013 tarihleri arasında hasta bakıcı olarak çalıştığını, emeklilik nedeniyle işten ayrılmak zorunda kaldığını, davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi bulunduğunu iddia ederek, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı … vekili, davacı tarafın iddia ve delillerini kabul etmediklerini, davacının iş akdinin diğer davalı şirketle yapıldığını ve müvekkilinin işveren sıfatı olmadığını, işçilik ücretleri dahil tüm giderlerin yüklenici firmalara ait olduğunu, taleplerin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı M…… Tem. İnş. Gıda ve Kar. Dağ. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. vekili, davacı tarafın iddia ve delillerini kabul etmediklerini, davacının baştan beri Üniversite işçisi olduğunu ve davada kendilerine husumet düşmediğini, taleplerin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı M…… Tem. İnş. Gıda ve Kar. Dağ. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı yasal süresi içinde davacı vekili ile davalı … vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalı …’nün aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında davacının tazminat ve alacaklara esas hizmet süresi uyuşmazlık konusudur.

İş hukukunda çalışma olgusunu, iddia eden işçi kanıtlamalıdır.

Somut uyuşmazlıkta, davacı davalı işyerinde 01.04.1999-23.09.2013 tarihleri arasında çalıştığını ileri sürmüş, davalılar ise davacının SGK kayıtlarında görünen sürelerde çalıştığını savunmuştur.

Dosyada mevcut hizmet döküm cetveli ve davacıya ait işyeri evraklarına göre 01.04.1999-01.05.2005 tarihleri arasında davacının bir çalışma kaydı bulunmamaktadır.

Hükme esas raporu hazırlayan bilirkişi tarafından hizmet süresi yönünden seçenekli hesap yapılmış, mahkemece davacının talebi gibi 01.04.1999-23.09.2013 tarihleri arasındaki çalışmaya göre yapılan hesaplama esas alınarak karar verilmiş ise de, bu tercihin nedeni gerekçeli kararda tartışılıp değerlendirilmemiştir.

Mahkemece 01.04.1999-01.05.2005 tarihleri arası dönemde davacının davalılar nezdinde çalışma yapıp yapmadığı ortaya konup çıkan sonuca göre hizmet süresinin belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile hizmet süresinin yazılı şekilde kabulü isabetsizdir.

Mahkemece yapılacak iş, davacı asil bizzat dinlenerek çalıştığını iddia ettiği bildirim olmayan döneme ait belgeleri sormak ve var ise ilgili yerlerden getirtmek, ihale evrakları getirtilerek ilgili şirketlerden ücret bordroları ve şahsi sicil dosyalarını istemek ve bu belgeleri değerlendirerek hizmet süresini belirlemektir.

Eksik araştırma ile ve gerekçesi açıklanmadan bildirim olmayan 01.04.1999-01.05.2005 tarihleri arası çalışmanın kabulü hatalıdır.

3-Uyuşmazlık davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı kabul edilmesine rağmen, muvazaalı işlemin tarafı olan alt işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Muvazaalı bir hukuki muamele ile üçüncü kişinin ızrar edilmesi ona karşı bir haksız eylem niteliğindedir. Üçüncü kişiler muvazaa nedeniyle hakları halele uğratıldığı takdirde haksız fiil sorumluluğuna dayanarak muvazaalı hukuki işlemi yapan taraflardan zararının tazminini isteyebilir. Muvazaa sebebiyle akdin hükümsüzlüğünün ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması sayılan hallerde muvazaa ileri sürülemez. Başka bir değişle kişi kendi muvazaasına dayanarak sorumluluktan kurtulamaz.

Somut uyuşmazlıkta mahkemece, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ve davacının başlangıçtan beri asıl işveren …’nün işçisi olduğu kabul edilerek hüküm altına alınan işçilik alacaklarının adı geçen davalıdan tahsiline, muvazaalı işlemin diğer tarafı olan ve işveren sıfatı olmayan diğer davalı şirket yönünden davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiştir.

Ancak aleyhine açılan dava husumetten reddedilen davalı şirket muvazaalı işlemin tarafıdır. Adı geçen davalı şirket kendi muvazaasından yararlanamaz. HGK’nun 03.12.2008 T. 2008/9-704 E, 2008/730 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere davalılar arasında muvazaa bulunması nedeniyle maddi sorumluluk açısından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, davanın davalı M…… Tem. İnş. Gıda ve Kar. Dağ. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden husumet yokluğu gerekçesi ile reddi hatalıdır.

4-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.

Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davacının fazla mesai ücreti talebi hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemesi 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesine aykırıdır.

5-Davalılardan …’nün 2547 Sayılı Yasa’nın 56/b maddesi gereğince harçtan muaf olduğu gözetilmeksizin aleyhine harç yükletilmesi de hatalıdır.

6-Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık, emeklilik sebebiyle iş sözleşmesinin sona ermesi durumunda kıdem tazminatı faizinin hangi tarihten itibaren başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.

4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin on birinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. İş sözleşmesinin ölüm ya da diğer nedenlerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu ve yaşlılık aylığı bağlandığını belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir.

Yaşlılık aylığı bağlandığına ilişkin belge işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için faiz başlangıcı sayılmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin yapıldığı tarihtir.

Somut uyuşmazlıkta, davacı emekli olarak iş akdini sona erdirdiğinden yaşlılık aylığı tahsis belgesini işverene bildirdiği tarihten itibaren faiz yürütülmelidir. Ancak davacı buna ilişkin belge sunmadığından kıdem tazminatına yürütülecek faizin dava tarihinden başlatılması gerekirken, fesih tarihi olan 23.09.2013 tarihinden başlatılması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

F) SONUÇ:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 11.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

KAYNAK:CORPUS
FOTOĞRAF:nzherald.co.nz
Bu Yazıyı Paylaşın