Yav, Bayram’da bir öküze girelim dedik, TL200 bine öküz bize girecekti az daha. Şöyle bir bakıştık öküzle öküz öküz. “Baba” dedi bana “Ben senin günahlarını affettirmeye yetmem, sen en iyisi bir bizon filan bul, biz de veletleri öksüz bırakmayalım”. Haklıydı, bu gece semizotu salatası yiyorum.
Prensip olarak, yeni bakanlara en az 6 ay kendilerini ispat etmeleri için zaman tanırım, kuduz köpek gibi saldırmam üstlerine. Yani, saldırmam demiyorum, ama centilmence yaparım. Üstelik, Mehmet Şimşek çok beğendiğim bir eko-siyasetçi. Gaye Erkan ise vatandaşım, kariyerli bir bankacı ve bir kadın. Daha da üstelik Nebati Abi ve Şahap Hoca’dan sonra, Şimşek ve Erkan ikilisi epistemolojik kopuşun şahikası. Siz ekonomist değilsiniz, hele FÖŞ gibi namı sınırları ve zaman dilimlerini aşan bir duayen hiç değilsiniz. Bu yüzden de bir bakan açıklaması, bir PPK metni okunduğunda benim öküzle bakıştığım gibi öküzce bir fikir değil, rasyonel şeyler görmenin nasıl bir rahatlatma yaşattığını da anlayamazsınız.
Tüm bunları söyledikten sonra, şimdi gelelim damardan 100 cc trankilizan enjeksiyonuna: Yeni ekonomi politikası da kış aylarında Türkiye’yi döviz krizinden kurtarmayabilir.
Biliyorum, artık kimsenin 100 kelimeyi aşan makaleleri okumaya hevesi yok. Özeti vereyim: Körfez’den 30-40 milyar dolar gelir de, Putin iktidarda kalıp bir kaç sene daha Botaş’ın gaz ödemelerini ötelerse, yırtarız. Yoksa, Ekim sonundan başlayarak her an elimiz göğsümüzde, ülser hapı ve yatıştırıcı da cebimizde olacak.
Bir ülke düşünün, Milliveyerlistan diyelim bu farazi ülkeye. O ülkede enflasyonun resmisi %40, pazarda satılanı en az %50. Üstelik, enflasyon hızlanmaya devam edecek. Seçim öncesi yapılan harcamalar daha yeni ceplere giriyor, oradan da dükkanlara akacak. Üstüne bir de $45 milyar turist dövizi yazın, talep tarafı kızgın demir.
Daha bitmedi. Asgari ücrete zammın enflasyona katkısı 6 ayda 6 puan. TL’nin yediği devalüasyonun katkısı 10 puan. Sene sonu enflasyonu tedbir alınmazsa; %50-55 arasında bir yere yerleşir ve oradan yeni zirveleri yoklar.
Tedbir de alınmıyor. Politika faizi %15’e çıktı. Hadi, bol keseden tahmin yapayım. Sene sonu %25 olur. Enflasyon %55’e giderken %25 faizle onu düşüreceğini düşünmek de abes olur.
Bütçe zaten kadim bir felaket. Bu sene bütçe açığı/GSYH oranı %6-8 arasında bir noktada gerçekleşir. Kamu borç/GSYH oranı hala %30’larda; dolayısıyla, iç borçlanmada sıkıntı olmaz (ama bankaların ateş pahasına DİBS alma zorunluluğu da kolay yürürlükten kalkmaz). Bu açık bu sene idare edilir. Ama açıklar kalıcı. EYT Sosyal Güvenlik Sistemi’nin nakit dengesini cinsel istimara tabii tuttu. Dolar yükseldi, KKM’ye Hazine’den en az TL100-150 milyar fatura çıkacak—her 3 ayda bir. Dolar yükseldi, garantili trafik sözleşmeleri için de Çoklu Çeteye bavul dolusu ödeme yapılacak. Bütçe açığı 2024 veya 2025’te nasıl daraltılacak? Eğer daraltılmazsa, “kamu finansman gereksinimi” cari açık finansmanı kadar önemli bir başlık olarak karşımıza gelecek. Ek olarak, bütçe açığının faiz dışı kısmı da ekonomiye enflasyon olarak dönecek.
Manzarayı çaktınız mı? Epistemolojik kopuştan dönüşü gerçekleştiremedik. Diyebiliriz ki, Gaye Erkan bir hata yaptı, bir sonraki PPK’da faizler daha hızlı artacak. Demeyelim. Çünkü, FÖŞ’ün naçizane kanaati Şimşek ve Erkan’ın asli görevinin enflasyonla mücadele değil, sıcak para ve Körfez’den reel yatırım çekmek olduğu yönünde.
Enflasyonda “idare edelim, abi”; “dövizde yeni bir 21 Aralık yaşamayalım, abla” yeter. Görevde kalırlar.
Eyvallah, bence bu plan 4 ay döviz piyasasını idare eder. Yerli yatırımcı zaten dövizden bayağı kar yazdı, şimdi TL’ye dönüp parasını bir yıl %40 faizden bağlasa, daha fazla döviz istemez. TCMB rezervleri de artmaya başladı, kaplar bir rehavet Kapalıçarşı’nın tarihi atmosferini.
Yine Kasım sonuna kadar cari denge aylık bazda fazla verecek. Yani, ısınan talebin ithalata etkisini ödemeler dengesinde hissetmeyeceğiz. Hatta, bankalar siyasi belirsizliğin bitmesi ve Kavcıoğlu kısıtlamalarının tedricen gevşetilmesi ile biraz daha uzağı görüp, dışardan daha fazla FX kredi alabilir.
Ama dikkat edin, Aralık ayı geldiğinde sorunların hiçbiri çözülmüş olmayacak. Henüz böyle bir tahmin yapmıyorum, ama
- Putin iktidarı kaybeder ya da Ukrayna’da başı belaya girdiği için Türkiye’ye mali desteği keserse…
- Kredi hacminin hızlı daralmasına rağmen, ithalat sürerse…
- Bütçe açıkları konusunda vergi yoluyla tedbir alınamazsa…
- Hele bir de global olarak gıda ve enerji emtialarının fiyatı artarsa?
Ne ironi değil mi? 21 Aralık 2023’te yine lastik hava kaçırmaya başlar.
Bu acı sondan kaçınabilir miyiz? Evet, 2 olasılık var. İlki, kredi musluğu tamamen kapatılır ve iç talep ve ithalat 4üncü çeyrekte fren atar. İkincisi ve daha önemlisi, Hande Fırat Ablamızın her gün reklamını yaptığı gibi Körfez’den $30-40 milyar yatırım gelecektir. Kışı da o parayı harcayarak atlatırız.
Sonrası? Sonrası diye bir düşünce yok siyasetçinin kafasında. Onun “yarın” mevhumu Mart 2024 yerel seçimlerinde bitiyor.
Mayıs seçiminde gördük, öyle ulufeler dağıtıldı, öyle abartılı vaatler yapıldı ki, bu millet bedelini yıllarca ödeyecek. Ossun, itiraz eden olursa, hapse atarız, diip feykini yaparız, susar kertenkele. Halk da 2 TOGG, bir SİHA, 3 Hürkuş derken idare eder gideriz işte.
İşte böyle olur Türk’ün ortodoksluğu.