Sıcak. Cehennemi sıcak. Sabah kahvaltısında ihmal etmediğim yumurtamı artık tavada pişirmiyorum. Yere uzanıp çiğ yumurtayı alnıma kırıyorum. 3 dakika sonra dumanlar çıkınca, hafifçe boynumu kaldırıp ağzıma intikal ettiriyorum. Yanına da yarım dilim ekmekle “kıtlama”.
Spor sıcak.
Siyaset cehennemi.
Orta Doğu kaynıyor. Ukrayna yanıyor.
Dünyanın her yerinde seçim sandıklarından dumanlar çıkıyor.
Para sıcak. Sıcak ne demek? Zebaniler bile terliyor.
Evet, bu güzel ülkem 2.5 ay içinde global fonların cüzzamlı hasta muamelesi yaptığı klinik vakadan sıcak para cennetine döndü. Yine 2.5 ay önce “Şimşek’ten bir cacık olmaz. Dünyayı dolaşıp dileniyor, tek kuruş para gelmez” diyenler, şimdi “Sıcak para cenneti olduk, bunun çıkışı da var. Krizin temelini atıyoruz!” diye höykürüyorlar.
Sıcak para problem mi? Evet, ama abartıldığı kadar değil. TL’nin değeri bağlamında çok daha büyük bir sorun var önümüzde. Sıcak parayı tutmak mümkün mü? Tabii ki, ama Türkiye’nin şartlarında bu kolay olmayacak. Türkiye’nin sıcak parayla imtihanı ne zaman başlar? 3 Kasım 2024 saat 10:01’de.
Adım ters indikatöre çıkmış, makalelerimi yatırım tavsiyesi gözüyle okuyanlara hadi güle güle. Aldınız öğütünüzü, tersini yapın ve ekonomi ilmini öğrenmek isteyenlerle baş başa bırakın FÖŞ’ünüzü.
Sıcak para akımlarının daha başındayız. Finansal sermaye stoğunun pik yaptığı iki döneme bakın, örneğin Bernanke’nin “taper tantrum”u ve bizim Gezi olayları öncesi; ve Sevgili Büyüğüm Berat Albayrak 2019’da seçim öncesi hepsini kovma girişimini başlatmadan önce. $150 milyar vardı sistemde. Şimdi $40-50 milyarı geçmez. 2019’dan bu yana stopajını, KDV ve ÖTV’yi ekleyin, daha en az $120 milyar girecek.
Halihazırda faiz arbitrajı ve pozisyonlanma eksiğini gidermek için geliyor finansal sermaye. Keşke soğuk para gelse. Yani, reel sektörde istihdam yaratacak, Türkiye’ye teknoloji transfer edecek yatırımlar. Bunlara çok acilen ihtiyacımız var. Çünkü, en kısa zamanda halen %20 civarında olan özel sektör sabit sermaye oluşumu/GSYİH oranını %30’a çıkartmazsak, Yapay Zeka ve bilumum benzer teknolojiler devrimini kaçıracağız. Nüfus yaşlanacak, emeklileri beslemek bile sürekli para basarak enflasyon üretmeden mümkün olmayacak.
Ama, Ekonomik İstikrar Programı (EİP) geliştirilmeden o para gelmez. EİP’nda sıradaki adımlar basit. Sıkı para politikasının yanına bütçe disiplinini ekleyeceksiniz. Kredibilite inşa edilecek. Ekonomik istikrarı sağlamak o kadar da zor değil. Roket bilimi değil mübarek. Onlarca ülkede onlarca yıldır sonuç veren bir reçete var, uygularsınız, hop ekonomik istikrar cepte. Zor olan istikrarın kalıcılığını sağlamak. Nasıl? Şimşek söylüyor işte: Kurallara dayalı ekonomi yönetimi. Mümkün mü? Hayır, çünkü Şimşek’in patronu yeni anayasa yazıp bütün kuralları ortadan kaldırmak, Türkiye’yi her cihetiyle rahmetli babasının çiftliği gibi yönetmek hayalinde. Örnek? 100cü Yıl Eğitim Müfredatı. Bal gibi gençleri İslamlaştırma projesi. Reis, 20 yıldır her yolu denedi, yine bizi İslamlaştıramadı, bu arada dini bütün seçmeni de kaybetti, ama vazgeçmiyor.
Sıcak para ne zaman çıkar? Türkiye’nin sınavı 3 Kasım’da Ekim enflasyon verileri açıklanınca başlar. Hatırlayın, TCMB yılın son çeyreğinde enflasyon aylık %1.5’a gerilemezse, yine faiz artırımı vadetti. Gerilemez, bir çok nedeni var ama en basitini söyleyeyim: Enflasyon beklentileri yanlış ölçülüyor. TCMB’nin kıstas aldığı Aylık Beklentiler Anketi’ndeki cevaplar sokaktaki vatandaşın hissettiğinin üçte biri kadar.
Eğer TCMB Kasım’da faiz artırmazsa, global fonlar yine EİP’na güven yitirir. Kârını cebine koyar, tıpış tıpış başka kurban arar.
Artık bu sıkılıkta para politikasının ekonomiyi tertibe sokmayacağı çok açık şekilde belli oldu. Nisan ayında çekirdek cari denge eksiye döndü. Kredi kartı harcamalarında patlamanın önü alınamıyor. Sıcak para gırtlağımızdan içeri döküldükçe, para arzını yönetip mevduat faizlerini ekonomik soğumayla uyumlu düzeyde tutmak zorlaşıyor. Daha şimdiden maaş ve ücretlere zam talepleri siyaseti sarsacak sıcaklığa tırmandı bile.
Şimşek’in yakında açıklayacağı vergi paketinin inandırıcı biçimde en az TL400 milyar ek hasılat üretmesi gerekecek.
Eylül ayında Orta Vadeli Program güncellenirken, Kamu İhale Yasası’nda reformun da dahil edilmesi en önde gelen beklenti. Çünkü, bütçe harcamalarında en büyük kayıp/kaçak kalemi bu. Ayrıca kurallara dayalı yönetim vaadine anlam kazandırmak için olmazsa olmaz. Eğer bu adımlar atılırsa, sıcak para kaçmaz.
Merak etmeyin, makalenin başında ”sıcak para en büyük sorun değil”, iddiasında bulunduğumu unutmadım. Şöyle bir yakın tarihteki döviz krizlerine göz atalım: Gezi/taper tantrum? Rahip Brunson olayı? 21 Aralık 2021? Bu krizleri sıcak para kaçışı tetiklemedi. Yerleşiklerin çok ani şekilde TL mevduattan DTH’a dönmesi tetikledi. Yav, tüm muhalefet Berat Albayrak’a 2019 yerel seçimlerini kazanmak için TCMB’nin $128 milyar dövizini yaktığı diye ver yansın ediyor da, kimse şu gerçeği hatırlamıyor: TCMB bir şekilde bulup buluşturup ödedi o dövizi kasasından. Kriz çıkmadı. Aksine kur suni olarak uzun süre değerli kaldı.
Peki, yerleşikler aniden DTH’a döner mi? Aniden dönmez, ama geldik o tarihi 3 Kasım’a, aylık enflasyon %1.5’un üstünde açıklandı. TCMB kem küm edip, faiz artırmadı. Yeni yılda yine tüm ücret ve maaşlara %30 veya üstünde zamlar ihdas edildi…
Bankada milyonlarca dolar muadili TL mevduat tutan vatandaş keriz değil. O Türkiye’yi global fonlardan daha iyi biliyor. Enflasyonun bir kaç ay içinde yine %75’lere fırlayacağını çakar. Dolar/TL o tarihte de suni olarak değerli tutulursa, sistemin reel tarafının infilak edeceğini çok iyi biliyor.
Önce dövize döner, sonra da yastık altına. 2024/2025 kışında milli mevzu “Sıcak parayı neremize sokacağız?” olmaktan çıkar, “Döviz krizi hangi gün başlıyor?”a döner.
FÖŞ bu noktada klavyeden kalkıp kendini özel olarak Himalaya buzları ile soğutulmuş şahsi havuzuna atar. Fakirlik çok kötü şey, denemeyin.