İşe Geç Gelme ve Vaktinden Önce İşten Ayrılma Geçerli Fesih Nedenidir

 

T.C.
YARGITAY
Yirmiikinci Hukuk Dairesi
Esas No : 2014/34343
Karar No : 2016/5023
Tarih : 23.02.2016
ÖZET:
  • İŞE GELMEME VEYA GEÇ GELMENİN ZAMANIN İŞVERENCE KANITLANMASININ GEREKMESİ
  • SOYUT TANIK ANLATIMLARINA DAYALI OLARAK İŞÇİNİN ÇALIŞMA SAATLERİNE UYMADIĞININ KANITLANAMAYACAĞI
  • İŞE GEÇ GELME VE VAKTİNDEN ÖNCE İŞTEN AYRILMANIN HAKLI FESİH NEDENİ OLMAYACAĞI ANCAK GEÇERLİ NEDEN OLABİLECEĞİ

 

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

Davacı, kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

2017/1 426 Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR :

Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Somut uyuşmazlıkta, davacının hizmet döküm cetvelinde, 07.07.2005- 10.05.2007 tarihleri arasında dava dışı …. Ltd. Şti.’ye ait işyerinde, 23.05.2007- 19.08.2011 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde ve 03.11.2011-27.02.2013 tarihleri arasında yine davalıya ait işyerinde çalışması kayıtlıdır. Tanık beyanlarının değerlendirilmesinden, davacının dava dışı …. Ltd. Şti. işyerinde geçen kayıtlı çalışmasında, aynı zamanda davalıya ait işyerinde de çalışmaya devam ettiği, davalı işverenin davacı ve bir kısım çalışanları vasıtasıyla söz konusu şirkete muhasebecilik hizmeti verdiği, bu dönemde davacının çalışmasının dava dışı şirket üzerinden kuruma bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu halde, dava dışı şirket nezdinde geçen kayıtlı çalışmadan davalı sorumlu tutulmalıdır. Diğer taraftan, 10.05.2007-23.05.2007 tarihleri arasında kayden kısa süreli bir kesinti mevcut ise de, dosya kapsamına göre, söz konusu kesintinin gerçek bir kesinti olmadığı, bu çalışma döneminin 19.08.2011 tarihine kadar kesintisiz devam ettiği sabittir. Ayrıca, hizmet döküm cetvelinde, 2011 yılının Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında, eksik gün bildirimiyle prime esas gün sayısı sıfır olarak kayıtlı olup, dosya içeriğindeki sağlık raporlarından, davacının bu sürede, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 74. maddesinde düzenlenen, doğum öncesi ve doğum sonrası kanuni iznini kullandığı anlaşılmaktadır. Açıklanan sebeplerle, davaya konu alacakların değerlendirilmesinde, davacının 07.07.2005-19.08.2011 ve 03.11.2011-27.02.2013 tarihleri arasında olmak üzere, aralıklı iki dönem halinde çalıştığının kabulü gereklidir. Mahkemenin, davacının aralıklı çalışma dönemlerinin belirlenmesinde, bu yöne aykırı olan kabulleri isabetsizdir.

Dava konusu olan kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının değerlendirilmesinde, her iki çalışma döneminin ne şekilde sona erdiği hususu, ayrı ayrı ele alınmalıdır.

Davacının 07.07.2005-19.08.2011 tarihleri arasındaki ilk çalışma döneminin, davalı işverence, devamsızlık haklı sebebi bulunduğu iddiasıyla 4857 sayılı Kanun’un 25/II-g. maddesine dayanılarak feshedildiği, dosyaya işverence sunulan 25.08.2011 tarihli tutanaktan anlaşılmaktadır. Mahkemece, ilk çalışma dönemindeki işveren feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı bakımından, dosya içeriğindeki Yargıtay Kararları – Çalışma ve Toplum, 2017/1 427 delillerin değerlendirilmemesi hatalıdır. Anılan sebeple, bu döneme ilişkin sunulan tutanak, tanık beyanları ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek, işverence iş sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı bakımından bir sonuca varılmalıdır.

03.11.2011-27.02.2013 tarihleri arasında geçen ikinci çalışma dönemi bakımından ise, işverence iş sözleşmesi, yazılı fesih bildiriminde, davacının işe geç gelmesi ve vaktinden önce işyerinden ayrılması, mesai saatlerine uymaması, Cumartesi günleri işe gelmemesi, sabah kahvaltısını işyerinde yapması, işverenin tabela ünvanını kullanarak şahsı adına gelir getirici işler yapması, işverene karşı yüksek sesle ve tehditkar konuşmaları sebepleri gösterilerek feshedilmiştir. Mahkemece, bu döneme ilişkin yapılan değerlendirmede, davalı tanıkları beyanlarından, davacının mesai saatlerine uymadığının, işine düzenli devam etmediğinin ve birçok kez ikaz edilmiş olmasına rağmen bu davranış şeklini değiştirmediğinin anlaşılması gerekçesiyle, feshin haklı sebebe dayandığı kabul edilmiştir. Yazılı fesih bildiriminde gösterilen diğer fesih sebepleriyle ilgili ise herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Öncelikle şu husus belirtilmelidir ki, işverence, söz konusu çalışma dönemine ilişkin olarak, davacı işçinin hangi günlerde mesai saatlerine riayet etmediği, hangi günlerde işe gelmediği veya mesai düzenine uymaması sebebiyle uyarıldığına ilişkin herhangi bir tutanak, ihtar veya işyeri kaydı dosyaya sunulmamıştır. Cumartesi gününün çalışma günü olduğu hususu dahi net bir şekilde ortaya konulamamıştır. Kaldı ki, işe geç gelme ve vaktinde önce işyerinde ayrılma şeklindeki davranış, ancak geçerli fesih sebebi olup, haklı feshe imkan tanımaz. Anılan sebeple, düzenlenmiş herhangi bir işyeri kaydı bulunmaması karşısında, denetlenemeyen soyut tanık beyanlarıyla sonuca gidilerek yazılı gerekçeyle feshin haklı sebebe dayandığının kabul edilmesi hatalı olmuştur.

Bu halde, yazılı fesih bildiriminde belirtilen diğer sebepler değerlendirilmeli ve bu döneme ilişkin yapılan feshin haklı olup olmadığı belirlenmelidir.

SONUÇ :

Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Bu Yazıyı Paylaşın