Tarih öncesinin avcı-toplayıcı toplulukları son derece faal bir yaşam sürdürüyorlar, zamanlarının ve enerjilerinin büyük bir bölümünü yiyecek bulmak için geçiriyorlardı. Bu konuda başarısız olduklarında günlerce çok az yiyecekle yetiniyor, ya da aç kalıyorlardı. Oysa günümüzde insanlar göreceli olarak daha hareketsiz bir yaşam sürdürüyor. Britanya Kalp Vakfı tarafından yapılan bir araştırma yetişkinlerin büyük bir çoğunluğunun günün 15 saatini oturarak geçirdiklerini ortaya koyuyor. Günün 8 saatinin de uykuda geçtiği düşünüldüğünde, bu durum insanların fiziksel etkinliğe ancak bir saat gibi kısacık bir zaman ayırabilecekleri anlamına geliyor.
İnsanlar yaşlandıkça fiziksel etkinlik düzeyleri daha da azalıyor. Birmingham Üniversitesi Bağışıklık Hücre Biyolojisi profesörlerinden Janet M. Lord, son araştırma kapsamında bu düşük düzeyde fiziksel etkinliğin-aralarında kas, kemik ve bağışıklık sisteminin de yer aldığı- çok sayıda bedensel sistemin yaşlanmasına ne denli katkıda bulunduğunu belirlemeye çalıştı.
Araştırmada erişkinlik döneminde yaşamlarının büyük bir çoğunluğunu yüksek düzeyde spor yaparak geçiren 125 erkek ve kadın bisikletçi (55-79 yaşlarında) incelendi. Bu kişiler Olimpiyatlara katılan sporcular değillerdi. Ancak erkek denekler 6,5 saatten az bir sürede 100 km, kadınlar da 5,5 saatten az bir sürede 60 km yol alabilen ciddi bisikletçilerdi.
Lord’un son araştırması, bisikletçilerin kaslarının yaşlandıkça kütle ve güç yitimine uğramadıklarını ve kemiklerinde çok az bir incelme olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar bunun üzerine, egzersizden etkilenmeyen bir sistem olan bağışıklık sistemini incelemeye aldılar. Bağışıklık sistemi yaşlandıkça güçsüzleşir ve daha yaşlı erişkinleri grip ve akciğer enfeksiyonu (zatürree) gibi hastalıklara karşı daha duyarlı kılar. Bu kişiler aşılara da daha az tepki verdiklerinden, aşılar yaşlılarda gençler denli koruyucu bir etki yaratmaz. Araştırmacılar yaşlı bisikletçilerin bağışıklık sistemlerini düzenli egzersiz yapmayan yaşlı erişkinlerin bağışıklık sistemleriyle karşılaştırdıklarında, bisikletçilerin bağışıklık sistemlerinin gençlerinkinden pek de farklı olmadığını gördüler.
Dahası, bisikletçilerin yaşlandıklarında da bağışıklık sisteminin korunmasında önemli bir rol oynayan ve genelde ergenlik döneminde küçülmeye başlayan timus adlı organ tarafından üretilen T hücrelerini bol miktarda üretmeyi sürdürdüklerine de tanık olundu. Araştırmacılar bunun nedenlerini bulmaya çalıştıklarında, timusun küçülmesini önleyen interlökin 7 adlı bir hormonun bisikletçilerde yüksek düzeylerde üretildiğine tanık oldular. İnterlökin 7 hormonu, aralarında kas hücrelerinin de yer aldığı, bedendeki çok sayıda hücre tarafından üretilir. Bu gerçekten yola çıkan araştırmacılar, söz konusu hormonun etkin kaslarda daha bol miktarda üretildiğini ve başta timus olmak üzere tüm bağışıklık sisteminin genç kalmasına olanak tanıdığını düşünüyorlar.
Öyle ki, kişinin vücudunu denetlemesi ve yaşlanmanın beraberinde getirebileceği olumsuzlukların önüne geçebilmesi olası. Uzmanlar insanlara haftada en az 150 dakika aerobik egzersizler yapmalarını öneriyorlar. Bu sürenin bağışıklık sisteminin korunmasına yeterli olup olmadığı henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte, en azından iyi bir başlangıç olacağına dikkat çekiyorlar.