Yeni bir araştırma, git gide daha yoğun bir hale gelen alg patlamaları ve oksijen tükenişinin yanı sıra, Dünya’daki tatlı su birikintilerinin fark ettiğimizden daha büyük bir oranda buharlaştığını gözler önüne seriyor.
Buna ek olarak, araştırma boyunca ABD’deki Texas A&M Üniversitesi’nde görev yapan ekolojist Gang Zhao, “Göllerdeki buharlaşma, su döngüsünde daha önce düşünülenden daha büyük bir rol oynuyor” diyor. Hâl böyleyken, yaşanan süreç iklim ve hava modellememiz üzerinde büyük bir etki yaratıyor.
TATLI SU REZERVLERİ İÇİN ALARM ÇANLARI ÇALIYOR
Doğal ve yapay göller, parıldayan sularıyla, Dünya’nın karasal yüzeyinin yaklaşık 5 milyon kilometrekaresini süslüyor. Gezegenimizdeki temiz sıvı yüzey suyunun neredeyse yüzde 90’ını oluşturuyor ve çoğu zaman benzersiz bir yaşam ortamı sunuyorlar.
Öte yandan, artan sıcaklıklar ve bulut örtüsünde gerçekleşen değişimler sebebiyle artan güneş radyasyonu, gökyüzünü her zamankinden daha fazla kurutuyor. Buz örtüsünde görülen azalma yüzünden daha büyük bir etkiye maruz kalan sulak alanlar, bu su moleküllerini gökyüzünde bir bulamaç haline getiren etkilere karşı daha savunmasız hale geliyor. Bu faktörlerin tümü, karadaki birikintilerden atmosfere karışmasına dek, suyun gittikçe daha süratli biçimde döngüye girmesine neden oluyor.
Bu su taşınımına ilişkin daha eski tahminler, buharlaşma oranlarını baz alıyordu; ne var ki bunlar tek başlarına donma ve çözülme döngüleri gibi diğer dinamikler yüzünden kaybedilen göl sularının hacmini içermiyor. Yerel çevre koşullarına olan bu bağımlılık sebebiyle, her bir göl için bağımsız ve güvenilir bir buharlaşma ölçüsü hesaplanması gerekiyor.
HESAPLAR YAŞANAN SU KAYBINI ORTAYA ÇIKARDI
Zhao ve meslektaşları şaşırtıcı bir şekilde bu araştırmayı dünya genelindeki 1.42 milyon göl üzerinde gerçekleştirdiler. 1985’ten 2018’e dek uydulardan toplanan aylık su kaybı bilgilerini incelediler ve bu göllerin her biri için buharlaşma oranı, yüzey alanı, buzlanma süresi ve ısı depolama sürecindeki değişimlerini denklemlerine eklediler.
Zhao, “Uzun vadeli göl buharlaşmasının yılda 1.500 artı veya eksi 150 kilometreküp olduğunu ve daha eski tahminlere kıyasla yüzde 15.4 oranında daha fazla olduğunu bulduk” diyor.
Ve gökyüzü, her yıl eskisinden 3 trilyon litre daha fazla su tutuyor. Araştırmacılar, bunun yanı sıra, yapay göletlerin orantısal olarak bu buharlaşmaya yüzde 5’lik depolama kapasitelerinin düşündürdüğünden (yüzde 16’lık oranla) daha büyük bir katkıda bulunduğunu keşfettiler.
Çevre mühendisi Huilin Gao, “Küresel bir bakış açısından bakıldığında, gerçekleşen su rezervi buharlaşması, evsel ve endüstriyel suyun toplam kullanımından daha büyük olabilir” diye belirtiyor.
YENİ BİR SU YÖNETİMİ ANLAYIŞINA İHTİYAÇ VAR
“Öte yandan, Amerika Birleşik Devletleri’nde bile çok az göl ya da rezervuarla ilgili güvenilir buharlaşma verilerine sahibiz.”
Zhao ve araştırma ekibi, küresel göl buharlaşma hacmine dair oluşturdukları veri kümesini (GLEV) kamusal erişime açık hale getirdi ve su yönetimiyle ilgili karar vericileri ve daha geniş çaptaki bilimsel topluluğu, bu verileri kullanmaya davet etti.
Gao, “Tekil su kütlelerine ilişkin sonuçlarıyla GLEV, özellikle de çoğalan kuraklık olayları ve nüfus artışı karşısında, tüm dünyada rezervuar yönetimleriyle ilgili karar alma süreçlerini geliştirmeye gerçekten yardım edebilir” diyor.
“Bu veri kümesi, bilimsel topluluğun küresel hava tahmini, sel ve kuraklık modellemesinden iklim değişikliğinin etkisi altındaki Dünya sistemi modellemesine varıncaya dek bu su kütlelerinin Dünya’daki doğal sistemlerde üstlendiği rolü daha doğru anlamasına yardım ediyor.”