“Dangalak” Sözü Kişilik Haklarına Saldırıdır

T.C.
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ
 
Esas : 2015/14384
Karar : 2017/5701
Tarih : 11.10.2017

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 24/11/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 09/07/2015 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne ve miktar itibariyle duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz etmiştir.

Davacı vekili, davacının 20/11/2014 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunda son günlerde Cumhurbaşkanlığı Hizmet Binasıyla ilgili yapılan eleştirilere yanıt olarak bir açıklama yaptığını ve bu açıklaması üzerine davalının şahsına ait https:/twitter.com/lütfutürkkan hesabından 21/11/2014 tarihinde; “Ulan dangalak, bilardo masası ile 1000 odalı saray aynı mı?” şeklinde paylaşımda bulunduğunu, dava konusu paylaşımla davacının konuşmasına atıf yapıldığını ve davacıyı kast edilerek “Ulan Dangalak” ifadesini kullandığını, bu sözlerin düşünce açıklaması olarak kabulünün olanaksız olduğunu aksi halde toplumda bir kargaşa ortamı yaratılmış olacağını belirterek kişilik haklarının zarar gördüğünden bahisle manevi zararının tazminini istemiştir.

Davalı, tarafların her ikisinin milletvekili olduğunu, siyasetçilerin ağır eleştirilere de katlanması gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.

Mahkemece, davacının Adalet Bakanı, davalının da milletvekili olduğu, gündemde olan bir konu ile ilgili Bakanın bir beyanına karşı davalının sert ve ağır bir eleştiride bulunduğu, siyasetçilerin bu ağır eleştirilere katlanması gerektiği belirtilerek davanın reddine karar vermiştir.

Gerek Dairemizin gerekse AİHM’nin istikrar kazanmış uygulamalarında, siyasetle uğraşan kişilerin kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere dahi katlanması gerektiği hususu tartışmasızdır.

AİHM sözleşmenin 10. maddesini yorumlarken, düşünceleri açıklama özgürlüğünü sadece hoşnut edecek, kimseyi rahatsız etmeyecek ya da ilgi çekmeyecek bilgileri veya düşünceleri açıklamak demek olmadığını, bu özgürlüğün kızdırıp gücendirici, sarsıcı ya da rahatsız edici bilgi ve düşünceleri de kapsadığını ve bu ilkelerin özellikle basın açısından önemli olduğu belirtilmekle birlikte, kullanılan söz ve ifadelerin yazının bütünü içindeki yerinin dikkate alınması ve karşılık olarak sarfedilen söz ve ifadeler arasındaki denge

hususuna da önem atfedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yani davacının söz, tutum ve davranışları ile öfke ve kızgınlık yaratmış olması ve buna karşılık kullanılan söz ve düşüncelerin de belli bir denge içinde sarfedilmiş olması gerektiği vurgulanmıştır.

Somut olayda; davacı eylem tarihi itibariyle Adalet Bakanı olup, davalı da millet vekilidir. Davalının şahsi twitter hesabından, davacıya hitaben söylediği “Dangalak” sözü ile Dairemizin ve AİHM’in ifade özgürlüğü bakımından esas aldığı kriterler göz önünde bulunduğunda eleştiri sınırları aşılmış olup kişilik haklarına saldırı gerçekleşmiştir.

Bu nedenle, mahkemenin somut olaya uymayan değerlendirmesi ve özellikle benzer mahiyetteki AİHM kararlarını yanlış yorumlayıp değerlendirmesi sonucu davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bozulmasını gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

KAYNAK:CORPUS
Bu Yazıyı Paylaşın