YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacı tarafından, hakkında yürütülen disiplin soruşturması sonucunda Z. A. adlı kişiye karşı “dolandırıcılık” suçunu işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 29/05/2013 tarih ve 2013/203 Sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 06/06/2014 tarih ve E:2014/2, K:2014/723 Sayılı kararıyla; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 131. maddesinde, aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olmasının disiplin kovuşturmasını geciktiremeyeceği, memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması hallerinin ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamayacağı kuralına yer verildiği, disiplin cezasına konu fiili dolayısıyla davacı hakkında, Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nin E:2012/491 numaralı dosyasında “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak, Dolandırıcılık” suçlarından dava açıldığı ve yargılamanın halen devam ettiği belirtilerek, olayda, soruşturma raporunun ve eklerinin incelenmesi sonucunda, davacının, şikayete konu fiillere iştirak etmesi nedeniyle üzerine atılı suçun disiplin hukuku açısından sübuta erdiği, söz konusu fiilin niteliği ve polislik mesleğinin önem ve özelliği dikkate alındığında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin karar düzeltme aşamasında verdiği 14/06/2017 tarih ve E:2016/22632, K:2017/17348 Sayılı kararıyla; uyuşmazlıkta, davacının, disiplin cezasına konu fiili nedeniyle adli yönden ( görevsizlik kararı üzerine ) Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin E:2016/11 Sayılı dosyasında açılan kamu davasında yargılamanın devam ettiğinin görüldüğü, diğer taraftan, anılan suçun 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda açıkça tanımlanmış olması nedeniyle davacının bu suçu işleyip işlemediğinin ancak ceza mahkemesince verilecek karar sonucunda belirlenebileceği, bu nedenle, söz konusu ceza davasının sonuçlanıp sonuçlanmadığı hususunun İdare Mahkemesince araştırılması ve davacı hakkındaki ceza yargılaması sonuçlandıktan sonra disiplin cezasına konu fiillerin işlenip işlenmediği konusunda yeniden bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin davacı üzerine atılı fiillerin sübut bulduğundan bahilse tesis edilen dava konu işlemde hukuka uyarlık, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 06/06/2014 tarih ve E:2014/2, K:2014/723 Sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 14/02/2018 tarih ve E:2018/38, K:2018/210 Sayılı kararıyla; bakılan davada, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 127. ve 131. maddelerinin de göz önünde bulundurulduğu belirtilerek davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hakkında açılan kamu davasında yargılamasının halen devam ettiği, idarece adli yargı sürecinin sonucu beklenmeden tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilerek, davanın reddi yolundaki ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Hassas Bölgeleri Koruma Şube Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapmakta olan davacı hakkında, kendisini işe yerleştirme vaadiyle dolandırdığı iddiasıyla Z. A. isimli şahsın yapmış olduğu suç duyurusu üzerine disiplin soruşturması başlatılmıştır.
Yürütülen soruşturma neticesinde, getirilen teklif doğrultusunda; davacının, Z. A. isimli şahsa karşı “dolandırıcılık” suçunu işlediğinden bahisle, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 29/05/2013 tarih ve 2013/203 Sayılı kararı ile Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenmekte olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Uyuşmazlığa konu disiplin cezasının tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8/6. maddesinde; “Hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, irtikap, rüşvet, zimmet, ihtilas, ırza geçme, ırza tasaddi, sahtecilik, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, kalpazanlık, kasden adam öldürme, veya bu suçları işlemeye teşebbüs etmek, emniyeti suiistimal, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç tasnii, iftira,” fiilleri, meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa Mahkemesi’nin 13/01/2016 tarih ve E:2015/85, K:2016/3 Sayılı kararı ile; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü uyarınca verilen dava konusu disiplin cezasının yasal dayanağı olan, 3201 Sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 83. maddesinin birinci cümlesinin, “yaptırım konusu eylemleri yasal düzeyde belirlememesi ve bireylerin hangi somut olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkan tanımaması nedeniyle, Anayasa’nın 38. ve 128. maddelerine aykırı olduğu” gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve anılan madde, 08/03/2018 tarih ve 30354 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 7068 Sayılı “Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Kabul Edilmesine Dair Kanun”un 37. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Öte yandan, 7068 Sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 Sayılı Kanun, 6413 Sayılı Kanun ve 3201 Sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarihli ve 7/17339 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları, bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunur.” hükmüne yer verildiğinden, dava konusu uyuşmazlığın bu Kanun uyarınca incelenip çözümlenmesi gerekmektedir.
7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 8. maddesinde, disiplin cezası verilmesini gerektirecek fiiller sayma suretiyle belirtilmiş, ancak bu fiiller arasında davacının cezalandırılmasına dayanak olan “dolandırıcılık” fiiline yer verilmemiş; bir başka ifadeyle, emniyet teşkilatı personelinin disiplin suç ve cezalarını düzenleyen yeni Kanun uyarınca davacıya isnat edilen eylem disiplin cezasını gerektiren bir eylem olmaktan çıkarılmıştır.
Ceza Hukuku kökenli bir ilke olan lehe olan hükmün uygulanması ilkesi; işlendiği zamanın hukuki normları uyarınca suç sayılan bir fiil sonradan yürürlüğe giren bir düzenleme ile suç olmaktan çıkarılmış bulunuyorsa veya sonradan yürürlüğe giren düzenleme suçun işlendiği zaman mevcut olan düzenlemeye göre suçlunun lehinde ise, sonraki normun daha önce işlenmiş olan fillere uygulanmasını öngörmektedir.
Kural olarak idari işlemlerin yargısal denetimi, tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılmaktadır. Bu anlamda, idari işlem niteliğindeki disiplin yaptırımının da tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yargısal denetiminin yapılması gerekmekte ise de, ilke olarak suç ve cezada lehe olan normun uygulanması kuralının disiplin cezaları yönünden de geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla, fiilin işlendiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuat ile daha sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri farklı ise, disiplin cezası ile cezalandırılacak olan kişilerin lehine olan mevzuat hükmü dikkate alınmalıdır. Ancak lehe hükmün uygulanması amacıyla verilecek bir iptal kararının, davacının eylemine uyan başka bir disiplin cezasının uygulanmasına engel olmayacağı da açıktır.
Bu bağlamda, davacının disiplin cezası ile cezalandırılmasına temel olan ve Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8. maddesinin 6. bendinde yer alan “dolandırıcılık” fiili, mevcut hukuki durum itibarıyla 7068 Sayılı Kanun ile herhangi bir cezai yaptırıma bağlanmayarak disiplin suçu olmaktan çıkarıldığından, davacı hakkında tesis edilen dava konusu disiplin cezasında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 Sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 14/02/2018 tarih ve E:2018/38, K:2018/210 Sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan 59,10-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Ankara 2. İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 ( onbeş ) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/05/2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
X- ) Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesinde; “… dolandırıcılık, …” fiili, meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar arasında sayılmıştır.
İlerleyen süreçte, Anayasa Mahkemesi’nin 13/01/2016 tarih ve E:2015/85, K:2016/3 Sayılı kararı ile; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü uyarınca verilen dava konusu disiplin cezasının yasal dayanağı olan, 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 83. maddesinin birinci cümlesinin iptaline karar verilmiş ve anılan madde, 23/01/2017 tarih ve 29957 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 682 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 37. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Söz konusu KHK daha sonra TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek, 08/03/2018 tarih ve 30354 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 7068 Sayılı “Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Kabul Edilmesine Dair Kanun” ile kanunlaşmıştır.
7068 Sayılı Kanun’un “Devlet memurluğundan çıkarma” başlıklı 9. maddesinde, Devlet memurluğundan çıkarma cezası uygulanacak fiiller ve bu cezayı verme yetkisi ile ilgili olarak 657 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu kapsamda, her ne kadar, emniyet teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kurallarını yeniden düzenleyen 7068 Sayılı Kanun’da, Tüzüğün 8/6. maddesinde sayılan fiillere ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği görülmekte ise de; anılan Kanun’un 9. maddesinde, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiiller ile ilgili olarak 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği ve dava konusu disiplin cezasının dayanağı olan “dolandırıcılık” fiilinin, 657 Sayılı Kanun’un 48. maddesinde Devlet memurluğuna alınmaya engel şartlar arasında sayılan suçlardan olduğu da dikkate alındığında, söz konusu fiilin, 657 Sayılı Kanun’un “Devlet memurluğundan çıkarma” cezasını gerektiren fiil ve hallerin sayıldığı 125. maddesinin 1. fıkrasının E bendinin ( g ) alt bendinde yer verilen, “Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” fiili kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, uyuşmazlıkta, davacıya isnat edilen ve Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8/6. maddesinde “meslekten çıkarma” cezasını gerektiren “dolandırıcılık” fiilinin karşılığının, 7068 Sayılı Kanun’un 9. maddesinin yollaması ile 657 Sayılı Kanun’da daha ağır bir ceza olan “Devlet memurluğundan çıkarma” cezasına yükseltildiği dikkate alınmak ve davacının yargılamasının devam ettiği de göz önünde bulundurulmak suretiyle, Mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle, çoğunluk kararına katılmıyorum.