İÇTİHAT METNİ
DAVA :
2863 Sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine dair hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR :
1- ) Sanık …’ın beraatine dair hükmün incelenmesinde;
Sanık …’ın soruşturma aşamasında kolluk kuvvetlerine verip kovuşturma aşamasında doğruluğunu kabul ettiği 09/11/2010 tarihli ifadesinde, 67 numara ile tescilli tümülüsün içinde bulunduğu tarlanın kendisine ait olduğunu, bahse konu tarlayı 6 yıl önce …’e kiraladığını ve kiraladıktan sonra da tarlaya gitmediğini söylediği, sanık …’ün de aynı tarihte kolluk kuvvetlerine verdiği ifadede, …’dan 6 yıl önce kiraladığı tarlanın içerisinde 67 ve 68 numaralı tümülüslerin bulunduğunu beyan ettiği anlaşılmakla; her ne kadar iddianamede sanık …’ın 67 numaralı tümülüsün yer aldığı tarlayı sanık …’e 2006 yılında kiraladığı belirtilerek, kiralamadan önceki tarımsal faaliyeti sebebiyle cezalandırılması istenmiş ise de, sanıkların aşamalardaki tutarlı ve birbiriyle uyumlu savunmalarına göre sanık … bakımından suç tarihinin 2004 yılı olduğu kabul edilmiştir.
Sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, 2863 Sayılı Kanun’un 65. maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, anılan suç 5237 Sayılı TCK’nın 7/2. maddesi yollamasıyla lehe neticeler doğuran ( mülga ) 765 Sayılı TCK’nın 102/4. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, bu süre 104/2. maddesi uyarınca en fazla yarı oranında uzayacağından, suç tarihi olan 2004 yılından itibaren 765 Sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımı karar tarihinden önce gerçekleşmiş ve 5271 Sayılı CMK’nın 223/9. maddesindeki şartların da oluşmadığı anlaşılmakla, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup, hükmün gerçekleşen zamanaşımı sebebiyle 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 765 Sayılı TCK’nın 102/4, 104/2 ve 5271 Sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince sanık … hakkındaki kamu davasının DÜŞMESİNE,
2- ) Sanıklar … ve …’ün beraatlerine dair hükmün incelenmesine gelince;
a- ) …Köyü, … – … mevkinde bulunan 66 ve 67 numaralı tümülüslerin, …Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 16/02/1990 tarih ve 1096 Sayılı kararı ile belirlenen 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde yer alıp, aynı karar ile korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edildikleri, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun “Arkeolojik Sitler, Koruma ve Kullanma Koşulları” na dair 05/11/1999 tarih ve 658 Sayılı ilke kararının ( 1 ) numaralı bendinde “1. derece arkeolojik sit”, “Korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak sit alanlarıdır” şeklinde tanımlandıktan sonra, aynı bendin ( c ) alt bendinde, “Höyük ve tümülüslerde toprağın sürülmesine dayanan tarımsal faaliyetlerin kesinlikle yasaklanmasına” karar verildiği;
2863 Sayılı Kanun’un “İzinsiz müdahale ve kullanma yasağı” başlıklı 9. maddesinde, Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşai ve fiziki müdahalede bulunulamayacağının, bunların yeniden kullanıma açılamayacağının veya kullanımlarının değiştirilemeyeceğinin hükme bağlandığı, aynı Kanunun 6498 ve 6745 Sayılı Kanunlar ile değişik “Cezalar” başlıklı 65/1. maddesinde ise, “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu Kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile izin alınmaksızın inşai ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır” düzenlemesinin yer aldığı;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; kolluk kuvvetlerince düzenlenen 08/11/2010 tarihli görgü ve tespit tutanağında, 67 numaralı tümülüsün içinde bulunduğu tarlanın …’a ait olup, 6 yıldır … tarafından kiralanmak suretiyle kullanıldığının, bahse konu tümülüsün bir kısmını …’ün tarla haline getirmiş olduğunun, mevcut durumda tümülüsün üzerinin buğday ekili vaziyette bulunduğunun; 66 numaralı tümülüsün içinde yer aldığı tarlanın da … isimli şahsa ait olup, … tarafından kiralanmak suretiyle kullanıldığının, tarlaya ve tarlanın içerisindeki 66 numaralı tümülüsün üzerine …’ün şeker pancarı ekmiş olduğunun belirtildiği;
Sanık …’in soruşturma aşamasında kolluk kuvvetlerine verip kovuşturma aşamasında doğruluğunu kabul ettiği 09/11/2010 tarihli ifadesinde, bahse konu tümülüsün bulunduğu tarlayı 6 yıl önce …’dan kiraladığını, tarladaki tümülüsün koruma altında olduğunu da bildiğini, tarlaya bu yıl buğday ektiğini, buğday ekmeden önce de geçici tarım işçilerinden birine tarlayı sürdürdüğünü, böylece 67 numaralı tümülüsün bir kısmının sürülerek tarla haline getirildiğini, sürüm yapan işçiye, tarladaki tepelerin tümülüs olduğunu söylemenin aklına gelmediğini beyan ettiği, adı geçen sanığın kovuşturma aşamasında yaptığı savunmada da, 6 yıl önce …’dan kiraladığı tarlayı yevmiye karşılığı sürdürdüğünü, tümülüsün üstünün değil, kenarlarının sürüldüğünü söylediği;
Sanık …’un soruşturma aşamasında kolluk kuvvetlerine verip kovuşturma aşamasında doğruluğunu kabul ettiği 11/11/2010 tarihli ifadesinde, 66 numaralı tümülüsün bulunduğu tarlayı … isimli şahıstan kiraladığını, bahse konu tarla için para ödediğinden dolayı zarar etmemek amacıyla 66 numaralı tümülüsün kenarlarına ve büyük bir çoğunluğuna pancar ektiğini, tarla içerisindeki toprak yığınının tümülüs olduğunu bilmediğini beyan ettiği, adı geçen sanığın kovuşturma aşamasında yaptığı savunmada da, …’dan kiraladığı tarla içerisinde tümülüs olduğunu bildiğini, bu sebeple de tümülüsün yükseklik kısmına dokunmadığını söylediği;
Sanıklar … ve …’ün, 1. derece arkeolojik sit alanındaki korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı niteliğini haiz tümülüslerde, yukarda sözü edilen ilke kararına aykırı olarak toprağı sürmek/sürdürmek ve üzerlerine buğday/şeker pancarı ekmek suretiyle fiziki müdahalede bulunduklarının sabit olduğu, sanıkların eylemleri sebebiyle tescilli tümülüslerin ve dolayısıyla 1. derece arkeolojik sit alanının zarar gördüğü anlaşılmakla; sanıklar hakkında, 2863 Sayılı Kanun’un 6498 Sayılı Kanun ile değişik 65/1. maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü tesisi gerektiği gözetilmeksizin, “tarımsal faaliyetin söz konusu yasa kapsamında suç olarak düzenlenmediği” gerekçesiyle beraat kararı verilmesi kanuna aykırı,
b- ) Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “2010 yılı” şeklinde eksik gösterilmesi,
SONUÇ :
İsabetsiz olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde görüldüğünden, 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince sanıklar … ve …’ün beraatlerine dair hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.