Yeni bir araştırmaya göre, “bebek konuşmasında” veya bebeklere bakan kişilerin onlarla canlandırmalı konuşma yöntemindeki ses perdesi ve melodi gibi özellikler, dünya dillerinin çoğunda aynı niteliklere sahip.
Birleşik Krallık’taki York Üniversitesi’ndekilerin de aralarında yer aldığı araştırmacılar, bulguların çocukların dili anlama biçimine ve bilişsel gelişimine daha fazla ışık tuttuğunu belirtti.
Nature Human Behaviour adlı akademik dergide geçen hafta yayımlanan çalışmada, bebek konuşmasının ses özelliklerini konu alan önceki araştırmalar değerlendirildi. Ayrıca bunların, bebek konuşmasının çocuğun dil gelişimindeki işlevine dair ne ortaya koyduğu irdelendi.
Totalde, bilim insanları frekans ve frekans değişkenliği, ünlü kullanımı ve söyleyiş hızı da dahil olmak üzere konuşma parametrelerini konu alan 88 özgün çalışmanın verilerini analiz etti.
Ses perdesi, melodi ve söyleyiş hızları da dahil olmak üzere bebek konuşmasının bazı özelliklerinin dünya dillerinin çoğunda benzerliğini koruduğu anlaşıldı.
Ancak araştırmacılara göre bebeğe bakan kişilerin sesli harfler arasındaki farkları ne kadar abarttığı, diller arasında önemli ölçüde değişiyor.
Bir örnekten yola çıkarak insanların yetişkinlerle konuşma şekline kıyasla bebeklerle konuşurken daha yüksek perde, daha melodik ifadeler ve daha yavaş bir söyleyiş hızı kullandığı, bunların da çoğu dilde aynı göründüğü aktarıldı.
Çalışmanın ortak yazarı Christopher Cox yaptığı açıklamada, “İngilizce dilinde, bebeklere bakanlar genellikle onlarla konuşurken sesli harfler arasındaki farkı abartıyor. Ancak bu, diğer dillerde değişiklik gösteriyor gibiydi” dedi.
Öte yandan, bilim insanları bunun nedenini anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu ekleyerek, çalışmaların Batı dilleri dışındaki lisanlara da daha çok odaklanması gerektiğini vurguladı.
Araştırmacılar ayrıca, çocuklar dili daha iyi kavradıkça “bebek konuşmasının” da zaman içinde değiştiğini ve özelliklerinin giderek yetişkin konuşma stiline daha benzer hale geldiğini buldu.
Fakat yüksek perdeli melodik seslerin yanı sıra abartılı sesli harf kullanımı gibi bazı özelliklerin, erken yaşlarda da devam ettiği belirtildi.
Danimarka’daki Aarhus Üniversitesi’nde görev alan, çalışmanın diğer ortak yazarı Riccardo Fusaroli, “Sonuçlar, bu konuşma tarzının etkileşimli doğasını cidden vurguluyor. Çocuklara bakan kişiler onların seslendirmelerine dinamik ve uyarlanmış cevaplar yöneltiyor ve bebeklerin değişen gelişimsel ihtiyaçlarına tepki veriyor” açıklamasında bulundu.