İki Amerikan üniversitesinin Şili ve Çin‘de yaptıkları yeni araştırmalara göre büyük fidan dikme programları, çevreye yarar sağlamak yerine tam tersi sonuçlara yol açabilir.
BBC’den Matt McGrath‘ın haberine göre, araştırmalardan birinde, yeni fidan dikilmesi için verilen mali teşviklerin geri tepebileceği, biyoçeşitliliği azaltabileceği ve karbon emisyonlarında çok ciddi bir sonucu olmayacağı sonucuna varıldı. Bir başka projede de, yeni ormanların emebileceği karbondioksit miktarının abartılıyor olabileceği tespit edildi.
Her iki çalışmadan verilen ana mesaj ise, fidan dikmenin iklim değişikliğiyle mücadele ve çevreyi korumakta basit bir çözüm olmadığı.
Fidan dikerek orman olmuyor
Geçtiğimiz birkaç yılda, fidan dikmenin iklim değişikliğiyle mücadelede düşük maliyetli ve büyük etkili bir çözüm olduğu inancı yerleşti.
Daha önceki çalışmalar, ağaçların karbon emisyonlarını emip depolamakta büyük dev bir potansiyele sahip olduğu sonucuna varmış ve birçok sayıda ülke, ağaç dikme kampanyalarını iklim değişikliğiyle mücadele planlarının merkezine koymuştu.
Geçen yıl İngiltere’de yapılan genel seçimlerde daha çok ağaç dikme vaadi siyasi partilerin programlarındaydı. ABD’de Başkan Donald Trump, “1 Trilyon Ağaç Kampanyası”na destek verdi. Bu programla ilgili yasa tasarısı ABD Kongresi’ne sunuldu.
Bir başka büyük fidan dikme inisiyatifi de Bonn Challenge.(Bonn Yarışması) Bonn Challenge’ta ülkelere 2030 yılına kadar 350 milyon hektarlık ormansızlaştırılmış ya da bu özelliğini kaybetmiş alanı yeniden ağaçlandırmaları çağrısı yapılıyor.
Şili örneğindeki fiyasko
Şu ana dek 40 ülke, girişime destek verdi. Ancak bilim insanları, yeni fidan dikimlerine temkinli yaklaşılması tavsiyesinde bulunuyor. Uzmanlar, Bonn Challenge’ta vaat edilen yeniden ağaçlandırmalarda yüzde 80’in tek bir türe ya da meyve veya kauçuk gibi belirli ürünlere yönelik olduğuna dikkat çekiyor.
Bu yeni çalışmayı yapan ekip, ağaç dikmeleri için özel toprak sahiplerine verilen mali teşvikleri de yakından inceledi. Ödemeler, ağaç sayılarını önemli oranda artırmakta başlıca unsur olarak görülüyor. Araştırma kapsamında 1974-2012 arasında fidan dikimini sübvanse eden ve dünya genelinde etkili bir orman kazanma projesi olarak görülen Şili örneğine bakıldı. Şili’de çıkartılan yasayla, yeni fidan dikiminin yüzde 75’i sübvanse edilmişti.
Aslında yasanın hedefi mevcut ormanlar değildi, ancak yasanın esnek uygulanması ve bütçe kısıtlamaları bazı toprak sahiplerinin yerli ormanları, daha kârlı ağaçlarla değiştirmeleri sonucunu beraberinde getirdi. Çalışmada, ağaçla kaplı alanların çoğaldığı, ancak yerli orman alanının azaldığı saptandı.
Uzmanlar Şili’deki yerli ormanların biyoçeşitlilik açısından zengin olduğuna ve büyük oranda karbon tuttuğuna dikkat çekiyor. Ancak sübvansıyon programı, karbon depolama kabiliyetini artırmayı başaramadı ve biyoçeşitlilik kaybını hızlandırdı.
‘Amaçlananın tam tersi’
Çalışmayı yapan ekipten Stanford Üniversitesi Profesörü Erik Lambin, “Fidan dikimini teşvik eden politikalar kötü tasarlanır ve kötü uygulanırsa, sadece kamu parasını israf etme değil atmosfere daha çok karbon salma ve biyoçeşitliği kaybetme riski var. Bu da bu politikaların amacının tam tersi” dedi.
İkinci bir çalışmadaysa, yeni dikilen ormanların ne kadar karbon emdiği incelendi. Şimdiye dek, birçok uzman ağaçların emdiği karbon miktarını belli bir oran kullanarak hesaplıyordu. Bu oranın yerel koşullara bağlı olabileceğinden şüphelenen uzmanlar, Kuzey Çin‘de inceleme yaptı. Hükümet bu bölgede hem iklim değişikliğiyle mücadele hem de Gobi Çölü‘nden gelen tozu azaltmak için fidan dikimini teşvik ediyordu.
Yeni dikilen orman arazilerinden 11 bin toprak numunesini inceleyen uzmanlar karbon açısından fakir topraklarda yeni ağaç dikmenin organik karbon yoğunluğunu azalttığını saptadı. Ancak karbon açısından zengin topraklara yeni ağaç dikilmesinin, bu yoğunluğu azalttığı görüldü. Uzmanlar, yeni ağaçlar dikerek ne kadar karbon emileceğine dair tahminlerin abartılı olabileceğini belirtti.
Araştırmaya yapan ekibin başı, Colorado State Üniversitesi‘nden Dr. Anhing Chen, “İnsanların orman arazisi kazanmanın tek bir iş olmadığını anlamasını umuyoruz. Orman arazisi kazandırmada birçok teknik detay, farklı alanların farklı dengeleri söz konusu ve tüm iklim problemlerimizi çözemez” dedi.