Türkiye’de iç piyasanın en büyük sıkıntısını, nakit para yokluğu oluşturuyor. Hangi sektörden esnafa ya da firmaya gitseniz bu yakınma ile karşılaşıyorsunuz. Aslında iş hacmindeki düşüş ve ödemelerde yaşanan problem de bunu doğruluyor.
Türkiye’de Kasım 2017 verilerine göre emisyondaki para miktarı 53 milyar TL. Daha yuvarlak bir veriyle konuşursak 50 milyar TL ile 60 milyar TL arasında değişiyor. 15 Kasım itibariyle 57 milyar TL’ye rekor tanımlamasını dikkate alırsanız, 60’ı bulmuyor bile… Bozuk paraları da hesaba katarsak yine de eski parayla iyimser ölçüde 60 katrilyon TL’den bahsediyoruz. Fakat ortada para yok.
Esasen Bankalararası Kart Merkezi’nin son verilerinden yola çıkarak bu meseleye bir akıl yürüttüm. Kaba bir hesapla da ortaya bir sonuç çıktı. Sizlerle de paylaşayım.
Türkiye’nin nüfusu 2016 sonu itibariyle 79,5 milyon… Bunu yuvarlak 80 milyon olarak kabul edelim. Nüfusun yüzde 28,7’sini TÜİK verilerine göre 0 – 17 yaş grubu çocuklar oluşturuyor. Bu da 22 milyon 960 bin kişi eder. Alım gücü olmayan bu oranı nüfustan düşersek geriye 57 milyon 40 bin kişi kalır.
TÜİK’in 2016 gelir ve yaşam koşulları araştırmasına göre 16 milyon 328 bin kişi de yoksulluk içinde… Yani bu kesimin hacim yaratacak bir gücü yok. Bu nedenle iktisadi gerekçelerle nüfustan düşersek, elimizde 40 milyon 712 bin kişi kalır.
Gelelim Bankalararası Kart Merkezi’nin açıkladığı veriye… Ülkede 62,2 milyon adet kredi kartı var. Bunu gerçek kişilere vurduğunuzda ise 24 milyon kişi ediyor. Yetişkin nüfus içerisindeki payı ise yüzde 42.
Kredi kartına sahip kişilerin de ağırlıklı ödeme yöntemi olarak bunu kullandığını biliyoruz. O zaman yetişkinler içinde kredi kartına sahipleri de düşersek elimizde 16 milyon 712 bin kişi kalıyor.
Emisyondaki para miktarını bu nüfusa bölersek de geriye kişi başına 3 bin 410 TL düşer.
Yoksulluk sınırının 5 bin TL sınırına dayandığı, kredi kartlarının 3,5 milyonunun tacire ait olduğu, 497 bin kişinin de yasal takibe uğradığı, icra dosyası sayısının 24 milyon olduğu, toplam kredi kartı sayısının yarısı kadar, yani 32 milyon kartın, kredi borcu olduğu düşünülürse zaten o piyasa da evrakla dönüyor demektir.
Bu hesabın bilimsel olduğunu iddia etmiyorum. Ama en azından ortada neden para dönmediğinin açık bir emaresi olarak, bir fotoğraf veriyor. Sonuç borçla yaşayan ve hızla kayıt dışına kayan bir Türkiye.
Harcamaların kalemlerine ve bilinç düzeylerine girmiyorum bile. AC Nielsen’in bir araştırması zaten kredi kartı harcamalarının yüzde 80’inin gıda, giyim, ulaştırma ve barınma için kullanıldığını raporlamıştı. Yani anayasal haklar… Geriye ne kalıyor?
Yapacağınız her harcama için bulmanız gereken borç gerçeği. İşte size Türkiye ekonomisinin resmi rakamlarla ipucu veren halinin fotoğrafı. Ne diyelim? Dolar milyarderlerimiz sağolsun.
Kaynak: paraanaliz.com-Çetin Ünsalan