Bedeli Belli Olan Mal İçin Emsal Bedeli Olmaz

T.C.
DANIŞTAY
YEDİNCİ DAİRE
Esas: 2020/2316
Karar: 2023/4671
Tarih: 30.11.2023

 

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : … İmalat ve Pazarlama Limited Şirketi

 

VEKİLİ : Av. …

 

(DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı

 

(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …

 

VEKİLİ : Av. ….

 

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ :

 

Dava konusu istem: Davacı adına, bazı araç satışlarının muvazaalı olduğu, bazı araçların emsallerine nazaran düşük fiyatlara satıldığı ve araca eklenmek suretiyle satışı yapılan otomatik ayna, çelik jant, boya koruyucu gibi aksesuarların bedellerinin satış faturasına dahil edilmediğinden bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2014 yılının Ekim ilâ Aralık dönemlerine ilişkin olarak re’sen tarh edilen özel tüketim vergileri ve tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle üç kat tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının iptali istemiyle dava açılmıştır.

 

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, olayda, davacı şirket tarafından adlarına motorlu taşıt satış faturaları düzenlenen …, … (…) … ve … isimli şahıslar tarafından verilen ifadelerde, araç alımlarının tamamen özel plaka amaçlı olduğu, araçları şahsi olarak almadıkları, hiç kullanmadıkları, ikametgahlarından faydalanılarak özel plaka çıkartıldığı, satış bedellerini ödemedikleri ve satılmış araçların paralarını da almadıklarını belirttikleri, davacı tarafından araç-alım satım işlemlerine ilişkin olarak vekil tayin edilen …’nin ifadesinde … (…), …, …, …, ve … isimli şahısların ikametgah adreslerinden faydalanılarak özel plaka çıkarılması amacıyla bu şahıslar adına davacı şirketten araç alımı yapıldığı, alım satımı yapılan araçlarla ilgili olarak para alıp vermediğini beyan ettiği, bir aracın aynı gün veya bir kaç gün gibi kısa süreler içerisinde satılıp aynı veya yüksek tutardaki bedellerle geri alınması ve sonrasında başka kişilere satılma sebebinin sorulması üzerine şirket yetkilisi tarafından, sattıkları fiyattan daha yüksek tutarla geri alma hususunda kesin bir bilgilerinin olmadığı, daha önce araç sattıkları kişiye yapacakları bir jest olabileceğinin ifade edildiği, bu durumda, davacı şirketin söz konusu araçları ilk iktisap kapsamında düşük tutarla satılmış gibi göstererek düşük özel tüketim vergisi ödedikten sonra yüksek tutarlarla geri alarak nihai tüketicilere yüksek fiyatlara sattığının sabit olduğu, sözü edilen kişiler ile gerçek nihai alıcılar adına tanzim edilen satış faturası tutarları arasında farklar bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, cezalı tarhiyatın söz konusu satışlara isabet eden kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı; diğer yandan, davacı şirket tarafından 2014 hesap döneminde satılan araçların Türkiye’de faaliyet gösteren yetkili distribütör firmalarından ortalama satış fiyatı, vergi tutarlarına ilişkin bilgileri ve söz konusu araçlara ilişkin gümrük giriş beyannamesi ile yurtdışı alış faturalarının örneklerinin temin edildiği, marka ve model bazında satış tutarlarının distribütör firmaların satış tutarlarının çok altında kaldığı, bunun sebebinin davacı tarafından açıklanamadığından bahisle emsal bedel uygulamasına gidilmek suretiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinde perakende satışlar için öngörülen oranda, alış bedellerine %10 eklenerek özel tüketim vergisi matrahının belirlendiği, ithalatçı firma tarafından gümrükte beyan edilen katma değer vergisi matrahına cüz’i miktarlarda ekleme yapılmak suretiyle davacı şirket tarafından beyan edilen matrahın, ithalatçı firmanın satış tutarının altında kaldığının anlaşıldığı, bu itibarla, emsallerine göre düşük fiyatlardan satış yapıldığı somut olarak ortaya konulduğundan ve fiyat düşüklüğünün nedeni açıklanamadığından, cezalı tarhiyatın emsal bedel üzerinden yapılan kısmında da hukuka aykırılık görülmediği; davacı şirketin, 25/11/2014 tarihinde …, 26/11/2014 tarihinde … marka motorlu taşıt satışında bulunduğu … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına bu satışlardan ayrı olarak, 26/11/2014 tarihinde 2 adet, 06/01/2015 tarihinde ise 1 adet aksesuar faturası düzenlemesine rağmen, özel tüketim vergisi hesaplamadığının tespit edilmesi nedeniyle, Özel Tüketim Vergisi II Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği uyarınca aksesuar bedellerinin özel tüketim vergisi matrahına dahil edilmesi gerektiğinden bahisle işlem tesis edilmişse de, aksesuar faturalarının ilk iktisap kapsamında teslim edilen araçlara ilişkin olup olmadığı ve aracın ilk iktisabında teslim edilip edilmediği hususu alıcı ifadelerine başvurulmak suretiyle somut olarak ortaya konulmadığından, cezalı tarhiyatın anılan kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin kısmen iptaline, kısmen de davanın reddine karar verilmiştir.

 

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurularına konu kararın, üç kat vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergileri yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu hüküm fıkrasının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği; ilk iktisap kapsamında teslimi yapılan araçlara ait özel tüketim vergisi matrahı, teslim edilen araç karşılığında her ne nam altında olursa olsun müşteriden alınan bedellerin toplamı olup taşıtın ilk iktisap kapsamında teslimine ilişkin olarak alıcıdan ayrıca alınan, araçlara eklenen ve bu haliyle de aracın değerini arttırıcı nitelikteki aksesuarlara ait tutarların, buna ilişkin ayrı bir fatura tanzim edilse dahi, özel tüketim vergisi matrahına dahil edilmesi gerektiği, özel tüketim vergisi matrahının azaltılmasına neden olacak şekilde, araç satışıyla aynı gün veya daha sonraki günlerde yapılan aksesuar satışının matraha ilave edilmemesinin Kanun Koyucunun amacına ters düştüğü, bu nedenle, cezalı tarhiyatın aksesuar bedellerinin özel tüketim vergisi matrahına eklenmesi suretiyle yapılan kısmının iptaline dair hüküm fıkrasında hukuka uyarlık bulunmadığı; öte yandan, ilgili Mahkemece hüküm kurulmadığından vergi ziyaı cezalarının tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle artırılan kısımları ile ilgili hüküm kurulmasının icap ettiği, tekerrüre esas alınan cezanın tebliğinin usulüne uygun olarak gerçekleştirildiğini ispata yarayan belgeler davalı idarece sunulmadığı gibi ihtilafsız kesinleştiğine ilişkin belge de ibraz edilmediğinden, vergi ziyaı cezalarının tekerrür nedeniyle arttırılan kısımlarında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurularının kısmen reddine, kısmen de kabulü ile mahkeme kararının, cezalı tarhiyatın aksesuar bedellerinin özel tüketim vergisi matrahına eklenmesi suretiyle yapılan kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasından sonra anılan kısım yönünden davanın reddine, Mahkemece hakkında hüküm kurulmayan vergi ziyaı cezalarının tekerrür hükümlerinin uygulanması suretiyle artırılan kısımlarının ise iptaline karar verilmiştir.

 

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, sahte fatura düzenlemedikleri, haklarında düzenlenen raporlarda somut tespitlerin yer almadığı; davalı idarece, düzenlenen vergi tekniği raporunun somut tespitlere dayandığı ileri sürülmektedir.

 

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davalı idarece savunma verilmemiş; davacı tarafından istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

 

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ :Temyize konu kararın, dava konusu işlemin, aksesuar bedellerinin özel tüketim vergisi matrahına eklenmesi suretiyle salınan üç kat vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergilerine ilişkin kısmına yönelik davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasının, satılan aksesuar bedellerinin özel tüketim vergisi matrahına dahil olacağı yönünde yasal bir düzenleme bulunmadığından, vergide yasallık ilkesi uyarınca bozulması gerektiği, kararın anılan hüküm fıkrası dışında kalan kısımlarının ise onanması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

 

MADDİ OLAY :

 

Davacı adına, bazı araç satışlarının muvazaalı olduğu, bazı araçların emsallerine nazaran düşük fiyatlara satıldığı ve araca eklenmek suretiyle satışı yapılan otomatik ayna, çelik jant, boya koruyucu gibi aksesuarların bedellerinin satış faturasına dahil edilmediğinden bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2014 yılının Ekim ilâ Aralık dönemlerine ilişkin olarak re’sen tarh edilen özel tüketim vergileri ve tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle üç kat tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının iptali istemiyle dava açılmıştır.

 

İLGİLİ MEVZUAT:

 

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, bu hususun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabi ve açık bulunan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılabileceği, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutat olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olacağı belirtilmiştir.

 

Aynı Kanun’un 30. maddesinin 4. bendinde, defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması ve 6. bendinde tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması halleri re’sen tarh sebebi olarak gösterilmiş, bu durumlarda verginin, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenen vergi inceleme raporlarıyla belirlenen matrah veya matrah farkı üzerinden tarh edileceği bildirilmiş, “vergi incelemeleri” başlığını taşıyan 134. ve müteakip maddelerinde, vergi incelemesinin amacının ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak tespit etmek ve sağlamak olduğu belirtilerek gerçek durumun vergilemeye esas alınacağı ve incelemenin bu amacı sağlamaya yönelik olduğu hükmüne yer verilmiş, “emsal bedeli ve emsal ücreti” başlığını taşıyan 267. maddesinde ise; emsal bedelin, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, emsal bedelin sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esaslarına göre tayin olunacağı kuralına yer verilmiştir.

 

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 11. maddesinin 3. fıkrasında, (II) sayılı listede yer alan mallar için verginin matrahının bunların teslimi, ilk iktisabı ve ithalinde, hesaplanacak özel tüketim vergisi hariç, katma değer vergisi matrahını oluşturan unsurlardan teşekkül edeceği hususları düzenlenmiştir.

 

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Teslim ve Hizmet İşlemlerinde Matrah” başlıklı 20. maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin ise, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği, aynı Kanun’un “matraha dahil olan unsurları” düzenleyen 24. maddesinin (c) bendinde ise; vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu belirtilmiştir.

 

4760 sayılı Kanun’a göre; (II) sayılı listede bulunan malların ilk iktisabı halinde özel tüketim vergisi bakımından vergiyi doğuran olay gerçekleşmekte olup, işlemin karşılığını teşkil eden bedele 3065 sayılı Kanun’un 24. maddesinde belirtilen matraha dahil olan unsurların ilave edilmesiyle de verginin matrahı belirlenmektedir.

 

Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği’nin (III/A/3) bölümünün üçüncü paragrafında, özel tüketim vergisi mükellefleri tarafından yapılan ve taşıtın teslimi veya ilk iktisabında alıcıdan ayrıca alınan; aksesuar, boya koruma, kuaför, ek garanti ve benzeri teslim ve hizmetlere ilişkin bedellerin de özel tüketim vergisi matrahına dahil olduğu, ancak muvazaalı olmamak şartıyla söz konusu teslim ve hizmetlerin özel tüketim vergisi mükellefleri tarafından taşıtın teslimi veya ilk iktisabından sonra yapılması halinde, anılan işlemlere ilişkin bedellerin taşıtın özel tüketim vergisi matrahına dahil olmadığının tabii olduğu belirtilmektedir.

 

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

 

28/11/2013 tarihinde yayımlanan 28 Seri No’lu Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliğinde, (II) sayılı listede yer alan taşıtların ilk iktisabına ilişkin olarak taşıtın teslimi veya ilk iktisabında alıcıdan ayrıca alınan aksesuar bedellerinin de matraha dâhil olduğu yönünde herhangi bir düzenleme bulunmazken, 18/4/2015 tarihinde yayımlanan Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği’nin “Özellikli Durumlar” başlıklı (III/A/3) bölümünde bu yönde düzenleme yapılmışsa da, 26/07/2022 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak bu paragrafa eklenen ibarede, özel tüketim vergisi mükellefleri tarafından, taşıtın teslimi veya ilk iktisabından sonra yapılması halinde, muvazaalı olmamak şartıyla aksesuarlara ilişkin bedellerin taşıtın özel tüketim vergisi matrahına girmediğinin tabii olduğu belirtildiğinden, anılan düzenlemenin bir açıklama mahiyetinde olduğu ve öncesinde de uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Ayrıca Kanun’un yasal çerçevesini çizdiği ve olması gereken asgari matrah tutarını belirlediği durumlarda yapılacak düzenlemelerin Kanun ile belirlenen sınırlar dikkate alınarak, verginin kanuniliği prensibini zedelemeyecek bir yoruma tabi tutulması gerekmektedir.

 

İlk iktisap kapsamında satışı yapılan bir taşıtın özel tüketim vergisi matrahının ne olması gerektiğine ilişkin mevzuatta yer verilen düzenlemeler bu çerçevede değerlendirildiğinde; Kanun’a ekli (II) sayılı listede yer alan taşıtların aksam, parça ve aksesuar satışlarının özel tüketim vergisine tabi olduğu yönünde yasal bir düzenleme bulunmadığı, aksine, Kanun’a ekli (II) sayılı listenin altına düşülen notta, bu listedeki malların aksam ve parçalarının kapsama dahil olmadığının açık bir şekilde belirtildiği, bu nedenle bu parça ve aksesuarların, özel tüketim vergisi mükellefi şirket tarafından imalatçı, ithalatçı ya da distribütörden, vergiyi doğuran olaydan önce satın alınan araçla birlikte ve araca takılı bir vaziyette teslim alınarak, malın nihai tüketiciye yine bu şekilde satıldığının açıkça ortaya konulduğu durumlar hariç olmak üzere, araç satışı yapıldıktan ve alıcı adına tescil edildikten sonra, ana sözleşmesinde taşıtların yedek parça, bakım ve montaj faaliyetiyle de iştigal ettiği yazılı olan davacı şirket tarafından, müşteriye ayrıca faturalandırılarak satılması durumunda muvazaalı olmamak kaydıyla, müşterinin ödemeyi ne şekilde yaptığı ya da taşıtı hangi tarihte teslim aldığı hususlarına bakılmaksızın, aksesuar satışlarının özel tüketim vergisi hesaplanmasını gerektirmeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.

 

Bu durumda, dosyada, matraha dahil edilmek istenen aksesuarların, özel tüketim vergisi mükellefi davacı şirket tarafından, imalatçı, ithalatçı ya da distribütörden araçla birlikte teslim alınıp, yine araçla birlikte müşteriye satıldığına dair herhangi bir tespitin yapılmadığı, aksesuar satışı dışındaki bir nedenle özel tüketim vergisi matrahının aşındırılmasına sebebiyet verildiği ve işlemin muvazaalı olduğu yönünde bir iddianın da yer almadığı anlaşıldığından, ilk iktisap kapsamında satışı yapılan ve özel tüketim vergisine tabi olduğu belirtilen araçların müşteriye satışı nedeniyle düzenlenen faturaların yanı sıra, araçtan bağımsız olarak satılabilen ve ayrıca fatura düzenlenerek satıldığında özel tüketim vergisine tabi olacağı hususunda Kanun’da açık düzenleme bulunmayan aksesuarların, ilk iktisabı özel tüketim vergisine tabi ana ürünün teslimi nedeniyle elde edilen bir gelir olmadığı, aracın aksesuarsız olarak da satışının mümkün olduğu, Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin (III/A/3) bölümünün üçüncü paragrafına 26/07/2022 tarihinde eklenen “Muvazaalı olmamak şartıyla, söz konusu teslim ve hizmetlerin özel tüketim vergisi mükellefleri tarafından taşıtın teslimi veya ilk iktisabından sonra yapılması halinde, anılan işlemlere ilişkin bedellerin taşıtın özel tüketim vergisi matrahına dâhil olmadığı tabiidir.” ibaresiyle bir taşıtın teslimi veya ilk iktisabından sonra gerçekleşen aksesuar satışlarının özel tüketim vergisi matrahına dahil olmadığının belirtildiği görülmektedir.

 

Dosyanın incelenmesinden, sadece taşıt alım satım ticareti ile değil bu araçlara ait yedek parça, bakım, montaj ve onarım hizmetleri faaliyetiyle de iştigal ettiği açık olan davacı şirketin, biri özel tüketim vergisi mükellefiyeti gerektiren, diğeri gerektirmeyen birbirinden ayrı bu iki faaliyeti nedeniyle farklı tarihlerde düzenlediği faturaların, davacı şirketin, özel tüketim vergisi beyannamesi verip, aracı satarak müşteri adına tescilini yaptırdıktan sonra, talebi üzerine müşteriye aksesuar satışı yapması durumunda, ayrıca aksesuar bedellerinin özel tüketim vergisi matrahına dahil olacağı yönünde yasal bir düzenleme bulunmadığı gibi cezalı tarhiyatın sırf aksesuarlar takıldıktan sonra aracın müşteri tarafından teslim alınmak istenmesi ya da şirket tarafından önceden tahsil edilmiş olması neden gösterilerek, bu bedellerin özel tüketim vergisi matrahına dahil edilmesi suretiyle yapılan kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir.

 

Dava konusu işlemin, emsallerine nazaran düşük fiyatlara satıldığı tespit edilen araçlara ilişkin kısmına gelince ;

 

213 saylı Kanun’un yukarıda yer verilen 267. maddesinde belirtildiği üzere, emsal bedel; “gerçek bedeli olmayan, veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer”dir. Bu madde uyarınca bir malın emsal bedelinin belirlenmesi yoluna gidilebilmesi, ancak o malın gerçek bedelinin belli olmaması veya bilinmemesi yahut doğru olarak tespit edilmemesi durumunda mümkündür. Dava konusu olayda ise araçların bedelleri bellidir. Dolayısıyla bedeli belli olan bir mal için emsal bedel uygulamasına gidilmesi olanaklı değildir.

 

Bu durumda, araçların bir kısmının gerçek satış bedelinin tespit edilmesi için davalı idare tarafından Vergi Usul Kanununun 134. ve devamı maddelerinde düzenlenen vergi inceleme usul ve esaslarına uyularak gerekli araştırma ve incelemeler yapılması gerekirken, davalı idarece doğrudan Vergi Usul Kanununda düzenlenmiş olan “emsal bedeli” uygulamasına gidilmek suretiyle “maliyet bedeli esası”na göre matrah takdir edilmesi yukarıda açıklamalarına yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca mümkün bulunmamaktadır. Davacı şirketin satışını yaptığı araçları kar elde etmek suretiyle maliyet bedelinin üzerinde sattığına ilişkin herhangi bir tespit bulunmadığı da dikkate alındığında, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas olduğuna ilişkin kural gereğince varsayım ve kanaate dayalı olduğu anlaşıldığından, cezalı tarhiyatın emsal bedel baz alınarak yapılan kısmının da hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

 

Öte yandan, dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan daire kararının kalan kısımları aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, taraflarca temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen hüküm fıkralarının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmamıştır.

 

KARAR SONUCU:

 

Açıklanan nedenlerle;

 

Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen de reddine, davalı idarenin temyiz isteminin ise reddine,

 

… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, cezalı tarhiyatın, aksesuar bedellerinin özel tüketim vergisi matrahına eklenmesi ve emsal bedelin esas alınması suretiyle yapılan kısımlarına ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,

 

Kararın, kalan kısımlarının ise ONANMASINA,

 

Hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve 562,65 TL’den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, Dairece karara bağlanan harcın ve peşin yatırılan maktu karar harcının mahsubundan sonra, kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,

 

Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,

 

Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 30/11/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

KAYNAK:CORPUS
Bu Yazıyı Paylaşın