
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2023/793 |
Karar | : 2023/11846 |
Tarih | : 06.11.2023 |
Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara karşı istinafa başvurulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinde davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kaldırılarak yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, Daire bozma ilamına karşı direnilmesine ve davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Eskişehir ili Tepebaşı ilçesi Hoşnudiye mahallesi 2… ada 113 parselde kayıtlı D. Cafe adlı iş yerini davalılardan İ. B.’dan 03.09.2012 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını, kafeyi devraldıktan sonra yaptığı yatırımlar ile tercih edilen bir işletme haline getirdiğini, davalı …’ın bu aşamadan sonra iş yerini geri alabilmek için müvekkili aleyhine Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/2053 esas sayılı dosyası ile iş yerinde sözleşmeye aykırı tadilat yaptığından bahisle tahliye davası açtığını, yargılama neticesinde mahkemece davanın esastan reddine karar verildiğini, bunun üzerine davalı …’nın müvekkilini taşınmazdan tahliye etmek amacıyla muvazaalı ve hileli bir şekilde taşınmazı diğer davalı …’e gerçek bedelinin çok altında bir bedelle satış suretiyle devrettiğini, yeni malikin taşınmazı sözleşme bitiminde tahliye etmesi amaçlı ihtarda bulunduğunu, akabinde 06.09.2017 tarihinde Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/1722 esas sayılı dosyası ile ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açtığını, taraflar arasındaki devir işleminin muvazaalı ve müvekkilini taşınmazdan çıkartmak amaçlı olduğunu belirterek tapuda gerçekleştirilen satış işleminin muvazaalı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu iş yerini 1998 yılında satın aldığını ve kafe işletmeciliği yaptığını, 2012 yılında da davacıya kiraya verdiğini, daha sonra taşınmazı satma niyetine girdiğini, buna ilişkin gazete ilanı verdiğini, diğer davalının da müvekkili ile anlaşması sonucu 150.000,00 TL bedel karşılığı satışın gerçekleştiğini, davacının kiracı olup mülkiyet hakkı bulunmadığından dava açmakta hukuki yararı ve taraf ehliyeti olmadığını, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacının mülkiyet hakkı bulunmadığından aktif husumet ehliyeti olmadığını, davanın esası yönünden ise müvekkilinin taşınmazı diğer davalıdan 150.000,00 TL bedel karşılığı satın aldığını, satışın gerçek olduğunu, davacının amacının müvekkili tarafından davalıya karşı açılan ihtiyaçtan kaynaklı tahliye davasını uzatmak olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.10.2018 tarihli ve 2017/448 Esas, 2018/455 Karar sayılı kararıyla; “…Tahliye dava dosyaları, tapu kaydı ve resmi satış senedi, kira sözleşmesi, taraf tanık beyanları, ödeme belgesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının Eskişehir İli Tepebaşı İlçesi Hoşnudiye Mahallesi 2… ada 113 parselde kayıtlı adresinde bulunan D. Cafe adlı iş yerini davalılardan İ. B.’dan 03/09/2012 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığı, kafeyi devraldıktan sonra yaptığı yatırımlar ile cazip bir işletme haline getirdiği, davalı …’ın cazip … gelen iş yerini geri alabilmek için davacı kiracı aleyhine Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/2053 esas sayılı dosyası ile iş yerinde sözleşmeye aykırı tadilat yaptığından bahisle tahliye davası açtığı, mahkemece davanın esastan reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği, ancak davanın reddi üzerine davalı …’nın taşınmazı diğer davalı …’e gerçek bedelinin çok altında bir bedelle 11.07.2017 tarihinde 150.000,00 TL’ye satış suretiyle devrettiği, yeni malik olan i’nin davacıya Eskişehir 4. Noterliğinin 12.07.2017 tarih ve 23599 yevmiye numaralı ihtarnamesini göndererek taşınmazı sözleşme bitiminde tahliye etmesi amaçlı ihtarda bulunduğu, akabinde 06.09.2017 tarihinde Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/1722 esas sayılı dosyası ile ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açtığı, bunun üzerine davacının da satış işleminin muvazaalı olduğundan bahisle iş bu davayı açtığı, her ne kadar davalı … taşınmazın satışı için yerel gazetede ilan vermiş ise de, davacı tanıklarının sürece ilişkin görgüye dayalı somut anlatımları, tahliye dosyaları ve bilirkişi raporu ile, taşınmazın satışına yönelik bilgi almak ve görüşme yapmak için kendisini arayan davacı tanıklarına kaçamaklı cevaplar vererek taşınmazı gerçekte satış iradesinin olmadığını ortaya koyduğu, bilirkişi raporu ile, taşınmazın satış tarihindeki gerçek bedeli ile taraflar arasındaki satış bedeli arasında mislini aşacak derecede fark bulunduğu, tahliye dosyaları ile de, davalının amacının davacıyı taşınmazdan tahliye etmek olduğu, bu haliyle davalı …’nın taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı …’e satış göstererek devrettiği anlaşılmakla, sübut bulan davanın kabulü ile; Eskişehir İli Tepebaşı İlçesi Hoşnudiye ada 113 parselde kayıtlı bodrum nolu bağımsız bölümün davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile diğer davalı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermek gerekmiştir …” gerekçesiyle “… Davanın KABULÜ ile; 1-Eskişehir İli Tepebaşı İlçesi Hoşnudiye Mahallesi 2169 ada 113 parselde kayıtlı bodrum kat 1 nolu bağımsız bölümün davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile diğer davalı … adına tapuya kayıt ve tesciline, …” karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 16.12.2020 tarih ve 2019/283 Esas, 2020/1974 Karar sayılı kararıyla; “… Somut olayda davacı, davalı …’dan herhangi bir alacağı bulunduğunu iddia ve ispatlayamadığından eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gibi bu yöndeki dava koşulu da mevcut değildir. Ayrıca davacı kiracının, kiralanan taşınmazın muvazaalı olarak üçüncü kişiye devredilmesi durumunda tapu kaydının düzeltilmesi davası açması TMK’nun 1025 /1 maddesi gereğince mümkün değildir. Anılan madde gereğince tapu kaydının yolsuz olduğu durumlarda ayni hakkı etkilenen kişilerin dava açabileceği belirtilmiş olup bunun dışındaki kişilere dava hakkı tanınmamıştır. Tapu kaydının düzeltilmesi davası ayni hakka dayanan bir dava olduğundan davayı ancak ayni hakkı zedelenen kişiler açabilir, Kiracılık hakkı ayni hak olmadığından davacı kiracının tapu kaydının düzeltilmesi davası açması yasa gereği mümkün değildir. Davacı kiracı, ancak tahliye davasında muvazaa iddiasında bulunabilir; ancak bu iddianın da Yargıtayın yerleşik kararlarında belirtildiği gibi “tahliye davalarının taşınmazın aynından kaynaklanmadığı” gerekçesiyle kiracının muvazaa iddiasında bulunamayacağına ilişkin olduğu bilinmektedir. (Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 09.02.2016 Tarih 2015-9367 Esas-2016/720 Karar; 18.03.2015 Tarih 2015/2688 Esas-2015/2685 Karar, 12.01.2015 Tarih 2014/13336 Esas-2015/39 Karar; 27.01.1989 tarih 1989/16424-945 Esas-Karar, 16.04.1985 tarih 1998/4187-4915 Esas-Karar Yargıtay HGK’nun 04.07.2001 tarih 2001/6-577-2001/575 Karar sayılı içtihatları aynı doğrultudadır.)
Açıklanan nedenlerle, eldeki davanın tapu iptali ve tescil yönünden aktif husumet ehliyeti, TBK’nun 19. maddesi gereğince de hukuki yarar ve dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmediğinden davalılar … ve … vekillerinin istinaf istemlerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, HMK.nın 353/1-b-2 maddesi gereğince hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiştir. …” gerekçesiyle, “…Davalılar … ve … vekillerinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ayrı ayrı KABULÜ ile Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.10.2018 tarih 2017/448 Esas, 2018/455 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Buna göre, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğinden; davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden davacının aktif husumet ehliyeti, TBK’nun 19. maddesi gereğince de hukuki yarar ve dava şartı yokluğundan REDDİNE, …” karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 25.05.2021 tarih ve 2021/929 Esas, 2021/1609 Karar sayılı ilamıyla “…Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, danışıklı olan bir hukuki işlem haksız eylem niteliğindedir. İşlemin danışıklı olduğu kanıtlanırsa davacı, kiracısı olduğu taşınmazın davacının mülkiyetinde olduğunun tespitinden yararlanabilecektir. Davacının bu davadaki amacı, muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olduğunu ileri sürdüğü kiracılık ilişkisinin tesis edildiği taşınmazın satışına dair işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır.
Öte yandan medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarın da karar verilene kadar sürmesi gerekir.
Somut olayda; malik olan davalılardan …’nın 03.09.2012 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığı dükkanından davacıyı çıkarmak için 10.11.2015 tarihinde önce Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/2053 esas sayılı dosyası ile iş yerinde sözleşmeye aykırı tadilat yaptığından bahisle davacı aleyhine tahliye davası açtığı, mahkemece davanın esastan reddine dair karar verilmesi üzerine bu defada davacıyı taşınmazdan tahliye etmek amacıyla taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı …’e gerçek bedelinin çok altında bir bedelle satış suretiyle devrettiği, yeni malikin kiracıya taşınmazı sözleşme bitiminde tahliye etmesi amaçlı ihtarda bulunduğu akabinde de 06.09.2017 tarihinde Eskişehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/1722 esas sayılı dosyası ile ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açtığı ve bu dosyanın hala derdest bulunduğu, aşamaları anlatılan taraflar arasındaki devir işleminin muvazaalı ve davacıyı taşınmazdan çıkartmak amaçlı olduğunun iddia edildiği anlaşılmaktadır. Davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı vardır.
Bu açıklamalar ışığında davalılar … ve …’ün davacımız olan kiracıyı taşınmazdan çıkarmak için söz konusu temliki işlemi gerçekleştirdikleri iddia edildiğine göre, olayda muvazaaya dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Şu halde mahkemece yapılması gereken; TBK’nın 19. maddesi gereğince dava konusu satış işleminin muvazaalı olup olmadığı talebinin satışın muvazaalı olduğunun ve kendisi yönünden geçersizliğini tespit ettirmek olduğu göz önüne alınıp mevcut delillere göre değerlendirilmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bölge adliye mahkemesince yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, hatalı değerlendirme ile işin esası incelenmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir. …” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…eldeki davanın tapu iptali ve tescil yönünden aktif husumet ehliyeti, TBK’nun 19. maddesi gereğince de hukuki yarar ve dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı kanaati ile Dairemizin 16.12.2020 tarih 2019/283 Esas – 2020/1974 Karar sayılı kararında direnilmesine karar vermek gerekmiştir….” gerekçesiyle “… Dairemizin 16.12.2020 tarih 2019/283 Esas – 2020/1974 Karar sayılı kararı yerinde görüldüğünden HMK’nun 373 maddesi uyarıca Yargıtay bozma ilamına karşı DİRENİLMESİNE,
II-Davalılar … ve … vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.10.2018 tarih 2017/448 Esas, 2018/455 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, buna göre, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğinden;
Davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden davacının aktif husumet ehliyeti, TBK’nun 19. maddesi gereğince de hukuki yarar ve dava şartı yokluğundan reddine REDDİNE …” karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının kiralananı kullanma hakkını önlemek amacıyla davaya konu işlemin yapıldığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında açık ve hukuka uygun olarak yazılı olduğu gibi, eski malik davalı …’ın davacıya karşı açmış olduğu farklı sebeplere dayalı tahliye davalarını kaybettiğini, akabinde taşınmazı değerinin çok altında hayatın olağan akışına aykırı yollarla ve açıkça muvazaalı olarak diğer davalı … i’ye devrettiğini, eski malik ‘ın bu sefer yeni malikin yasadan kaynaklı haklarını diğer davalı üzerinden ileri sürerek davacıya karşı yeni bir tahliye davası ikame ettiğini, bu yeni tahliye davasının evrak üzerindeki davacısı yeni malik, esas tahliye etme iradesini ortaya koyanın ise arka planda kalan eski malik olduğunu, davalıların gerçekleştirmiş olduğu bu işlemlerin, kanuna karşı hileye, mahkemeyi yanıltmaya ve bu yoldan müvekkilin kiracılık hakkını elinden almaya hatta yok etmeye yönelik olduğunu, yerel mahkemenin kabul kararının gerekçesinin son derece doğru ve hukuka uygun olduğunu direnme kararının ise usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalıların davacının kiralanan taşınmazı kullanım hakkını önlemek amacıyla, gerçekte ortada bir satış işlemi olmadığı halde davacının kiracısı olduğu taşınmazın düşük bedelle satıldığı ama ortada gerçek bir satış işlemi olmadığı iddiasıyla, taşınmazın tapu kaydının muvazaa nedeniyle iptali ile ilk malik davalı … adına tesciline kararı verilmesi talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi ve 373 üncü maddesi beşinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesi beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yeniden yapılan incelemede; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle tüm dosya kapsamından davacının, davalı …’dan alacağı bulunduğunu iddia ve ispat edememiş olması gözetildiğinde eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması ve muvazaa davalarına özgü dava koşulunun da gerçekleşmediğinin anlaşılmasına göre temyiz edilen direnme kararı usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesi beşinci fıkrası gereğince ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.