Türkiye’de hayvansal üretimin büyük çoğunluğunu; kalite ve fiyat oluşumu konusunda bilgi sahibi olmayan, yetiştiriciliği genellikle geleneksel usullerle ve ekonomik bilinçten yoksun şekilde yapan, küçük ölçekli işletmeler gerçekleştirmektedir. Bu işletmelerdeki geleneksel ve irrasyonel yapı, üreticilerin pazarlık gücünü zayıflatmaktadır.
Hayvan ve hayvansal ürün fiyatları, çok sayıda ve örgütsüz üreticiler ile özellikle fiyat konusunda işbirliği içerisinde olan sınırlı sayıdaki alıcının buluştuğu oligopson bir piyasada teşekkül etmektedir.
Türkiye’de kırmızı et fiyatlarının oluşumunu besi materyali, yem, işçilik vb. girdi maliyetlerinin yanı sıra, hayvan türlerine göre hayvan varlığındaki değişim, ikame ürünlerin (koyun-keçi eti, sığır eti) fiyatları, ithalat ya da ihracat durumu, devlet müdahalesinin varlığı, hayvancılık destekleri, faiz oranları, süt fiyatlarındaki istikrarsızlık, tüketici talebi, tüketici tercihleri ve alım gücü gibi faktörler doğrudan ya da dolaylı olarak farklı düzeylerde etkileyebilmektedir.
Kasım 2017’de yurt dışından et ithal ederek kar etmeden, büyük bir kampanya ve umutla başlanan ucuz marketlerdeki kıyma ve kuşbaşılık et satışları fiyatların yükselmesine engel olamadı. Geçmiş yıllara göre fiyat düzeyinde yaşanan artış daha fazla oldu.
Uygulamalı olarak gördük ki ithalat uzun dönemde yerli üreticilerin üretimi bırakmasına daha sonra ise düşen üretim sebebiyle fiyat düzeyinin daha hızlı bir şekilde artığı görülüyor.
Enflasyon sepetinde gıda ve alkolsüz içecekler %23,03 pay ile en yüksek orana sahip. Dana, küçükbaş hayvan ve tavuk eti %3,63 paya sahip. Gıda sepetinde dana eti %1,79 ile en yüksek orana sahip. Ette yaşanan artışın enflasyona katkısı oldukça yüksek bir oran teşkil ediyor.
Tablodaki et fiyatlarındaki 6 aylık değişime baktığımızda
Dana etinde % 6,56
Küçükbaş Hayvan eti % 24,1
Tavuk eti %21,1
Aynı dönem içersinde enflasyonda % 9,86 artış olduğu görülüyor.
Hükümet kırmızı et fiyatlarını ithalat yoluyla dengelemek istemiştir. Bu amaçla 30 Nisan 2010’dan itibaren canlı hayvan ve kırmızı et ithalatını gümrük vergilerini düşürmek suretiyle, cazip hale getirmeye dönük birçok Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) alınmıştır. İthalat yapma yetkisi öncelikle Et ve Balık Kurumu’na (EBK) daha sonra ise, özel sektöre verilmiş bulunmaktadır.
Türkiye 1995 yılında Cumhuriyet tarihinde ilk olarak kemiksiz et ithalatına izin verilmiştir. Mart 1996’da ortaya çıkan Deli Dana Hastalığı (BSE), halkımızın kırmızı et talebini azaltmış, uluslararası alanda yaşanan bu sağlık sorunu, hayvancılık sektörünü olumsuz etkilemekle birlikte, kırmızı et ithalatının durdurulması gibi bir sonucun ortaya çıkmasını da sağlamıştır. (Aral S,Cevger YAVUZ-2000)
Yıllara göre e ve canlı hayvan ithalatına bakıldığında 2010 yılından itibaren tamamen ithalata yönelindiği görülüyor.
2002-2010 yılları arasında 9 yıllık sürede yapılan ithalat 228 milyon dolar. 2011 yılından itibaren yapılan ithalat milyar dolar seviyesine çıktı.2014 yılı haricinde ithalatın nerede ise sabit kalmış.
Eğer bu ithalat artışı böyle devam ederse 2018 yılı ithalatta rekorların kırıldığı yıl olacaktır.
2011-2018 Mayıs ayı döneminde yapılan ithalat 6 milyar 230 milyon dolar olmuştur.
Yurt dışındaki üreticilere aktarılan bu ödemeler maalesef içerde et fiyatlarını düşürmemiş tam tersi olarak daha artmasına sebep olmuştur. Her yıl et fiyatları nerede ise enflasyonun üzerinde artma eğilimi devam etmektedir.
Yıllar içerisinde yaşanan ekonomik krizler ve sektörel politika değişiklikleri (kasaplık hayvan ve kırmızı et ithalatı kararı gibi) hayvancılıkla uğraşan kesimlerde tedirginlik yaratmıştır. Son dönemlerde canlı hayvan ve kırmızı et fiyatlarındaki istikrarsızlık sonucu artan mali risk, besicilerin üretimle ilgili hedef ve beklentilerini olumsuz yönde etkilemiştir.
Son olarak çare olarak görülen marketlerde devlet eliyle ucuz ithal et satışları piyasayı regüle edememiştir.
Kaynak: Dünya Gazetesi-Özcan Kadıoğlu