Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre haziran ayı itibariyle yaşları 15-29 arasındaki genç nüfusumuz yaklaşık 18 milyon. Bu nüfusun 5.1 milyonu eğitimine devam ediyor. 5.7 milyonu çalışıyor. Hem eğitimine devam eden, hem çalışanların sayısı ise 2.3 milyon.
Geriye kalıyor 4.9 milyon genç. İşte bu 4.9 milyon genç ne eğitimine devam ediyor, ne de çalışıyor. Literatürde bu durumdaki gençlere “boşta gezen gençler” ya da “boşluktaki gençler” deniliyor.
Yaşları 15-29 arasında olan gençleri eğitim görme ve çalışıyor olma durumuna göre yüzde olarak ifade edersek sorunun nasıl çarpıcı olduğu daha kolay görülebiliyor. Bu yaş arasında bulunan her 100 gencin 28’si sadece eğitim görüyor, 32’si sadece çalışıyor, 13’ü hem eğitim görüyor, hem çalışıyor, 27’si ise boşta geziyor.
Yani, her dört gençten biri, hatta daha fazlası adeta hiçbir şey yapmıyor.
Boşta gezenlerin oranı 15-29 yaş arası için böyle. Yaş aralığı olarak 25-29’u aldığımızda ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı tam üçte bire, yüzde 33’e çıkıyor. Bu yaş grubunda oranın daha da artmasının nedeni belli. Artık eğitim büyük ölçüde tamamlanmıştır ve iş peşinde koşulmaktadır. Dolayısıyla 25-29 yaş grubundaki 6.1 milyonluk nüfusun yalnızca yüzde 5’i eğitimine devam etmekte, yüzde 11’i de hem eğitimine devam etmekte, hem de çalışmaktadır. Bu yaş grubundakilerin tam yarısı artık çalışma hayatının içindedir, üçte biri ise boş gezmektedir.
Kadınlarda durum çok kötü
TÜİK verilerine göre 15-29 yaş aralığındaki erkek nüfus 9.1 milyon. Bu nüfusun yüzde 13.6’sı ne eğitimde, ne istihdamda.
Eğitim görmeyen ve çalışmayan kadınların oranı ise yüzde 41’i buluyor. 15-29 yaş arasındaki 8.9 milyon kadının yüzde 41 oranındaki 3.6 milyonu ne çalışıyor, ne okuyor.
Kadınlarda 25-29 yaş aralığında çalışmayan ve okumayanların oranı yüzde 53.4’e ulaşıyor.
Her 100 kadından 53’ünün çalışmıyor ve eğitimine de devam etmiyor olması dramatik bir tabloya işaret ediyor. Bu yaş grubunda biraz önce de vurguladığımız gibi eğitimin tamamlanmış olması normaldir ve beklenen artık iş hayatına atılmaktır. Ama bu yaş aralığındaki 3 milyon kadının 1.6 milyonu artık evde mi oturuyor, iş mi arıyor bilinmez ama adeta hiçbir şey yapmıyor.
5 milyon kişinin üretime katkısı yok
15-29 yaş grubundaki yaklaşık 18 milyon kişinin 5 milyona yakınının ne eğitimde, ne istihdamda olduğunu belirttik. Bu sayıları nasıl mı yorumlamak gerekir?
Bu 5 milyon kişi, üretime hiçbir katkıda bulunmuyor. Bu kişiler yalnızca tüketici konumundalar.
Bu durumun tümüyle bu kişilerin tercihi olduğu tabii ki söylenemez. Çalışmayı hiç düşünmeyen varsa da bunların çok çok az olduğu ortada. Ezici bir çoğunluk elbette çalışmayı çok istiyordur da onlar da iş bulamıyorlardır.
Genç işsizliği en büyük sorunumuz
Genelde 15-24 yaş grubu olarak dikkate alınan genç nüfus Türkiye’nin itici gücü. Ama bu yaş grubundaki işsizliği bir türlü aşağı çekemediğimiz de bir gerçek. Baksanıza yaşı 15 ile 19 arasında olan 1.1 milyona yakın genç işsizimiz var.
Hani keşke bu yaş arasındaki gençler daha çok eğitime yönelebilmiş olsa da işsiz sayısı da daha aşağılarda oluşabilseydi. Ya da eğitimlerine devam edemiyorlarsa da bu 1.1 milyon genci lise veya meslek lisesi düzeyinde bir eğitimle istihdama dahil edebilmiş olsaydık…
TEOG’u kaldırdık ve şimdi yerine ne getireceğimizi tartışıyoruz. Umarız önümüzdeki dönemde de gerek orta öğretim, gerek yüksek öğretim bittikten sonra bu gençleri nasıl istihdam edebileceğimizi tartışmaya başlarız. Yoksa, her 100 gençten 27’sinin boşta geziyor olmasını sıradan bir durum mu sayacağız yani…
Kaynak: Dünya Gazetesi-Alaattin Aktaş