YARGITAY
ONÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2017/8713 |
Karar | : 2020/1330 |
Tarih | : 05.02.2020 |
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı belediyenin yaptığı ihale sonucunda teslim edilen 24480 adet kilitli parke taşı bedeli için 05/02/2009 tarih ve 68288 nolu fatura düzenlendiğini, 13/02/2009 tarih ve 68289 nolu faturanın ise yine belediyeye teslim edilen 274 ton ince kum bedeli karşılığı düzenlendiğini, ihale ödemelerinden büyük kısmının yapıldığını, fakat bu faturaların ödemelerinin yapılmadığını, tahsili amacıyla davalı borçlu hakkında başlattığı icra takibine itiraz eden davalının itirazının iptali ile takibin devamını ve davalının %40 inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacıdan daha önce taş alışverişi yapıldığını, ancak davaya konu faturalar için herhangi bir alım satım olmadığını, dava konusu edilen malların teslim edilmediğini, davacıya borcu olduğuna dair tek bir hukuki belge olmadığını, kayıtlarında da böyle bir bilgi olmadığını, malzeme teslim alındı makbuzunda da teslim alanın da verenin de firmanın kendi elemanları olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davalının Bingöl İcra Müdürlüğünün 2010/29 takip sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile icra takibinin devamına, takip konusu edilen asıl alacak olan 12.441,87 TL üzerinden hesaplanan %40 oranındaki 4.976,74 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, eldeki dava ile faturaya dayalı olarak yapmış olduğu icra takibine vaki itirazın iptalini istemiş, davalı ise fatura konusu malların teslim edilmediğini ve teslim makbuzlarındaki imzanın davacının kendi çalışanlarına ait olduğunu, kendilerinin bir imzası olmadığını savunmuştur. Mahkemece, davacının ticari defterleri incelenerek sunulan bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki; fatura tek başına alacağın varlığına delil olmadığı gibi davalının da söz konusu makbuzların altında imzası yoktur. Hemen belirtmek gerekir ki teslim hukuki bir işlem olup, ancak yazılı delille ispat edilebilir, bu hususta da delil bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.