Güzel hayallerle başladıkları işlerinde iflas bayrağını çeken girişimcilerin hikayelerini anlattığı “İş Batırdım Geceleri”, dünyayla birlikte Türkiye’de de hızla yayılıyor.
İzmir’de bir toplantı salonunu dolduran farklı yaş gruplarından insanlar, stand-up formatında hazırlanan sahnede “damdan düşen” girişimcileri dinliyor.
Kimi ABD’de kurduğu şirketi nasıl batırdığını kimi babasından devraldığı markayı büyütmek isterken işlerin nasıl kötü gittiğini, kimi de ödül alan bir girişimciyken nasıl iflas ettiğini anlatıyor.
Hikayeleri dikkatle izleyen girişimcilerin yaşananları analiz eden sorularıyla ilerleyen toplantı, her girişimcinin “kulağına küpe olacak” derslerin çıkarılmasıyla sona eriyor.
Dünyada 252 kentte
“İş Batırdım Geceleri”, aslında 2012 yılında Meksika’da 5 girişimcinin başlattığı bir hareketin adı. Halen 80 ülkede 252 kentte düzenli olarak organize edilen buluşmaları Türkiye’ye getiren ise İzmirli girişimci Banu Güsar.
Uluslararası şirketlerde yöneticilik yaptıktan sonra danışmanlık yapmak için kendi şirketini kuran Güsar, yaptığı ikinci işten parasını alamayınca iflas etme korkusuyla yüz yüze geldi.
Durumunu anlattığı Meksikalı arkadaşının “işin batarsa da İş Batırdım Gecesi’ne katılırsın” demesi üzerine bu etkinlikten haberdar olan Güsar, yaptığı araştırma sonucu dünyada hızla yayılan bu etkinliğin henüz Türkiye’de düzenlenmediğini gördü.
Meksika’daki girişimcilerle temasa geçtiğini anlatan Güsar, “İşe İzmir’de bir dost sohbetiyle başladık. İlgi duyan insan sayısının hızla artmasıyla artık geniş salonlara taşındık. Zamanla etkinlik İstanbul ve Ankara’ya da yayıldı. İzmir’de 39, İstanbul’da 20, Ankara’da 12 buluşma yaptık. Gece başına 3-4 konuşmacı oluyor. Bugüne kadar 120’nin üzerinde girişimci sahne aldı. Her buluşmada izleyicilerin yüzde 70-80’i ilk kez katılanlar oluyor.” dedi.
Girişimcilerin bir sunum eşliğinde, kurdukları işin hangi seviyeye ulaştığını, nelerin ters gittiğini, nerede tökezlediklerini anlattığını ifade eden Güsar, sunumların genelde esprili bir dille ilerlediğini kaydetti.
“Ağlama duvarı değiliz”
“Bizde şirketler ‘kervan yolda düzülür’ mantığıyla kuruluyor, burada kervanın yolda nasıl dağıldığını net biçimde görebiliyoruz.” diyen Güsar, bu etkinlikle hataları konuşma kültürünü yaygınlaştırmayı umduklarını dile getirdi.
Güsar, şöyle konuştu:
“Başarı veya başarısızlık dememeyi tercih ediyoruz. Duygusallaşmadan, kişiselleştirmeden gerçekleri analiz etmeye gayret ediyoruz. Esprili bir ortamda konuşuyoruz, ağlama duvarı değiliz. Sahneye çıkmak kolay değil. Buraya ancak küllerinden yeniden doğanlar çıkabiliyor ama son dakikada ‘ben konuşamayacağım’ diyenler de oluyor. Sahneye çıkanlar nasıl battıklarını esprili bir dille anlatıyor. ‘Bak kardeşim kulağına küpe olsun, ister kullan ister kullanma ama benim hikayem budur’ diyor.
Toplantıların eğlenceli geçmesi de insanların dikkatini çekiyor. 7 yaşındaki bir çocuk dahi konuşulanlar hakkında fikir yürütebiliyor. Çok farklı yaş gruplarından insanlar geliyor ama özellikle aklında bir fikri olup nereden başlayacağını bilemeyenler veya yeni girişimcilerin daha çok ilgi gösterdiğini gözlemliyoruz.”
10 tip hata
Banu Güsar, bugüne kadar sunumu yapılan 200’ün üzerinde kötü giden girişim öyküsünü analiz ettiklerini, başlıca 10 tip hata çıkardıklarını belirterek, en fazla aile şirketlerinin battığını gördüklerini kaydetti.
Akrabalar arasında duygularla rollerin karıştığını, bunun için aile anayasalarının uygulanmasının şart olduğunu ifade eden Güsar, “İkinci önemli konu ise finans. Herkes finanstan anladığını sanıyor ama anlamıyor. İşler kötüye gidince danışmandan rapor istiyor ama uygulamıyor. Tahsilatlar dönmeyince de iş batıyor.” dedi.
Anadolu’ya yayma planı
Her ay düzenlenen buluşmaları İzmir, İstanbul ve Ankara’nın ardından Anadolu kentlerine de yaygınlaştırmayı planladıklarını, bir ekip hazırlığı içinde olduklarını kaydeden Güsar, bunun için sponsor desteğine ihtiyaç duyduklarını bildirdi.
Güsar, buluşmalara katılım için belirlenen ücretin düşük tutulduğunu, elde edilen gelirin organizasyon harcamalarına yönlendirildiğini dile getirdi.
“İnsan rahatlıyor”
Gecede başından geçenleri anlatan Orkun Hiçyılmaz, Türkiye’de bir dönem çok ünlü olan Gırgır süpürgelerinin kurucusu olan babasından devraldığı şirketi büyütmek isterken kapatmak durumunda kaldığını belirterek, “Bu etkinliği internette gördüm. Bir iki kez geldim. Yaşadıklarımı anlatayım, birilerine faydası olur düşüncesiyle sunum yapmaya karar verdim. Bir işi kapatmak güzel bir şey değil ama insan anlatınca rahatlıyor, yalnız olmadığını anlıyor. Buraya gelen bazı insanların tanışıp yeni işler kurduklarına da şahit oldum.” dedi.
ABD’de traverten satışıyla ilgili kurduğu şirketin 2008 krizinde batmasının hikayesini anlatan Hakan Güner ise işler iyi gittiğinde ortaya çıkan “girişimci körlüğüne” karşı uyarılarda bulundu.
Kaynak: Dünya Gazetesi