Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 04/04/2017 tarih ve E:2016/7062, K:2017/1522 sayılı kararının, İdare Mahkemesi kararının miktar artırım dilekçesi ile artırılan tazminat miktarına yürütülen faiz başlangıç tarihini onayan kısmı kaldırılarak, davalı idarenin temyiz istemi yeniden incelenmek suretiyle işin gereği görüşüldü:
Dava, davacılar yakınının davalı idarenin hizmet kusuru sonucunda vefat ettiğinden bahisle 50.000TL maddi, 150.000TL manevi olmak üzere toplam 200.000TL tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Kastamonu İdare Mahkemesi’nce; Adli Tıp Kurumu raporunda belirtilen, müteveffaya üriner sistem taşı tanısı konulması, akut batın olup olmadığını gösterecek tetkiklerin yapılmamış olması, ve icapçı uzmana danışılmamış olmasının tıbbi yönden eksiklik olması nedeniyle doktorun tali kusurlu bulunmasının yanında, müteveffanın da zamanında kontrole gitmeyerek olayda kusurlu davrandığı ve bunun da ölüme katkısının olsa da, müteveffanın karın ağrısı şikayeti ile gece 01:30 sıralarında Kastamonu Devlet Hastanesi acil servisine başvurduğu, yapılan tetkik ve muayene sonrası taş düşürme tanısı ile tedavisi düzenlenip önerilerle taburcu edildiği, aynı gün saat 13.00 sularında sağlık ocağına rapor ve ilaç yazdırmak üzere başvuruda bulunduğu ve ertesi gün vefat ettiği gözönünde bulundurulduğunda, olayın oluşumu ve meydana geliş şekline göre tedavi süreci bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının davranışının meydana gelen zararla idarenin faaliyeti arasındaki illiyet bağını kesecek ağırlıkta görülmediğinden, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varılarak, alınan hesap bilirkişisi raporu ile tespit edilen maddi tazminat miktarları uyarınca sunulan miktar artırım dilekçesi de dikkate alınarak davacıların maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, 157.710,46TL (davacılardan Hülya için;126.267,49TL, Demet için, 31.223,04TL, Cihan için; 219,93TL) maddi tazminatın idareye başvurma tarihi olan 29/01/2008 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine, için talep olunan fazlaya ilişkin tazminat isteminin reddine, davacıların manevi tazminat isteminin kısmen kabulü, her bir davacıya ayrı ayrı 25.000TL olmak üzere toplam 75,000TL manevi tazminatın 29/01/2008 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı tarafça anılan Mahkeme kararının aleyhe olan kısımlarının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 04/04/2017 tarih, E:2016/7062, K:2017/1522 sayılı onama kararının kaldırılarak, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinde “İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3 üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır.” hükmüne yer verilmiş;
2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanunla ilga edilmeden önce yürürlükte bulunan “Kararın Düzeltilmesi” başlıklı 54. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava dairelerince verilen kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere taraflarca; a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların kararda karşılanmamış olması, b) Bir kararda birbirine aykırı hükümlerin bulunması, c) Kararın usul ve Kanuna aykırı bulunması, d) Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekarlığın ortaya çıkmış olması hallerinde kararın düzeltilmesinin istenebileceği hükmüne yer verilmiş olup, bu maddenin 2. fıkrasında da Danıştay dava dairelerinin kararın düzeltilmesi isteminde ileri sürülen sebeplerle bağlı oldukları kurala bağlanmıştır.
Dosyadaki belgeler ile iddiaların incelenmesinden; düzeltme istemine konu Dairemiz kararının, İdare Mahkemesi kararının arttırılan maddi tazminat miktarına yürütülecek faizin başlangıç tarihini onayan kısmı dışındaki kısımlarının hukuk ve usule uygun olduğu, düzeltilmesini gerektirecek bir halin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
İdare Mahkemesi kararının, miktar artırım dilekçesi ile artırılan tazminat miktarına yürütülecek faize ilişkin bölümü incelenecek olursa;
Bilindiği üzere tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir. Nitekim 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (tasarının 3.maddesi) gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer alıp, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacı tarafından, 17/03/2016 havale tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu uyarınca maddi tazminat miktarı artırılmış, anılan dilekçe 28/03/2016 tarihinde davalı idare kayıtlarına girmiştir. Dolayısıyla bakılan davada artırılan tazminat miktarına (107.710,46TL) miktar artırım dilekçesinin idare kayıtlarına girdiği 28/03/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, idareye ilk başvuru tarihi olan 29/01/2008 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davalı tarafın kararın düzeltilmesi isteminin kısmen KABULÜNE, Kastamonu İdare Mahkemesi’nin 28/04/2016 tarih ve E:2015/1421, K:2016/531 sayılı kararının miktar artırım dilekçesi ile artırılan maddi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının BOZULMASINA, Dairemiz kararının diğer kısımlarına yönelik düzeltme istemlerinin REDDİNE, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 24.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.