İÇTİHAT METNİ
DAVA :
Taraflar arasında görülen davada … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/02/2016 tarih ve 2014/520-2016/160 Sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 09.01.2018 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av….dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR :
Davacı vekili, davacının davalı bankanın nezdinde döviz tevdiat hesabı bulunduğunu, davalı banka çalışanlarının davacı tarafından verilmeyen, sahte yazılı talimatlarla, gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek, yazılı talimatın teyidini almadan davacı hesabında bulunan 99.927,00 Euro’yu …’a ödediklerini, bu konuda müvekkilinin şikayeti üzerine … 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/18 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, davalı bankaya paranın ödenmesi konusunda ihtarname gönderildiyse de davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek 99.927,00 Euro’nun faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı banka çalışanlarının gerekli özeni gösterdiğini, davalıya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; ceza dosyasında davalı banka çalışanlarının davacıdan teyit almadan hesabındaki parayı üçüncü kişiye ödediklerinin, bu eylemin davacıyı zarara uğrattığının tespit edildiği, mahkemenin ceza mahkemesi dosyasında tespit edilen maddi olgularla bağlı olduğu, dolayısıyla davalı bankanın davacının zararını karşılamakla yükümlü bulunduğu gerekçesiyle, 99.927,00 Euro alacağın 13/11/2007 tarihinden, dava tarihi olan 17/01/2014 tarihine kadar davalı bankaca Euro cinsinden açılmış döviz mevduat hesaplarına uygulanan oranda işlemiş faizi ile davalıdan tahsiline, 99.927,00 Euro alacağın dava tarihi olan 17/01/2014’den itibaren devlet bankalarının Euro cinsinden açılmış 1 yıllık döviz mevduat hesaplarına uyguladığı değişen oranlardaki faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- ) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- ) Dava, bankacılık işlemine dayalı alacak istemine dair olup, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda, davacının döviz tevdiat hesabına 99.000 Euro döviz yatırdığı, …’ın davacının pasaport fotokopisi ile altında talimat yazısı ve imzası bulunan 01/02/2006 tarihli talimat yazılı belge ile döviz tevdiat hesabından 95.000 Euro’nun kendisine ödenmesi müracaatı üzerine talimat gereğince davacının 99.927.62 Euro tutarındaki vadeli döviz tevdiat hesabının kapatıldığı hesapta bulunan dövizden 55.000 Euro’luk kısmın nakit olarak …’a ödendiği, 40.000 Euro’luk kısmın ise … adına açılan vadesiz döviz tevdiat hesabına alacak kaydedildiği, bu tutarın da 06/02/2006 tarihinde … tarafından çekildiği, kalan 4.927 Euro’nun ise davacı adına 03/02/2006 tarihinde döviz hesabı açılarak alacak kaydedildiği, daha sonra davacının pasaport fotokopisinin altında talimat yazısı ve imzası bulunan 07/03/2006 tarihli yazıyla hesapta bulunan 4.932,16 Euro tutarın … hesabına gönderilerek hesabın kapatıldığı, yapılan bilirkişi incelemesiyle 01/02/2006 ve 07/03/2006 tarihli talimatlardaki imzaların davacının eli ürünü bir imzadan faydalanılarak fotokopi/bilgisayar ve ekipmanları yardımıyla oluşturulmuş kopya-sahte imzalar oldukları tespit edilmiştir. Davalı vekilince, davacı hesabından paraların çekilmesi sırasında … tarafından davacıya ait pasaport fotokopisi ile belirtilen talimat yazıları yanında hesap cüzdanlarının aslının da ibraz edildiği savunulmuş, işlem evrakları içerisinde davacıya ait hesaba dair hesap cüzdanı fotokopilerine yer verildiği belirlenmiş, davalı banka teftiş kurulu raporu ile Bankacılık Düzenleme Ve Denetleme Kurumu tarafından … 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına sunulan raporda da işlemler sırasında davacıya ait hesap cüzdanı aslının ibraz edildiği hususlarına yer verilmiştir. Hesap açılışıyla birlikte davacıya teslim edilen hesap cüzdanı aslının kural olarak davacıda bulunması gerekmekte olup, davacı hesap cüzdanı aslını ibraz etmemiş; dolayısıyla, davacı, davaya konu hesaba ait hesap cüzdanı aslını ibraz etmeyerek davalı tarafça ileri sürülen işlemler sırasında hesap cüzdanı aslının ibraz edildiği savunmasının aksini de ispat edememiştir. Hesap cüzdanı aslı ile bir üçüncü şahsın bankaya başvurup usulsüz olarak para çekmesi halinde, bankanın doğan zararından mudi de ortak kusuru sebebiyle sorumlu tutulabilecektir. ( Prof. Dr. Seza Reisoğlu, Bankacılık Kanunu Şerhi, Cilt I, s.844 ) Bu suretle, davacıya hesap açılışında teslim edilen hesap cüzdanı aslı ile sahte talimat yazısı, davacıya ait pasaport fotokopisi ibrazı suretiyle davalı bankaca davacı hesabından üçüncü kişiye yapılan ödeme sebebiyle zararın meydana gelmesinde gerekli özen ve dikkati göstermeyen davalı banka yanında hesap cüzdanını saklamakta kusurlu bulunan davacının müterafik kusurunun tespiti açısından, bankacılık konusunda uzman bilirkişinin de bulunduğu heyetten bilirkişi raporu alınması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ :
Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının istemi halinde temyiz edene iadesine, 11.01.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, davalı bankanın kusurlu davranışı sebebiyle davacıya ait hesapta bulunan paranın üçüncü bir kişi tarafından çekilmesi vakıasına dayalı olarak bankaya karşı açılmış alacak davasıdır.
Mahkemece toplanan delillerle, özetle, davacının davalı banka nezdindeki 3325653 numaralı vadeli döviz tevdiat hesabındaki 99.927,62 Euro tutarında paranın 95.000 Euro’luk kısmının 01.02.2006 tarihli sahte talimat yazısına istinaden 03.02.2006 tarihinde dosyada adı geçen üçüncü kişiye ödendiği, vadeli bu hesabın kapatıldığı, kalan 4.927,62 Euro’luk tutarın ise aynı tarihte davacı adına açılan 3331956 numaralı yeni bir vadeli döviz tevdiat hesabına aktarıldığı, bu hesaptaki paranın da 07.03.2006 tarihinde yine sahte talimat yazısına istinaden adı geçen üçüncü kişinin hesabına aktarıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, banka görevlileri hakkında açılan ceza davasındaki tespitler de nazara alınmak suretiyle davalı banka, davacının parasının yetkisiz kişilerce çekilmesinden ötürü sorumlu tutulmuş ve hesaptaki paranın davacıya iadesine hükmedilmiştir.
Hükmün davalı yan vekilince temyizi üzerine sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş ise de, Dairemiz çoğunluğu tarafından, sahte işlemler sırasında davacıya ait 3325653 numaralı vadeli döviz tevdiatı hesabına dair cüzdanının da ibraz edilmiş olduğuna yönelik davalı savunmasının aksinin davacı tarafından kanıtlanamadığı belirtilmek suretiyle, bu durumun davacı bakımından müterafik kusur teşkil edeceği, müterafik kusurun tespiti açısından bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği görüşüne varılarak yerel mahkeme kararının bu yön itibariyle bozulmasına karar verilmiştir. Bu görüşe katılmaya olanak görmüyorum. Şöyle ki; her şeyden önce, sahte talimat yazısına istinaden 03.02.2006 tarihinde gerçekleştirilen işlem sırasında, 3325653 numaralı hesaba ait cüzdanın aslının ibraz edildiği yolunda savunmada bulunan davalı, bu savunmasını ispat ile yükümlüdür. Davacının bu savunmanın aksini ispat etme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bir başka söyleyişle, sahte olduğu delillerle sabit olan işlemler sonucu davacının uğradığı zarara, bizzat davacının, hesap cüzdanını başkasına vermesinden mütevellit fiilinin de etkili olduğunu kanıtlama yükü davalı bankaya aittir. Ceza dosyasında verilen kararda da bu yönde bir saptama yoktur. Bu bakımdan, ispat yükü dağılımı bakımından Daire çoğunluğunun değerlendirmesine katılmak mümkün değildir.
Diğer yandan, davalının bu yöndeki savunması mahkemenin ve Daire çoğunluğunun kabulüyle de çelişmektedir. Herşeyden önce, hesap cüzdanının davacı tarafından ibraz edilmesi zaten fiilen imkansızdır. Çünkü, söz konusu cüzdanın ait olduğu hesap, 03.02.2006 tarihinde kapatılmış olup bu husus davalı bankanın kabulündedir. Bankacılık uygulaması bakımından kapatılan hesaba ait cüzdanın ve ilgili hesap kartonunun arşivde korunmak üzere bankaca alıkonulmakta olduğu bilinen bir keyfiyettir. Bu durumda, davacıdan kapatılan hesap cüzdanının aslını sunmasını talep etmek ve giderek davalı savunmasının aksinin ancak bu yolla kanıtlanabileceğini değerlendirmek maddeten de mümkün değildir. 03.02.2006 tarihinde yapılan sahte işlemle birlikte “…” seri numaralı hesap cüzdanının da kullanıldığını savunan davalı bankanın, ispat kolaylığı ve bu çerçevede üzerine düşen ispat yükü nedeniyle, bu cüzdanın iptal edilmiş aslını yahut en azından örneğini mahkemeye sunabilmesi mümkün ve muhtemel iken cevap dilekçesi ekinde sunulan cüzdan fotokopisinde herhangi bir kapama ve iptal işlemine dair hiçbir işaret bulunmamaktadır ( B.K.. cevap dilekçesi ek-4 ). Nitekim, sahte talimata istinaden kapatılan 3325653 numaralı döviz tevdiat hesabından kalan 4.927,00 Euro tutarındaki paranın aktarıldığı 3331956 numaralı döviz tevdiat hesabına dair olup sahte işlemi gerçekleştiren üçüncü kişiye verildiği kuşkusuz olan “U 803460” seri numaralı cüzdan üzerinde hesabın kapatılmasına ve cüzdanın iptaline dair banka görevlilerince gerekli işaretlemenin yapıldığı yine bizatihi davalı banka tarafından ibraz edilen deliller arasında göze çarpmaktadır. Söz konusu hesap cüzdanının 07.03.2006 tarihli sahte talimat yazısına istinaden gerçekleştirilen ikinci işlem sırasında ibraz edilmiş olmasının, her iki talimatın da sahte olduğunun anlaşılması karşısında, davacı açısından bir kusur olarak görülmesi mümkün olmayıp sonuca da bir etkisinin bulunması beklenemez.
Açıklanan tüm bu maddi ve hukuki hususlar çerçevesinde, yerel mahkeme kararının tümüyle onanması görüşünde olduğum için Daire çoğunluğunun müterafik kusur oranının belirlenmesine yönelen bozma düşüncesine katılamıyorum.