Muhasebe

Mart ayının ilk haftası muhasebeciler için ayrılmıştır. Esasen mesleğin önemini ve sorunlarını konuşmaktan çok, verginin öne çıkıyor olması, meslek adına ayrı bir dramdır. Bazı meslekler var ki, sorun yaşadığını bir türlü kimseye ikna edemez.

Oysa muhasebeciler bu ülkenin tost olmuş mesleklerinden biridir. Ödenemez vergiler ile mükellefleri ayakta tutmanın, gelir ihtiyacı nedeniyle de Hazine’ye para toplamanın telaşı içerisindedirler.

Elbette işin kanunlarla belirlenen yanını değil, hayatın gerçeğini anlatıyorum. Dün de, bugün de ülkemizde iktidarlar hep ödenemez vergilerin peşinde koştular. Bunun bir yanında gelir ihtiyacı, diğer yanında da ödeme güçlüğü çeken insanları kolay yönetme arzusu oldu.

Başbakan Yıldırım, KOBİ’lerin öneminden, güçlendirilmesi gerektiğinden bahsetti ve doğru da söyledi. Fakat hayatı bunlara zindan eden de, ödenemez vergiler nedeniyle kayıt dışına ortam sağlayan da, kendileri de dahil gelmiş geçmiş bütün iktidarlar değil mi?

Teşvikten önce, insanlara verginin ruhuna uygun olarak ‘kazanç’ esası getirilse ve muafiyetler adam akıllı uygulansa daha insaflı bir yaklaşım olmaz mı? Çünkü bu durum aynı zamanda kötü niyetli kişilere de haksız rekabet yaratmak adına müthiş bir ortam sağlıyor.

Esnaf kapısının önünde taklit malları seyyar satanın yanından geçip, iş yerine gelen Maliye ile uğraşıyor da, kimse gerçek sorunla yüzleşmeyi akıl edemiyor. Hoş bu tip insanların artık kendi işyerleri bile var.

Piyasalar o kadar çok dışarıdan giriş yapan ve esnaf düsturunu almamış insanlarla doldu ki, anlatamam. Öte tarafta da tahsil edemediği paranın vergisini isteyen bir kamu gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Gerçi sırf Maliye ile de iş bitmiyor. Yerel yönetimler var ya yerel yönetimler, tabela vergisinden stopaja kadar öyle bir çıkmaz yaratıyorlar ki, inanamazsınız. Üstelik bunun da bir kriteri yok. Belediyeden belediyeye değişiyor.

Gelin bu ortamı bir fırsat bilelim ve teşviklerin konuşulduğu ortamda gerçek çözümlerin üzerinde duralım. Ödenebilir vergi oranları yaratalım, sonra da gerçekten kötü niyetlileri ağır cezalarla karşı karşıya bırakacak bir sistem kuralım.

Tahsil edilemeyen alacakları dikkate alıp, piyasalarda 20 ay ortalamalara vuran vadelerin yükünü reel sektörün üzerinden alalım. Şayet devlet bu alana girerse, yani para kasaya girdikten sonra vergisini isterse, inanıyorum ki gelir dengesi kaygısıyla uzayan vadelere de bir çözüm bulacaktır.

Siz muhasebecilere bir iyilik yapmak mı istiyorsunuz? Onların üzerindeki bu ağırlığı kaldırın ve çözümü esas alan yaklaşımları tartışın. Çünkü reel sektörün birçok sorununun çözümü de buradan geçiyor. Aksi takdirde bu filmin sonu iyi değil.

Kaynak: paraanaliz.com-Çetin Ünsalan

Bu Yazıyı Paylaşın