Beynin bir anıyı üç kere kopyaladığı tespit edildi. Bulgular, travmatik olaylar yaşayan kişilerin zorlu anılarının yarattığı etkiyi azaltmaya yarayabilir.
Deneyimleri hafızaya kaydetmek, bunlara dayanarak farklı durumlarda nasıl tepki verileceğini öğrenmek açısından önem arz ediyor.
Bilim insanları bu nedenle beynin daha esnek olması ve yeni durumlara uyum sağlayarak geleceğe dair daha iyi öngörüler sunması gerektiğini düşünüyor.
Anıların zaman içinde değişebildiği ve kişinin olayları farklı şekilde hatırlayabildiği daha önceki çalışmalarda bulunmuştu.
Science adlı hakemli dergide dün (16 Ağustos) yayımlanan çalışmada, beynin anıları kaydetme süreci ve zaman içindeki değişimi detaylı bir şekilde masaya yatırıldı.
İsviçre’deki Basel Üniversitesi’nden araştırmacılar fareleri inceleyerek bir anının, beynin hafızadan sorumlu bölümü hipokampustaki üç ayrı nöron grubu tarafından kaydedildiğini ortaya çıkardı. Bu nöron grupları embriyo gelişiminin farklı dönemlerinde oluşuyor.
Çalışmada gelişimin erken dönemlerinde oluşan nöronların kaydettiği bir anıya ulaşmanın ilk başta zor olduğu saptandı. Ancak bu anılar zaman içinde güçlenirken, söz konusu hücreler uzun süreli hafıza açısından kritik önem arz ediyor.
Öte yandan embriyo gelişiminin en son aşamalarında oluşan nöronlar, hatıraları ilk başta çok güçlü bir şekilde depolasa da zaman içinde silikleşiyorlar. Bu nedenle uzun süre sonra beynin bu hücrelerin kaydettiği anılara ulaşması çok zor hale geliyor.
İkisi arasındaki bir dönemde oluşan nöronların aldığı kopya da zaman içinde sabit kalıyor.
Bilim insanları, bu kopyalardan hangisine erişildiğinin, anıların değişip değişmemesi üzerinde etkisi olduğunu söylüyor.
Örneğin bir olay olduktan kısa süre sonra hatırlandığında geç oluşan nöronlar aktive oluyor ve bu sayede anıyı değiştirmek daha kolay hale geliyor.
Ancak olayın üzerinden daha uzun süre geçtikçe, ilk dönemde oluşan nöronların kopyası kullanıldığından hatırayı değiştirmek zorlaşıyor. Yani bir anı beyinde ne kadar uzun süre kalırsa, onu değiştirme ihtimali düşüyor.
Makalenin başyazarı Vilde Kveim bulguları şöyle değerlendiriyor:
“Anıların beyinde ne kadar dinamik bir şekilde depolandığı, beynin muazzam hafıza kapasitesinin temelindeki esnekliğinin kanıtı.”
Fare ve insan beyinleri nöron düzeyinde birbirine benzerlik gösterdiği için bulgular insanlar açısından da geçerli olabilir. Ancak bunun doğrulanması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.
Yine de bilim insanları, yeni çalışmanın travma sonrası stres bozukluğu gibi sorunlardan muzdarip kişilere fayda sağlayabileceğini düşünüyor. Anıların nasıl depolandığını anlamak, bunları yönetmeyi de kolaylaştırabilir.
Independent Türkçe, New Atlas, Science Daily, Science
Derleyen: Büşra Ağaç