Grup Şirketlerine Kredi Devri KDV Gerektirmez

 

T.C.
DANIŞTAY
Dördüncü Dairesi
Esas No : 2015/2533
Karar No : 2015/6979
Tarih : 14.12.2015
ÖZET :
  • İNCELEME RAPORUNUN İPTALİ İSTEMİ
  • KATMA DEĞER VERGİSİ
  • GRUP ŞİRKETLERE AKTARILAN KREDİ
  • HOLDİNGLEŞME

İÇTİHAT METNİ

ÖZET :

Dava, devreden katma değer vergisi tutarının azaltılmasına ilişkin inceleme raporunun iptali istemine ilişkindir. Grup şirketlere aktardığı kredi nedeniyle katlandığı tüm masrafların aynen grup şirketlerine aktarıldığı, aktarılan bu masraflar dışında başka herhangi bir ad altında gelir elde edilmediği, davacının asıl faaliyetinin kredi vermek ve finansman aracılık hizmeti yapmak suretiyle kazanç elde etmek olmadığı yönünde iddialarının aksi yönde bir tespitin olmadığı dikkate alındığında grup şirketlere kredi vermek suretiyle katma değer vergisine tabi bir finansman hizmeti sağladığı söylenemez. Dolayısıyla, holdingleşmenin amacına uygun olarak, davacı şirket tarafından grup şirketlere aktarılan krediler, sunulan bir finansman hizmeti niteliğinde değildir. Bu nedenle, davacı şirket tarafından hesaplanması gereken katma değer vergisi de bulunmadığından aksi gerekçeyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

İstemin Özeti : Davacı şirketin ilişkili olduğu şirketlere kullandırdığı borç paralar karşılığında tahakkuk ettirilen faiz geliri üzerinden katma değer vergisi hesaplanması gerektiğinden bahisle 2009 Eylül döneminde önceki dönemden devreden katma değer vergisi tutarının azaltılmasına ilişkin inceleme raporunun iptali istemiyle dava açılmıştır. Ankara 1. Vergi Mahkemesi, Türk Ticaret Kanunu 18/1’e göre tüm ticaret şirketlerinin tacir sayıldığı, aynı Kanunun 3’üncü maddesinde de bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerin ticari işlerden sayıldığının hüküm altına alındığı, ticaret şirketleri tüzel kişiliğe haiz olup, bunun sonucunda tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin yönetimi, işletmesi, defterleri diğer gerçek ve tüzel kişilerden ayrı olduğu, ticaret şirketlerinin bütün işlemleri ticari faaliyet olarak kabul edildiğinden, şirketlerin grup şirketi olması, ortaklarının aynı olması gibi durumların işin ticari mahiyetini değiştirmeyeceği, her şirketin yönetimi, hak ve borçları, vergisel durumları, diğer şirketlerden ayrı olduğu, grup şirketleri arasında yapılan ticari işlemlerde 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu uyarınca katma değer vergisine tabi olacağı, ticari ilişkinin sak grup şirketleri arasında cereyan etmesi ve tahakkuk ettirilen faizlerden kar elde edilmemiş olmasının bu hukuki durumu değiştirmeyeceği, davacı şirketin ilişkili olduğu şirketlere kullandırdığı borç paralar karşılığında tahakkuk ettirdiği faiz ticari faaliyet kapsamında olduğundan, tahakkuk ettirilen faiz geliri üzerinden katma değer vergisi hesaplanması yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacının temyiz istemi Danıştay Dördüncü Dairesinin 03.11.2014 günlü ve E:2011/1444, K:2014/6146 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Davacı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54 üncü maddesi uyarınca kararın düzeltilmesini istemektedir.

Savunmanın Özeti : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi …. Düşüncesi: Grup şirketlere aktardığı kredi nedeniyle katlandığı tüm masrafların aynen grup şirketlerine aktarıldığı, aktarılan bu masraflar dışında başka herhangi bir ad altında gelir elde edilmediği, davacının asıl faaliyetinin kredi vermek ve finansman aracılık hizmeti yapmak suretiyle kazanç elde etmek olmadığı yönünde iddialarının aksi yönde bir tespitin olmadığı dikkate alındığında grup şirketlere kredi vermek suretiyle katma değer vergisine tabi bir finansman hizmeti sağladığı söylenemeyeceğinden davacı şirket tarafından beyan edilmesi gereken katma değer vergisi de bulunmadığı sonucuna ulaşılmış olup aksi gerekçeyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmediğinden kararın düzeltilmesi isteminin kabulüyle Dairemiz kararı kaldırılarak mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

KARAR :

Kararın düzeltme dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın düzeltilmesini gerektirecek nitelikte görüldüğünden, Danıştay Dördüncü Dairesinin 03.11.2014 günlü ve E:2011/1444, K2014/6146 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek, Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 30.11.2010 günlü ve E:2010/1461, K:2010/2581 sayılı kararına yöneltilen temyiz başvurusu yeniden incelendi:

Davacı şirketin ilişkili olduğu şirketlere kullandırdığı borç paralar karşılığında tahakkuk ettirilen faiz geliri üzerinden katma değer vergisi hesaplanması gerektiğinden bahisle 2009 Eylül döneminde önceki dönemden devreden katma değer vergisi tutarının azaltılmasına ilişkin inceleme raporunun iptali istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu düzenlenmiş, 4’üncü maddesinde hizmetin tanımı yapılmış, 5. maddesinde de hizmet sayılan haller hükme bağlanmıştır.

Davacı şirket tarafından kendi ticari itibarını kullanarak çeşidi bankalardan temin edilen kredilerin holding bünyesindeki grup şirketlerine aktarılmış ve aktarılan krediler için faiz tahakkuk ettirilmiştir. Davacı şirketin grup şirketlere kredi vermek suretiyle finansman hizmeti sağladığı ve bu finansman hizmeti nedeniyle tahakkuk ettirdiği faiz geliri için katma değer vergisi hesaplaması gerektiği ileri sürülerek devreden katma değer vergisinin azaltanına ilişkin rapor düzenlenmiş ve bu raporun iptali istemiyle dava açılmıştır.

Davacı şirketin grup şirketlere aktardığı kredi nedeniyle katlandığı tüm masrafların aynen grup şirketlerine aktarıldığı, aktardan bu masraflar dışında başka herhangi bir ad altında gelir elde edilmediği, davacının asıl faaliyetinin kredi vermek ve finansman aracılık hizmeti yapmak suretiyle kazanç elde etmek olmadığı ileri sürülmüştür.

İnceleme raporunda davacı şirket tarafından ileri sürülen hususların aksi yönde somut bir tespitin bulunmadığı, raporda bunun bir finansman hizmeti olduğu ve ticari teamüllere göre gelir elde edilmiş olması gerektiği yolundaki savın varsayıma dayalı olduğu, dolayısıyla, kredi temin eden ve temin ettiği kredileri aynen grup şirketlerine devir ettiğini deri süren davacı şirketin bu devir işleminden herhangi bir gelir elde edip etmediği yönünde bir tespitin bulunmadığı, mutlak bir gelir elde etmesini zorunlu kılan hukuken kabul edilebilir herhangi bir sebebinde mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.

Davacı şirket ile kredi aktardığı şirketler aynı Holding bünyesinde yer alan şirketler olup, firmaların temel olarak ekonomik veya çeşidi nedenlerden dolayı, organizasyon yapılarını ve faaliyetlerinin yürütülüş biçimlerini değiştirmeleri, bu kapsamda iş bölümü yapmaları ticari hayatin olağan akışına aykırılık taşımamaktadır. Zira, holdingleşme, genel olarak, araştırma ve geliştirme çalışmalarının daha ekonomik ve etkin biçimde yürütülmesi, yönetici ve personel çalıştırma olanaklarının artması, büyük ölçekte üretimde bulunmanın maliyetler üzerinde olumlu etkisi olduğu gibi atıl üretim araçlarını da üretim sürecine sokarak, mevcut makina ve gereçlerin daha rasyonel ve verimli şekilde kullanılmasına imkan sağlayan, gerek üretim verimliliği gerek finansman temini bakımından ölçek ekonomisi oluşturabilen yapılanmalardır.

Bu durumda, grup şirketlere aktardığı kredi nedeniyle katlandığı tüm masrafların aynen grup şirketlerine aktarıldığı, aktarılan bu masraflar dışında başka herhangi bir ad altında gelir elde edilmediği, davacının asıl faaliyetinin kredi vermek ve finansman aracılık hizmeti yapmak suretiyle kazanç elde etmek olmadığı yönünde iddialarının aksi yönde bir tespitin olmadığı dikkate alındığında grup şirketlere kredi vermek suretiyle katma değer vergisine tabi bir finansman hizmeti sağladığı söylenemez. Dolayısıyla, holdingleşmenin amacına uygun olarak, davacı şirket tarafından grup şirketlere aktarılan krediler, sunulan bir finansman hizmeti niteliğinde değildir. Bu nedenle, davacı şirket tarafından hesaplanması gereken katma değer vergisi de bulunmadığından aksi gerekçeyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle, davacının isteminin kabulüne, Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 30.11.2010 günlü ve E:2010/1461, K:2010/2581 sayılı kararının bozulmasına, 14.12.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Kararın düzeltilmesi istemini içeren dilekçede öne sürülen hususlar, kararın düzeltilmesini sağlayacak nitelikte bulunmadığından istemin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.

[mks_separator style=”solid” height=”2″]

Kaynak: Palmiye Yazılım


Bu Yazıyı Paylaşın