Hukuk Genel Kurulunun Verdiği Karara Uymak Zorunludur

T.C.
YARGITAY
ÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ
 
Esas : 2023/2639
Karar : 2023/2753
Tarih : 17.10.2023

 

Taraflar arasındaki itirazın iptali (vekalet sözleşmesinden kaynaklanan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece Hukuk Genel Kurulunun 21.10.2021 tarihli, 2017/(13)3-2140 E., 2021/1288 K. sayılı bozma ilamı sonrası davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili ve davalı … mirasçıları … ve … tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; …’in ve diğer davacıların murisi …’in avukat olduğunu, davalıların vekilleri olarak … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/1233 Esas sayılı dosyasında davalılar adına tenkis davasının yürütülüp karara bağlandığını, en son 2006/43 Esas sayısını alan dosyada dava devam ederken davalıların 2009 tarihinde noterden düzenledikleri azilnamelerle ile hiç bir gerekçe ve haklı sebep göstermeden avukatlarını azlettiklerini, bunun üzerine davalılara vekalet alacağının ödenmesi hususunda noterden ihtarname gönderildiğini, açılan davanın da 2011 yılında davalılar lehine karara bağlanarak 607.864,65 TL alacağın ve 33.884,59 TL vekalet ücretinin hüküm altına alındığını ve kararın kesinleştiğini, ilamın davalılar tarafından icraya konarak 760.000,00 TL’nin tahsil edildiğini, haksız azilden kaynaklanan vekalet ücretleri ödenmediğinden ödenmesi gereken akdi vekalet ücreti ve karşı taraf vekalet ücreti ile işlemiş faiz alacaklarının tahsili için davalılar aleyhine … 6. İcra Müdürlüğünün 2012/6866 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalıların itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ifade ederek davalıların … 6. İcra Müdürlüğünün 2012/6866 Esas sayılı icra dosyasına vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına, ayrıca asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … vekili; davacılar murisi …’in Avukatlık Kanunu’nun 38. maddesinde düzenlenen işin reddi zorunluluğu kuralını ihlâl ettiğini, bu durumun anlaşılması ve diğer olumsuzluklardan dolayı vekâletten azledilmesinde bizzat vekilin kusurlu olduğunu, … ve K…. E.’in tenkis davasının temyiz duruşmalarına katılmamalarının da kusur teşkil ettiğini, azil sırasında sebep göstermenin zorunlu olmadığını, karşı tarafın avukatı olduğu bir davada vekilliği kabul eden …’in azlinin haklı sebebe dayandığını ve bu durumun avukatlık ortağı olarak beraber çalışan K….. E.’e de sirayet edeceğini, bu nedenle onun da vekâlet ücreti talep edemeyeceğini, icra inkâr tazminatı koşullarının oluşmadığını, ayrıca kendilerinin de kötü niyet tazminatı taleplerinin bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

 

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 25.12.2014 tarihli, 2012/280 Esas, 2014/558 Karar sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulü ile, davalı borçluların … 6. İcra Müdürlüğünün 2012/6866 Esas sayılı icra takip dosyasına yaptıkları itirazın kısmen iptaline, icra takibine bilirkişi raporu ile tespit olunan 11.171,00 TL üzerinden devam olunmasına, bu miktara 06.02.2012 tarihinden hesaplanacak yasal faizin de eklenmesine, fazlaya dair talebin reddine, taraflar lehine icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.11.2015 tarihli, 2015/29249 Esas, 2015/34212 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş, davacılar vekili süresi içinde karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

3. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16.06.2016 tarihli, 2016/2159 Esas, 2016/15367 Karar sayılı ilamı ile; 04.08.2014 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde, üç seçenek halinde görüş belirtildiği, mahkemenin 3. seçeneği (2-b) benimsediği, buna göre, avukatların kusur ve ihmallerinin olduğu ancak bu davranışların vekil edene hiçbir zarar vermediği benimsenerek, sarf ettikleri mesai gözetilmek suretiyle hak ettikleri vekalet ücretinin hesaplandığı, dosya kapsamı incelendiğinde, davalıların belirttikleri azil nedenlerinin haklı olmadığı, azlin haksız olduğunun değerlendirildiği, hal böyle iken, yapılan açıklamaya göre değerlendirme yapılıp sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, yanlış değerlendirmeye dayalı karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiği, kararın bu nedenlerle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacıların karar düzeltme talebinin kabulü ile onama kararının kaldırılmasına ve mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemenin 15.11.2016 tarihli, 2016/532 Esas, 2016/571 Karar sayılı kararı ile; önceki karardaki tüm gerekçeler benimsenerek, bunlara ilaveten Yüksek Daire İstinaf Mahkemeleri kurulup göreve başlayana kadar temyiz ve karar düzeltme hususlarında yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HMUK’un 440 ve devamı maddelerini uygulamaya devam edeceğinden huzurdaki dosya da bu uygulamaya tabi olduğundan 440 ıncı maddede belirtilen karar düzeltme sebeplerinin somut olayda bulunmadığı, temyiz incelemesinde tarafların tüm temyiz itirazlarının incelenip mahkeme kararının onandığı gerekçesiyle Mahkemenin 25.12.2014 tarih ve 2012/280 Esas, 2014/558 Karar sayılı kararda direnilmesine, davanın kısmen kabulü ile davalı borçluların … 6. İcra Müdürlüğünün 2012/6866 esas sayılı icra takip dosyasına yaptıkları itirazın kısmen iptaline, icra takibine bilirkişi raporu ile tespit olunan 11.171,00 TL üzerinden devam olunmasına, bu miktara 06.02.2012 tarihinden hesaplanacak yasal faizin de eklenmesine, fazlaya dair talebin reddine, taraflar lehine icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

 

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.03.2017 tarihli, 2017/3566 Esas, 2017/3532 Karar sayılı ilamı ile mahkemece verilen direnme kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.

V. DİRENME KARARININ HUKUK GENEL KURULUNCA İNCELENMESİ

1.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.10.2021 tarihli, 2017/(13)3-2140 Esas, 2021/1288 Karar sayılı ilamıyla; somut olayda azlin haklı olup olmadığının belirlenebilmesi için vekâlete konu yargılama sürecinin ortaya konulması gerektiği; öncelikle, azil nedeni olarak taraflar arasında bazı olumsuzlukların yaşandığı ileri sürülmüş ise de bu yöne ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı; diğer bir azil nedeninin ise vekilin temyiz duruşmasına katılmaması olarak ifade edildiği, somut olayda vekilin yalnızca bir temyiz duruşmasına katılmadığı, asilin bizzat iştirak ettiği bu duruşmadan sonra vekilin edimini gereği gibi ifa etmediği yönünde hiçbir itirazda bulunmadığı, avukatın vekâlet görevini ifa etmeyi sürdürdüğü, bu suretle, vekâletin temeli olan güven ilişkisinin müvekkil tarafından da benimsenerek devam ettirildiği anlaşılan olayda, aradan beş yıla yakın süre geçtikten sonra gerçekleşen azil yönünden, duruşmaya katılmamanın yargılama süreci sonunda aleyhe netice doğurduğu yönünde herhangi bir iddiada bulunulmadığı da gözetildiğinde, bu durumun haklı azil nedeni olarak kabul edilemeyeceği; azlin bir diğer gerekçesi vekilin … kabul etme yasağına aykırı hareket ettiği iddiası olduğu, somut olayın gerçekleşme şekline göre davalıların bu hususu azil nedeni olarak ileri sürmesinin objektif dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiği, hâl böyle olunca Özel Dairenin azlin haksız olduğu yönündeki değerlendirmesinin sonuç itibariyle haklı ve yerinde olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429 uncu maddesi gereğince bozulmasına karar verilmiştir.

2. Mahkemece Bozma Sonrası Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tüm dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; mahkemece verilen direnme kararından sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen bozma kararında “avukatın işi kabul yasağına aykırı davranışının re’sen gözetilmesi gereken bir hâl olduğu, bu aykırılığa rağmen, üstlenilen … tümüyle sonuca bağlanmış ve tamamlanmış olsaydı azlin haklılığından bahsetmek hakkaniyete uygun düşmeyecek ise de bu olmadan azlin gerçekleştirilmiş olması durumunda aynı sonuca varılamayacağı, somut olayda azlin bu nedenle haklı ve direnmenin yerinde olduğu ancak uyuşmazlıkta her iki tarafın da kusurunun bulunduğu, bu nedenle hak ve nefaset gözetilerek vekâlet ücreti takdir edilip edilemeyeceğinin ve mahkemece takdir olunan ücretinin miktar ve nev’inin yerinde olup olmadığının değerlendirilebilmesi için dosyanın Özel Daire gönderilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir” şeklinde verilen bozma ilamından sonra yapılan incelemede bozma ilamında belirtilen gerekçelerle hak ve nefasete uygun bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın davalı … … yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar ve dahili davalılar yönünden davanın kısmen kabulü ile, diğer davalı borçluların … 6. İcra Müdürlüğünün 2012/6866 Esas sayılı icra dosyasına yaptıkları itirazın kısmen iptali ile, takibe 50.826,88 TL asıl alacak ve bu miktara 06.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte takibin kaldığı yerden devamına, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalılar … ve … temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili; Mahkemece de uyulmasına karar verilen HGK kararının gerekçesi karşısında davanın tamamının kabul edilmesi gerekirken HGK kararında azınlığın görüşü olarak açıklanan gerekçenin HGK’nun çoğunluğu tarafından onaylanan bozmanın gerekçe imiş gibi kabul edilerek davanın kısmen reddine dair kararın bu sebeple usul ve yasaya ancak öncelikle Mahkemece uyulmasına karar verilen HGK kararına aykırı olup bozmayı gerektirdiği, davalılar aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken icra inkar tazminatının reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece kabul edilen kısım yönünden azil tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken 06.02.2012 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, azil haksız olduğuna göre avukatın vekâlet ücretinin tamamı, dava lehe sonuçlanıp kesinleşmiş gibi 30.01.2009 azil tarihinde muaccel hale geleceğini, bu sebeple kabul edilen kısma 30.01.2009 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken 06.02.2012 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı, usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar … ve …; … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/766 Esas, 2020/714 Karar ve 01.07.2020 tarihli ”mirasın gerçek reddine” dair kararla muris babalarının mirasının kayıtsız şartsız reddedildiğini ve bu kararın miras kütüğüne tescili yönünde hüküm kurulduğunu, ancak buna rağmen davacılar vekili tarafından 2022 yılında çıkartılan veraset ilamında bu hususun gözükmemesi nedeniyle mağdur olduklarını, Mahkeme kararı bildirilmesine ve bu husus kütükte görünmesine rağmen dikkate alınmadan karar verildiğini, ayrıca azlin haklılığı ve kusurun varlığı tespit edilmiş olmasına rağmen, yeni ve somut bir delil ortaya çıkmadan vekalet ücretinin artırılmasının da hakkaniyete aykırı olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/son maddesi gereği Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.

3. Değerlendirme

1. Yukarıda yer verilen hukuk kuralı gereği Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunlu olup, Mahkemece azlin haksız olduğu kabul edilerek kararda belirtilen gerekçeler doğrultusunda değerlendirme yapılıp hüküm kurulması gerekirken, Hukuk Genel Kurulu kararının 36 ncı bendinde yer alan ve kurul çoğunluğu tarafından benimsenmeyen azınlığın görüşüne itibar edilerek bu doğrultuda karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

2. Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Mahkeme kararının BOZULMASINA,

2. Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

6100 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği mahkemece kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

KAYNAK:CORPUS
Bu Yazıyı Paylaşın