Çinlilerin Son Kışı

Güldür Güldür Şov programını seyrediyorsunuz diye düşünüyorum. Seyretmeyenler de ya sosyal medyada ya da video izleme ve paylaşma sitelerinde illa ki denk geliyorlardır.

Bu programda bir karakter var: “Eşofmanlı Şevket Hoca”. Üzerinde kırmızı eşofmanıyla karşısına sıralanmış hepsi birbirinden anlama özürlü 4 karakterin sorularına cevap yetiştirmeye uğraşıyor. Sonunda da patlıyor ve “Biz bunları size şununla anlattık, bununla anlattık” diye veryansın ediyor.

BİZ BUNLARI ANLATTIK

Yaklaşık 1 aydır eşten dosttan “ya yazmıyorsun ki bir iki satır şu işlerle ilgili” diye serzenişler geliyor.

Yazmaya yazalım, ama Eşofmanlı Şevket Hoca misali, biz bunu size zaten teleskopla anlattık, domatesle anlattık, çekme halatıyla anlattık, ne bileyim elektrik priziyle anlattık, su şişesiyle anlattık, hatta uydu anteniyle anlattık.

Buyurun bu işlerle ilgili ilk ve son yazılar burada:

İSTİKAMET NERESİ?

Neredeyse 4,5 yıl önce 20 Temmuz 2017 tarihli İstikamet Neresi? yazısını şöyle bitirmişim:

“Hepimiz ev geçindiriyoruz, hepimiz bazen alacak peşine düşüyoruz, bazen borçlanarak devam ediyoruz. Hep öğreniyoruz. Şimdi öğrendiklerimizin üzerinden bir geçelim: Hangi borcu sonsuza kadar öteleyebiliyoruz? Hangi borcu sonsuza kadar çevirebiliyoruz? Hangi borcu biraz daha borçlanarak kapatabiliyoruz? Hangi borcun cefasını bizim için başkaları çekiyor?

Şimdi bana kızsanız da… Soruların cevabı istikametin nereye doğru olduğunu aslında gösteriyor. Bu borçlanmanın bir sonu var, ağır çekim ve aynı geminin içinde oraya doğru gidiyoruz.”

BORCA BATTIK

Ve en son bundan tam 8 ay önce 6 Nisan 2021 tarihli Borca Battık yazısı da Cumhuriyet Caddesi’nin bomboş bir fotoğrafı üzerine şu cümlelerle sonlanmış:

“……….Yukarıdaki fotoğrafın aslında ne anlama geldiği anlaşıldı mı? Anlaşılacak, çünkü kötü günler sona erdi, artık daha kötü günler bizi bekliyor.

“……….Bugün zaten izleri görülen fakirleşmenin daha da beter bir hal almasına yol açacak. Ne yani daha da mı fakirleşeceğiz derseniz…

Şimdi bana kızsanız da…

Evet daha da fakirleşeceğiz.

Çünkü borca battık ve bu borcun cefasını bizim için başkaları çekmeyecek.”

ANLATMIŞ MIYIZ?

Evet, anlatmışız.

Biz size bunu teleskop kullanarak, fotoğraf çekerek, amuda kalkarak, dilimiz döndüğünce anlatmışız.

Cehaletin iki ayağının üzerine kalkıp fink attığı bir ortamda, bilgimiz kadar, hatta neredeyse bir tek terim kullanmadan, alışık olduğunuz “borç” kavramını kullanarak, anlayın diye anlatmışız.

O zaman yaşanacak “son kış”ı da yani Çinlilerin Son Kışı’nı da kısaca anlatalım.

ÇİNLİLERİN SON KIŞI

Daha da fakirleşeceğiz.

Nasıl böyle bir fakirleşmenin yaşandığına akıl sır erdiremeyeceğiz.

İstediğimiz hiçbir şeyi alamayacak, çocuklarımızın günlük ve bu çağ için sıradan hale gelen isteklerine bile cevap veremeyeceğiz.

Ücret, maaş ya da ikramiye artışlarımız yetmeyecek.

Bize bu coğrafyada Çinli olmayı layık gördüler ama, başka bir coğrafyada saraylarını bastığımız Çinliler kadar bile olamayacağız.

Ama şu bir gerçek:

İçimizdeki Çinliler, son kışlarını yaşayacaklar.

Aynen Rudiger Dornbusch’un dediği gibi:

“Krizlerin gelmesi sandığınızdan çok daha uzun zaman alır; oluşu ise düşündüğünüzden çok daha hızlıdır.”

Yaşadığımız kış, Çinlilerin Son Kışı olacak.

Bu Yazıyı Paylaşın