İstemin Özeti : İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 27.12.2010 tarih ve E:2010/284, K:2010/2115 Sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, İstanbul Emniyet Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapmakta iken işlediği bir suçtan dolayı, Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 4.4.2007 tarih ve E:2006/188, K:2007/80 Sayılı kararıyla 6 yıl 8 ay süreyle hapis cezası ile cezalandırılan davacının, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 48/A-5 ve 98/b maddeleri uyarınca memuriyetinin sona erdirilmesine dair 14.7.2009 tarihli İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 27.12.2010 tarih ve E:2010/284, K:2010/2115 Sayılı kararıyla; davacının polis memuru iken 9.2.1999 tarihinde işlemiş olduğu “kasti aşan adam öldürme” suçundan yargılanarak, Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 4.4.2007 gün ve E:2006/188, K:2007/80 Sayılı kararıyla, 765 Sayılı Türk Ceza Kanununun 448. maddesi delaletiyle aynı kanunun 452/1 ve 59/2 maddeleri gereğince 6 yıl 8 ay süreyle hapis cezası ile cezalandırıldığı ve bu hükmün Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 13.5.2008 tarih ve E:2007/793, K:2008/3964 Sayılı kararıyla kesinleştiği, bu durumda memuriyeti devam ederken 6 yıl 8 ay süreyle hapis cezasına mahkum olan davacının memur olma şartlarını kaybettiğinden bahisle, davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, davaya konu işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Devlet memurluğuna alınma şartlarını düzenleyen 48/A-5. maddesinde, memurluğa alınacakların “Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmaması” gerektiği ve yine aynı kanunun “Memurluğun Sona Ermesi” başlıklı 98/b maddesinde “Devlet memurlarının memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi” halinde memuriyetlerinin sona erdirileceği belirtilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, İstanbul Emniyet Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapmakta iken, 18.6.2008 tarihinde kendi istemi ve Bakanlık Makamı onayı ile emekliye ayrılan davacı hakkında, 9.2.1999 tarihinde görev sırasında işlemiş olduğu, “kasti aşan adam öldürme” suçundan dolayı Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 4.4.2007 gün ve E:2006/188, K:2007/80 Sayılı kararıyla, 765 Sayılı Türk Ceza Kanununun 448. maddesi delaletiyle aynı kanunun 452/1 ve 59/2 maddeleri gereğince 6 yıl 8 ay süreyle hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu mahkumiyet kararının Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 13.5.2008 tarih ve E:2007/793, K:2008/3964 Sayılı kararıyla kesinleştiği, böylece davacının memuriyeti sırasında memurluğa alınma şartlarından birini kaybetmesi sebebiyle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinin 5. fıkrası delaletiyle 98. maddesinin ( b ) bendi gereğince memuriyetinin sona erdirilmesi üzerine temyizen incelenen davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bakılan uyuşmazlıkta, Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleşen Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 4.4.2007 gün ve E:2006/188, K:2007/80 Sayılı kararıyla; davacının, hırsızlık eylemi sebebiyle kaçan şahısları yakalama düşüncesiyle silahıyla yere değil karşı istikamete doğru ateş ettiği, kalabalığın gelip geçtiği, cadde ve kavşak üzerinde, başka kişilerin de isabet alabileceğinin öngörülebileceği durumda, yapılan atış neticesinde olayla ilgisi olmayan bir kişinin ölümüne yol açtığı, kaçan şahısları yakalama düşüncesiyle ateş eden davacının insan öldürme kasti bulunduğuna dair kesin delil olmadığı, ancak davacının kastin aşılması suretiyle insan öldürme suçunun sübuta erdiği gerekçesiyle cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 48/A-5 ve 98/b maddeleri uyarınca, 1 yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum olunması halinde, kişinin memurluğa alınmaması veya memuriyetinin sona erdirilebilmesi için, söz konusu mahkumiyetin kasten işlenen bir suçtan dolayı olması gerektiği açıktır.
Bu durumda, davacının memuriyetinin sona erdirilmesi işlemine gerekçe olan Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, insan öldürme kasti olmaksızın “kasti aşan adam öldürme” suçundan dolayı 6 yıl 8 ay süreyle hapis cezası ile cezalandırılması kararı dikkate alındığında, davacının 657 Sayılı Kanun’un 48/A-5 maddesinde yer alan “kasten işlenen bir suçtan dolayı” mahkum olmadığı anlaşılmış olup, bu sebeple davacı hakkında tesis edilen memuriyetinin sona erdirilmesi işleminde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 27.12.2010 tarih ve E:2010/284, K:2010/2115 Sayılı kararının; 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun geçici 8. maddesi gereğince uygulanmasına devam edilen 3622 Sayılı Kanun ile değişik 49. maddesinin 1. fıkrasının ( b ) bendi uyarınca bozulmasına, yukarda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 ( onbeş ) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 18.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.