ETİ’nin sürdürülebilir tarıma verdiği önem ile 9 yıldır devam eden ETİ ve WWF-Türkiye işbirliği, geçtiğimiz yıl başlattıkları “Türkiye’nin Buğday Atlası Projesi” ile bu yıl da genişleyerek devam etti.
Anadolu’nun mirasına sahip çıkmak, atalık buğday türleri hakkında farkındalık yaratmak ve Siyez, Gernik, Havrani gibi yerel buğday değerlerimizi gelecek nesillere aktarmak amacıyla harekete geçen ETİ Burçak ve WWF-Türkiye, 2017 yılı boyunca çeşitli şehirlerde paneller düzenledi. Yerel buğday çeşitliliği ile dikkati çeken Şanlıurfa, Kars ve Kastamonu’da gerçekleştirilen panellere, kamu kuruluşları, üniversite ve araştırma kurumları, iş dünyası ve yerel STK temsilcileri ile buğday üreticileri katıldı. Bu paneller ile birlikte projenin başından bu yana “Türkiye’nin Buğday Atlası” binden fazla kişiye doğrudan ulaştı.
ETİ BURÇAK’TAN TÜRKİYE’DE BİR İLK!
ETİ Burçak, 10 bin yıllık geçmişiyle tüm buğdayların atası kabul edilen Siyez buğdayını gelecek nesillere aktarmak ve üretimini teşvik etmek üzere, Türkiye’de ilk defa, Siyez buğdayını paketlenmiş atıştırmalıklar kategorisinde bir bisküvide kullandı ve ETİ Burçak Siyez Buğdaylı ürününü pazara sundu.
Biyolojik çeşitliği korumak ve insanın doğayla uyum içinde yaşadığı bir gelecek için çalışan WWF-Türkiye ve sürdürülebilir tarıma verdiği önemi, Siyez buğdayını üretim sürecine dahil ederek ortaya koyan ETİ Burçak işbirliği, başta Siyez olmak üzere Anadolu’nun yerel buğday çeşitlerini toplum gündemine taşıyarak, bu konuda bilinirliğin artırılmasını amaçlıyor.
MİNERAL ZENGİNİ SİYEZ BUĞDAYI…
10 bin yıllık bir tarihi olan yerel buğdayların en önemlilerinden Siyez, mineral zengini lutein gibi etkin bir antioksidan içeriyor. Bugün dünyada az miktarda Fransa, Hindistan, İtalya ve eski Yugoslavya’da yetiştirilen Siyez buğdayı, ülkemizde en çok üretimi yapılan Kastamonu dışında, Sinop, Çankırı, Çorum, Bilecik ve Kayseri’de üretiliyor.
Siyez buğdayının ilgisizlikten dolayı uzunca bir süre sadece hayvan yemi olarak kullanıldığına dikkat çeken ETİ İcra Kurulu Başkanı Hakan Polatoğlu, “Önemli bir genetik miras olan ve nesilden nesile geçerek bugüne ulaşan Siyezi korumak, Siyez ile ilgili farkındalık yaratarak toplumda talep oluşmasını sağlamak ve dolayısıyla üretimini teşvik etmek amacıyla faaliyet gösterdiğimiz kategoride bir ilki gerçekleştirdik. Türkiye’de ilk defa, Siyez buğdayını paketlenmiş atıştırmalıklar kategorisinde bir bisküvide kullandık ve ETİ Burçak Siyez Buğdaylı ürünümüzü pazara sunduk. Bilinirliği son derece düşük seviyede olan Siyez buğdayına dair toplumda farkındalık yaratmak amacıyla Eti olarak büyük bir sorumlulukla hareket ediyor ve Siyeze olan talebin artmasına vesile olmayı amaçlıyoruz. Biliyoruz ki tüketim talebi oluştukça üretim de artacak ve Siyez gibi yerel çeşitlerimiz de yaşayacaktır.” şeklinde konuştu.
Üretimi teşvik etmenin en önemli araçlarından birinin sözleşmeli tarım olduğunu belirten Hakan Polatoğlu, 2017 ve 2018 dönemine ait ETİ Burçak Siyez Buğdaylı üretimi için 31 çiftçi ile sözleşme yaparak 130 tonun üzerinde Siyez alımı gerçekleştirdiklerini ifade etti. Polatoğlu; “Eti olarak yaptığımız işe, ürettiğimiz ürüne hiçbir zaman yalnızca ticari açıdan bakmadık. Siyez buğdaylı Eti Burçak ürünümüzü de ticari bir yatırım olarak değil, sosyal sorumluluk bilinci ile geliştirdik. Maliyeti diğer buğday türlerine göre daha yüksek olan, on binlerce yıllık Siyezin gelecek nesillere de ulaşabilmesine vesile olmak için bir bakıma elimizi taşın altına koyduk. Bu atalık buğdayın üretimini artırmak ve yaygınlaştırmak adına Türkiye’ye bir ilki gerçekleştirdik.” dedi.
WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, “WWF’in en önemli varlık sebebi ‘yok oluş’un karşısında durmak. 1970’den 2010’a kadar geçen 40 yıllık süreçte dünyadaki canlı nüfusu trajik bir şekilde yarı yarıya azaldı! Ve bu yok oluş, sadece hayvan türleriyle sınırlı değil, bitki ve tohumlarımız da yok olmaya veya unutulmaya yüz tutmuş durumda. WWF olarak, yüzyıllar boyunca topraklarımızda gelişen kültürel mirasımıza, yok olmadan sahip çıkılmasını çok önemsiyoruz. Bir tohumu laboratuvarda korumak, yeterli değil, doğal ortamında sürekli ekilmesi ekosistemi korumak için de önemli. Siyez gibi eski buğday çeşitlerimizin kullanımının azalması ve artık yetiştirilmemesi bu konuda tehditlerden biriydi. Biz sosyal sorumluluğu ayrı bir departman ve iş dalı olarak görmüyoruz, her firmanın ana iş kolundaki iş yapış şekillerini dönüştürmesini bir sorumluluk olarak görüyoruz, Eti’yle Siyez buğdayı konusunda yaptığımız işbirliği de buna iyi bir örnek.” şeklinde konuştu.
Atalık buğday çeşitlerinin kullanımının azaldığını ve artık yetiştirilmediğini aktaran WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Dr. Sedat Kalem, “Eski buğday çeşitlerimizin kullanımının azalması ve artık daha az yetiştirilmesi, arazi kullanımında yapılan hatalar, doğal habitatların tahrip edilmesi gibi nedenlerle buğdayın yabani akrabaları ve doğal yaşam alanları büyük bir hızla azalıyor. Oysa genetik çeşitliliğin korunması hem günümüzün sigortası hem de gelecek nesillerin güvencesi. Bu nedenle, Anadolu’nun yerel buğday çeşitliliğini korumak ve yaşatmak için yerel potansiyeli harekete geçirmemiz gerekiyor. Bu amaçla yıl boyunca Şanlıurfa, Kastamonu, Kars’ta düzenlediğimiz Buğday Atlası Anadolu’da panelleriyle, Türkiye’nin zengin buğday çeşitliliği hakkında farkındalık yaratmaya, yerel buğday çeşitlerimizin korunması ve yaşatılması için atılması gereken adımları belirlemeye çalıştık. Yerel çeşitlerin coğrafi işaret alarak tescil edilmesi konusunda yerel yetkililer ciddi bir çaba içinde ancak yerel çeşitlerin üretimi ve pazarlanmasındaki darboğazların aşılması gerekiyor. Yerel çeşitleri topluca işlemek, elde edilen ürünleri kalite özelliklerine göre sınıflamak, paketlemek ve dağıtmak için tesislere ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Ntv.com.tr