Hukuki İhtilaf Niteliğindeki Dava Konusu Uyuşmazlıkların Vergi Hatası Kapsamında İncelenmesi Mümkün Değildir

T.C.
DANIŞTAY
DÖRDÜNCÜ DAİRE
 
Esas : 2013/6954
Karar : 2016/3709
Tarih : 01.12.2016

İstemin Özeti: Serbest muhasebeci mali müşavirlik faaliyetinde bulunan davacının, A… Petrol Ürünleri Nakliye Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin sahte fatura düzenleme fiiline iştirak ettiğinden bahisle adına kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle yaptığı düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır. Edirne Vergi Mahkemesinin 29.05.2013 gün ve E:2012/1265, K:2013/534 sayılı kararıyla; serbest muhasebeci mali müşavirlik faaliyetinde bulunan davacının, muhasebe işlemlerini yürüttüğü ”A… Petrol Ürünleri Nakliye Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi”nin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlemesine yardım ederek suça iştirak etmiş olduğundan bahisle, adına vergi ziyaı cezaları kesilmiş ise de; adı geçen Şirkete ait defter ve belgelerin ibrazı konusunda davacıya herhangi bir tebligat yapılmadığı, dolayısıyla, davacının, şirkete ait defter ve belgeleri ibraz etmemesi gibi bir durumun söz konusu olmaması; diğer yandan, serbest muhasebeci mali müşavirlerin, muhasebe işlemlerini yürüttükleri mükelleflerin defterlerini muhafaza ve ibraz yükümlülüklerinin bulunmaması; vergi kaçakçılık suçuna iştirak etmediğinin Lüleburgaz İkinci Asliye Ceza Mahkemesi kararıyla ortaya konulmuş olması nedeniyle iştirak fiilinin oluşmadığı, bu nedenle kesilen vergi ziyaı cezalarında, mükellefin şahsında hata nedeniyle vergilendirme hatası bulunduğundan, düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemde mevzuata uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Davalı idare, kararın, hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir.

Tetkik Hakimi’nin Düşüncesi: Davacı hakkında düzenlenen iştirak raporu ve sorumluluk raporunda yer alan tespitler uyarınca, davacının bir dönem muhasebe işlerini yürüttüğü şirketin sahte fatura düzenleme fiiline iştirak ettiği sonucuna varıldığından kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı adına iştirak nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemi iptal eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince işin gereği görüşüldü:

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 116’ncı maddesinde vergi hatası, “vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması” olarak tanımlanmış, 117 ve 118’inci maddelerinde hesap hataları ile vergilendirme hatalarının neler olduğunun ayrı ayrı belirlenmiş, 121’inci maddede idarece tereddüt edilmeyen açık ve mutlak vergi hatalarının re’sen düzeltileceği, 124’üncü maddede ise vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığı’na müracaat edebilecekleri hükme bağlanmıştır.

Buna göre, bir vergi uyuşmazlığının düzeltme ve şikayet yoluyla incelenebilmesi için, ileri sürülen hususların vergi hatası, hesap hataları veya vergilendirme hatalarından birisi kapsamında olması, vergilendirme hatasının varlığından söz edilebilmesi için de, Kanunda sayılan hata türlerinden birinin bulunması, ayrıca bu hataların, Kanun maddelerinin hukuki yorumu gerektirmeyecek şekilde açık olarak belirlenebilmesi gerekmektedir. Mükellefin şahsında hata yapıldığından söz edilebilmek için hatanın, bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istendiği veya alındığının hukuki yorum gerektirmeksizin açıkça anlaşılması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, serbest muhasebeci mali müşavirlik faaliyetinde bulunan davacının, 2007 yılının Temmuz ayına kadar muhasebe işlemlerini yürüttüğü A… Petrol Ürünleri Nakliye Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlemek fiiline yardım ederek suça iştirak etmiş olduğundan bahisle adına vergi ziyaı cezaları kesildiği, vergi/ceza ihbarnamelerinin tebliği üzerine dava açmayan davacı tarafından, mükellefin şahsında hata bulunduğu iddiasıyla yapılan düzeltme talebinin reddi işlemine vaki şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle Edirne Vergi Mahkemesinde iptal davasının açıldığı, Vergi Mahkemesince; davacının, şirkete ait defter ve belgeleri ibraz etmemesi gibi bir durumun söz konusu olmaması, diğer yandan, serbest muhasebeci mali müşavirlerin, muhasebe işlemlerini yürüttükleri mükelleflerin defterlerini muhafaza ve ibraz yükümlülüklerinin bulunmaması, vergi kaçakçılığına iştirak etmediğinin Lüleburgaz İkinci Asliye Ceza Mahkemesi kararıyla ortaya konulmuş olması nedeniyle iştirak fiilinin oluşmadığı, bu nedenle kesilen vergi ziyaı cezalarında, mükellefin şahsında hata olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü, davacının sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlemek fiiline yardım ederek suça iştirak edip etmediğinin ortaya konulmasına bağlıdır. Bunun için ise, davacı hakkında düzenlenen raporlarda yer alan tespitler üzerinde hukuki yorum yapılması gerekmekte olup, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların da, ancak hukuka aykırılık iddiasıyla kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davada incelenmesi mümkündür. Dolayısıyla, hukuki ihtilaf niteliğindeki dava konusu uyuşmazlığın vergi hatası kapsamında incelenmesi mümkün olmadığından, düzeltme ve şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemde yasal isabetsizlik bulunmamadığından işlemi iptal eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davalının temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay’da kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 01.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KAYNAK:CORPUS
FOTOĞRAF:AV.GÜLŞAH KAVAK
Bu Yazıyı Paylaşın