Beyanname Vermek Kaçakçılık Suçuna İştirak Edildiğinin Yeterli Bir Kanıtı Olamaz

T.C.
YARGITAY
Onbirinci Ceza Dairesi

Esas No : 2018/2951
Karar No : 2021/2244
Tarih : 08.03.2021

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

07/04/2014 havale tarihli dilekçeyle şikayetçi kurum adına davaya katılma talebini ifade eden ve mahkemeye dilekçe sunan şikayetçi vekilinin yerel mahkeme hükmünü temyiz ettiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19/06/2012 gün 2012/2-638 Esas sayılı kararında da belirtildiği üzere, yasa yolunda da davayı takip iradesini eylemli olarak ortaya koyduğu ve bu davranışın yerel mahkemece karara bağlanmayan katılma talebinin temyiz merciince incelenip karara bağlanmasına yönelik bir istemi de içerdiği anlaşıldığından, sanığa yüklenen suçtan katılma hakkı bulunup CMK’nin 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyiz hakkı olan şikayetçi Bursa Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı’nın aynı yasanın 237/2. maddesi gereğince davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede gereği görüşüldü;

KARAR :

Serbest muhasebeci olan sanık hakkında dava dışı Yalova Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … … …. vergi numaralı mükellefi …. … isimli şahıs tarafından gerçekleştirilen sahte belge düzenleme ve sahte belge kullanma fiillerine maddi menfaat gözetmeksizin yardım etmek suretiyle iştirak ettiği iddiasıyla açılan kamu davasında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;

1-) Yalova Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün … … …. vergi numaralı mükellefi …. … hakkında düzenlenen inceleme raporlarının onaylı örneklerinin getirtilmesi ile aynı mükellef hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, dava açılmış ise dosyalarının getirtilip incelenerek ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması, … hakkındaki sahte fatura düzenleme eyleminin sübut bulduğunun anlaşılması halinde ise muhasebeci olan sanık …’ın, 3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca muhasebecilik mesleği gereği olarak verilen hizmet kapsamında mükellef şirketin beyannamelerini vermek dışında ne şekilde sahte fatura düzenleme suçuna iştirak ettiğinin tespit edilmesi sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükmü kurulması,

2-) Kabule göre ise;

a-) 213 Sayılı VUK’nin 367. maddesi uyarınca kovuşturma şartı olan vergi dairesi başkanlığı mütalaası ve dayanağı olan vergi suçu raporu ile eklerinin “2008-2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme” suçlarına ilişkin olduğu, İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 24/09/2013 tarih ve 2013/210 esas sayılı iddianamesi ile mütalaaya kısmen aykırı olarak “2008-2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek ve kullanmak” suçlarından kamu davası açıldığı, 2008-2009 takvim yıllarında sahte fatura kullanma suçları ile ilgili vergi incelemesi bulunmadığı gibi verilen bir mütalaanın da bulunmadığı, her takvim yılında işlenen sahte fatura düzenleme ve sahte fatura kullanma eylemlerinin birbirinden bağımsız ve ayrı suçları oluşturduğu ve birbirine dönüşmeyeceği gözetilmeden, Mahkemece sanık hakkında vergi suçu raporu ve mütalaaya uygun şekilde açılmış 2008-2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından sanığın hukuki durumu değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulması, yine vergi incelemesi ve dava şartı bulunmayan 2008-2009 takvim yıllarında sahte fatura kullanma suçlarına ilişkin ise mütalaa verilip verilmeyeceğinin ilgili kurumdan sorulması ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, hangi yıl ve hangi suç olduğu da belirtilmeksizin, vergi usul kanununa muhalefet suçunu işlediğinden bahisle tek mahkumiyet hükmü kurulması,

b-) Aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura düzenleme fiillerinin zincirleme suç oluşturduğu gözetilmeksizin sanık hakkında TCK’nin 43. maddesi hükümleri uygulanmayarak eksik ceza tayini,

c-) Sahte fatura düzenleme suçundan temel ceza belirlenirken uygulama maddesinin hüküm fıkrasında, 08/02/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 Sayılı Kanun’un 276. maddesiyle değişik 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b olarak gösterilmesi gerekirken, “TCK’nin 359/b-1” olarak hatalı gösterilmesi yasaya aykırı,

ç) Kendisini vekille temsil ettiren katılan idare lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi yasaya aykırı,

d-) 5237 Sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ :

Yasaya aykırı, katılan vekili ve sanık müdafinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın