15 yıl boyunca 100 binden fazla kişiyi izleyen ABD’li araştırmacılar, uyku ve saldırgan davranışlar arasında endişe verici bir bağlantı buldu.
Gece saat 2’de insanların cinayet işleme olasılığı sekiz kat daha fazlaydı. İntihar riski de sabah saat 3’te beş kat arttı.
Uzmanlar, uykuları bölünen kişilerin duygusal açıdan “savunmasız” olduklarını ve başkalarına saldırmaya daha yatkın olduklarını savundu.
Bunun, geceleri uyanık kalmanın beynin karar verme işlevlerini bozduğu ve olumsuz ruh halinin zirvede olduğu bir dönemde rasyonel düşünmeyi azalttığına inanıyorlar.
Arizona Üniversitesi’nde zihinsel hastalıklarda uyku ve sirkadiyen ritimler konusunda uzman olan ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Andrew Tubbs, “Bozulan uyku, hassas bireylerde dürtüsel davranışlara yol açabilen rasyonel düşünceyi ciddi şekilde bozabilir.”
Teknolojinin insanların uyku düzenine müdahale etmekle suçlanmasının yanı sıra, stres ve kaygı gibi faktörler de sıklıkla kötü uykunun nedenleri olarak gösteriliyor.
İNTİHAR VE CİNAYET VAKALARI İNCELENDİ
Arizona Üniversitesi’nden araştırmacılar, 2003 ile 2017 yılları arasında ABD’de 78.000’den fazla intihar ve 50.000 cinayetten elde edilen verileri değerlendirdi.
Nüfusun uyanık geçirdiği ortalama süreyi takip ettiler. Sonuçları çarpıtabilecek faktörler de hesaba katıldı.
Bilim insanları ayrıca 15 ila 24 yaşları arasındaki genç Amerikalıların gece intihar riskinin ortalama üç kat daha yüksek olduğunu buldu.
Yaşlı yetişkinler arasında intihar riski sabah 6’da en yüksekti. Ancak araştırmacılar, cinayet riskinin yaşa göre değişmediğini söyledi.
Bulgularını Klinik Psikiyatri Dergisi’nde sunan araştırmacılar, “Geceleri intihar ve cinayet riski, o sırada uyanık olan insan sayısına göre beklenenden daha fazladır.”
“Gece riski genç yetişkinler ve sarhoş olanlar arasında daha fazlaydı, ancak intihar düşüncesi veya girişimi öyküsü olanlar arasında bu durum söz konusu değildi.”
“Gelecekteki çalışmalar, insanları bu tür risklere yatkın hale getirmek için beyinde tam olarak neler olduğunu ve uykuyu iyileştirmeye ve gece uyanıklığını azaltmaya yönelik riskleri azaltmaya ve bu trajik sonuçları önlemeye yardımcı olup olamayacağını açıklığa kavuşturabilir.” dedi.