Kira Sözleşmesine Kefil Olan Kişi, Azami Sorumlu Miktarı, Kefalet Tarihi, “Müteselsil Kefil” İbaresini Kendi El Yazısıyla Yazmazsa, Kefalet Geçersiz Sayılır

T.C.
YARGITAY
SEKİZİNCİ HUKUK DAİRESİ
 
Esas: 2017/1579
Karar: 2017/3400
Tarih: 07.03.2017

 

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

 

KARAR

 

Dava itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece davalı kiracı …’nın tahliyesine, davalılar… ile …’nın vaki itirazlarının kaldırılmasına karar verilmiş karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

Dosya kapsamına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belge ve temyiz olunan karar da yazılı gerekçelere göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde olmadığından reddi gerekmiştir.

 

Davalılardan kefil … vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

 

Davacı alacaklı 10.10.2014 başlangıç tarihi 3 yıl süreli yazılı kira sözleşmesine dayanarak, davalı kiracı ve sözleşmeyi ortak zincirleme kefil ibaresi altında imzalayan diğer davalı … hakkında 15.04.2015 tarihinde başlattıkları icra takibi ile kiracı tarafından ödenmediği iddia olunan Kasım-Aralık 2014 ve Ocak-Şubat 2015 aylar kira bedellerinin tahsilini talep etmiştir. Ne var ki 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nun 583 maddesinde “ kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktarı ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı kefalet tarihini, ortak zincirleme kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır” düzenlemesi bulunmakta olup, anılan Yasa az önce yukarıda da belirtildiği üzere kefaletin geçerli olması için gereken şartları sıralamıştır. Davaya ve takibe konu yazılı kira sözleşmesinde düzenlemeye uygun bir kefaletin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Bu halde kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gözetilerek itirazın kaldırılması davasının davalı … yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kefil davalının da kira borçlarından sorumlu tutulması doğru değildir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı kefil … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı … yönünden BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 07.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KAYNAK:CORPUS
Bu Yazıyı Paylaşın