YouTube’da “seçim çalma planı ifşası” türü bir thumbnail içeren video kanaldan kanala dolaşıyor, üzerine güzellemeler yapan başka yorumcular da Erdoğan’ın rahatlığını seçimleri şimdiden gasp edip cebine koymasına bağlıyor. Yurtdışında da hem Türk kökenli hem de yabancı yorumcular “Erdoğan seçim kaybetmez, muhakkak şapkadan tavşan çıkartır” tezini sürekli işliyor.
Bu makalede size Erdoğan’ın seçimde hile yapmasının imkansız olduğunu ispat edeceğim. Ama “gasp etmek” daha geniş bir kavram. YSK Erdoğan kaybederse seçimi yeniler mi? Erdoğan – mesela– sıkıyönetim ilan edip TSK’yı göreve çağırarak resmen diktatörlüğünü ilan edebilir mi sorularına da cevap arayacağım.
Önce durum tespiti yapalım. Depremden bu yana yapılan başkanlık seçim anketlerinin büyük ekseriyetini Kılıçdaroğlu (KK) kazanıyor. Anadolu insanı kararını verdi, artık Erdoğan’la yaşamak istemiyor, geçmiş ola. Erdoğan’ın bu dengeyi değiştirmek için kullanacağı silah da yok. Ekonomik popülizm enflasyon ve kur çalkantısıyla anında erirken, geleneksel toplum kutuplaştırma yöntemleri de tüketildi.
TBMM seçimlerinde durum çok başka. Millet İttifakı (Mİ) partileri ORTALAMADA AKP-MHP ve Yeniden Refah’tan bir kaç puan önde, fakat bu TBMM’de çoğunluk elde etmeye yetmez, çünkü yerli ve milli soslu D’Hondt Erdoğan ve Bahçeli iktidarda kalsın diye tasarlanmış. Mİ’nın seçim sistemi denen mayın tarlasını atlatmak için 2 gereksinimi var:
BİR, IYIP ve DEVA’nın inattan vazgeçip, her seçim bölgesinde sandalye maksimize edecek ortak listede uzlaşması.
İKİ, Erdoğan ve Bahçeli’ye karşı sahada korkunç bir enerji ve sayı üstünlüğü olan Mİ liderleri ve 2 CHP’li belediye başkanının ekonomiyi nasıl düzelteceklerini çok iyi anlatmaları.
Becerirler mi, ancak Nisan başında cevap veririm, ama zaten yukardaki satırların amacı, kaybederse siyasetten silinecek olan Erdoğan ve avanesinin seçimi kazanmak için her şeyi göze alacaklarını vurgulamak.
Bunu bile bile nasıl seçim çalınmaz diyebiliyorum? Seçim çalma planı videosunun esas tezi şu: Sahte oylarla dolu oy torbaları seçim kurulu yolunda değiştirilecek, YSK’da da sahte tutanaklar hazır. Gülüyorum, herhalde komplo teorisyenleri akıllı telefonun icadını unutmuşlar. Her sandıkta ıslak imzalı tutanak kapıya asıldığı anda, fotoğrafı çekilip, parti merkezindeki veri tabanına indiriliyor. Eğer partilerin oy dağılımı YSK’dan farklı çıkarsa, burası İran’a döner. Seçim çalma girişimlerinin parti farkı gözetmeksizin milletimizde nasıl nefretle karşılanıp geri teptiği tecrübeyle sabit.
Andığım komplo teorisinde yer almayan başka seçim manipülasyonu iddialarını da cevaplayayım: “Milyonlarca” Suriyeli vatandaş yapıldı, hepsi Erdoğan’a oy kullanacak. Bir Odin’in kulu da sadece 150 bin Suriye kökenli vatandaşın oy verme ehliyetine sahip olduğunu hatırlamıyor. CHP bile bu iddiaya güldü geçti, hatta “Bizde hepsinin ismi var” deyince, YSK’yla papaz oldu.
Bir diğer iddia ise deprem bölgesinden göç eden 3 milyonu aşkın vatandaşın sadece 350 bininin seçmen kütüğünü taşıdığı, geri kalan ve aslında Erdoğan’ın deprem zararını artırıcı imar politikalarından mağdur olanların ise oy kullanamayacağı. İddianın ilk kısmı doğru. İkincisi tartışmaya açık, hem de çok açık. Deprem bölgesinden göç edenler gerçekten evi-barkı yıkılanlar mı, yoksa hali-vakit yerinde olanlar mı? Acaba gerçek deprem mağdurları çadır kentlerde, enkaz etrafında ve konteynerlerde yaşıyor olamaz mı? Elimizde araştırma olmadan bu soruya kesin cevap vermek zor. Ama, şu basit gerçeği dile getireyim: Hatay dışında, deprem bölgesinde AKP’nin diğer partilere oy üstünlüğü Türkiye ortalamasının üstünde. Göç edenlerin de bu dağılıma uyduğu varsayımı mantıklı. O zaman da seçmen kayıtlarının yenilenmemesinin maliyeti Cumhur İttifakı’na çıkar.
Son olarak da, Oy ve Ötesi 100 bin gönüllüyle sandık denetimine hazırken, Mİ’nın kurulduğundan bu yana sandık güvenliği için çok titiz ve detaylı çalışmalar yaptığı unutuldu gitti. ÖZETLE: Erdoğan seçimi çalamaz. Ama tekrarlatabilir mi? TSK ve polisi kullanarak gasp edebilir mi?
“Yapamaz, işte size empirik kanıtlarım” diyemem. Ama zaten Erdoğan’ın seçim gasp edeceğini ispat yükümlülüğü iddia sahibinde. YSK, TSK ve polis gibi devletin en önemli kurumlarının alenen anayasal suç işleyerek Erdoğan’ı gayri-meşru bir girişimde destekleyeceğini iddia etmek hafife alınamaz, benim tersini ispat etmem gerekmez, iddia sahibi ispatla yükümlüdür.
Bu iddia sahipleri YSK’nın Erdoğan’ın 3cü kez adaylığını onaylaması, kayıp diploma, 2019 İstanbul yerel seçimleri ve benzeri sayısız anayasa ihlali karşısında sessiz kalan YSK ve AYM’nin seçimi gasp eyleminde de işbirliği yapacağı varsayımını kullanıyor. Belki, ama mantıksal olarak yanlış. Hala iktidar olan, belki bir beş yıl daha iktidarda kalacak ve size ikbal dağıtacak bir liderin anayasa ihlaline göz yummakla, seçim kaybetmiş, yaşlanmış ve kazansa da size uzun süre hukuki koruma sağlama olasılığı düşük bir lidere destek vermek çok farklı. Herhangi bir sebepten dolayı Erdoğan bir-iki yıl içinde emekli olursa, ya da TBMM’nde çoğunluk Mİ + Emek ve Özgürlük bloğuna geçerse, gasp girişimine karışan herkes yargılanır.
TSK’ın Erdoğan çağırırsa derhal sokaklara inip kendi vatandaşına ateş açma pahasına ona destek vereceği iddiası her şeyden önce vatandaş nezdinde en güvenilir sayılan bu kurumun itibarını zedelemek. TSK böyle yaparsa halkın ordusu olma hüviyetini ve gelecekte siyasete ağırlık koyma opsiyonunu tamamen yitirir.
TSK’nın motivasyonlarını da rasyonel bir şekilde anlamaya çalışalım. Generallere böyle bir emir geldi. Bir General ne düşünür? “Erdoğan’a destek verdim, iktidarda kalırsa terfi ederim, belki emekli olunca çoklu maaşlı bir işe yerleştirilirim. Ama kesin değil, çünkü Erdoğan doğuştan asker düşmanı”. Genel Kurmay ne düşünür? “TSK olarak Erdoğan’ın iktidarda kalmasında maddi menfaatimiz yok, çünkü rüşvetin alındığı yer olan askeri ihaleler Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından düzenleniyor”.
Generale dönelim: “Erdoğan’a destek verdim, kaybetti. Ya da 1-2 yıl içinde emekli oldu. O zaman yargılanırım, müebbet yerim, emekli maaşım kesilir, belki de tüm mal varlığıma el konulur. Ailem sefil olur”.
Politikacı sınıfı 28 Şubat generallerini bile yargıladı, Montrö’yü savunan amiralleri süründürdü. Sizce TSK’nın en kaba şekilde siyasete müdahil olması için gerçek bir neden var mı? Bitmedi, TSK en kırılmaz dostlukların kurulduğu müessese, her ordu gibi. Yanımda, üstümde, altımda görev yapan, cephede sırt sırta savaştığım kardeşlerimin yarısı hapiste, yarısı da ordudan atıldı. NİYE Erdoğan’a destek vereyim?
Ve son gerekçem: Generaller arasında şeriatçısı da olur, komünisti de. Ama, bu orduda general olmak, EN AZ 30 yıl mesai gerektiriyor. 30 yıl önce Kuleli’ye giren gençler de hem Atatürkçülerden seçildi, hem de en az 20 yıl Atatürkçülük doktriniyle yoğruldu. Bu ordunun halkına ihanet etmesini beklemek hangi rasyonel düşünce kalıbına sığar?
Erdoğan seçimi gasp edecek türünde yayınlar yapanların niyetini okumam, geçmişleri de beni ilgilendirmez. Mantıklı söylenen her şey benim için kıymetlidir. Ayrıca ifade özgürlüğüne her şeyin ötesinde önem veririm. Yalan da olsa, yanlış da olsa, herkesin barışçıl şekilde görüşlerini ifade etmesi benim için Tanrı kavramı kadar kutsal. O yüzden bu makalede hiç bir eleştirel sıfat kullanmadım. Bu kişilere tek bir sorum var: Yazdığınız, söylediğiniz her şey Erdoğan’a karşı vücut bulan dev ittifakın moralini bozuyor, marjinal de olsa Erdoğan’a bir kez daha kazanma şansı veriyor. Yapmak istediğiniz bu mu? Erdoğan bir kez daha kazanırsa, geceleri uyuyabilecek misiniz?