Ekonomide Tam Bir Çıkmaz…

Yaparsa AK Parti yapar… Gerçekten çok doğru bir cümle.

Yaparsa AK Parti yapıyor.

Bakınız ülkemizde ‘Kamu Yatırım Oranı’ diye bir kavram var. Burada diyor ki, kamu Millet’ten ne kadar para toplamış ve bu topladığı paranın yüzde kaçını yatırım olarak Millet’e geri vermiş…

Özallı yıllarda kamu yatırım oranı yüzde 20-25 arasındaydı… Sonra 90’lı yıllar geliyor ve kamu yatırım oranı yüzde 13-15’lere geriliyor.

Ve AK Parti yılları… Kamu yatırım oranı yüzde 8,2... Evet evet, sadece yüzde 8,2…

Diyeceksiniz ki, bunca yatırım nedir?

Diyorum ki, ödediğiniz kamu parası nedir? 80’li yıllarda Millet parasının sadece yüzde 10’luk kısmını kamu kesimine vermiş. Şimdilerde bu oran yüzde 30’lara sınırında.

Özal 1 toplamış

AK Parti 3 toplamış.

Özal topladığının 1/4’ünü geri yatırım olarak vermiş. AK Parti ise 1/10’unu...

***

Bu verileri neden anlattım? Hemen söyleyeyim: Olan ve gerçekleşen makro değerlere siz nasıl bakıyorsunuz; bunu görmeniz gerekir diye düşündüm.

Şimdi ‘Yeni Ekonomi Modeli’ diye bir şeyler söylemeye çalışıyorlar. Bazen adına ‘Liralaşma’ dedikleri para politikası da varmış bunun içinde…

Ne söylüyorlarsa tersi diyorum ya… Liranın tasarrufta kullanım oranı sadece son bir yılda yüzde 42’lerden yüzde 24’lere geriledi.

Lira kaçılan para oldu ama bunu çok güzel süsleyerek anlatıyorlar. Tıpkı Kamu Yatırım Oranı en düşük seviyede olmasına rağmen bunu “Eser Siyaseti” olarak sunabilmeleri gibi.

***

Şimdi seçimler yaklaştı. Seçimi kazanmak için tabiri caiz ise her şey yapılıyor. Bugün oluşacak maliyetin kat be kat fazlasını seçimlerden sonra hep beraber ödeyeceğiz.

Mesela cari açık ve döviz ihtiyacını gidermek için neler yapılıyor? Acaba 28 milyar dolara ulaşan kaynağı belirsiz döviz girişinin bu süreçle bir alakası olabilir mi?

Dün sanayi üretimi ila perakende satış verileri açıklandı. Üretim adeta resesyona giriyor… Çünkü dış talep, yani şer güçler ekonomilerini soğutuyorlar.

Son 1,5 yıldır ekonomide olumlu olan şeyler zaten şer güçlerin talebiydi. Gerisi bomboş bir hikaye…

FED ve ECB faiz artırımlarına giderek talep düşürmeye çalışıyor. Talep düşmesi demek bizim de ihracatımızın azalması demek…

Zaten yeni yılda yüzde 20’lerin üzerinde seyreden ihracat artışımız da artık tek haneli artışlara düştü. Yakında durağanlık ve gerileme bile görebiliriz.

Burada kritik konu şu: İÇ TALEP düşük faiz teorisi ile adeta bomba gibi canlı tutuluyor.

O zaman yeni dönemde bizi ne bekliyor?

Bakınız son 12 ayda ihracat-ithalat farkı -97 milyar 542 milyon dolar.

Son 8 ayda cari işlemleri açığımız -12 milyar 760 milyon dolardan -39 milyar 717 milyon dolara fırladı.
İhracat durgun ama iç talep nedeniyle ithalat canlı olarak kalınca ihtiyacımız olan dövizi nereden bulacağız?

İç talebi kesemeyiz, çünkü seçimler var. Dış satımı artıramayız çünkü dış talep düşüyor.

Ne yapacağız?

Ben de merakla bekliyorum. Resmen bir çıkmaz sokakta yön arıyoruz… Bakalım ne olacak?

Bu Yazıyı Paylaşın