Dünya, samanyolu denilen bir galaksinin içinde bulunan pek çok güneş sisteminden birinin içinde yer alır. Güneş gibi yanan bir top biçiminde kendi ışığını çıkaran gök cisimlerine yıldız[i], dünya gibi başkasından aldığı ışığı yansıtan gök cisimlerine gezegen deniyor[ii]. Dünyanın da bir parçası olduğu samanyolu galaksisinde 200 milyardan fazla yıldız ve bir o kadar da gezegen olduğu tahmin ediliyor. Galaksi, kütle çekim gücüyle birbirine bağlı yıldızlar, yıldızlararası gaz, toz ve plazmanın ve karanlık maddelerin oluşturduğu sisteme verilen addır. Bir galakside yer alan yıldızların hepsi o galaksinin kütle merkezini eksen alan yörüngelerde dönerler. Galaksiler uzayda tek yönlü hareket ederler, yörüngeleri yoktur. Güneş, Samanyolu Galaksisindeki yıldızlardan, dünya da onun çevresinde dönen gezegenlerden birisidir.
Samanyolu galaksisi, gözlemlenebilir evrende var olduğu tahmin edilen 2 trilyon galaksiden yalnızca biridir. Samanyolu galaksisini gözlemlenebilir evrendeki galaksilerin ortalaması olarak alırsak demek ki gözlemlenebilir evrende 400 milyar x 2 trilyon (800 sekstilyon)[iii] kadar yıldız ve gezegen olduğu tahminini yapabiliriz. Bu hesaplanması zor sayı yalnızca gözlemlenebilir evrendeki yıldız ve gezegen sayısını gösteriyor. Gözlemlenebilir evren, evrenin ışık gibi bazı sinyallerin kozmolojik genişlemeden bu yana dünyaya ulaşacak zamanı bulması sonucu gözlemlenebilir olan cisim ve maddelerden oluşan bölgesidir. Evrenin bazı bölümleri bize o kadar uzaktadır ki Büyük Patlamadan (Big Bang) sonra salınan ışık daha dünyaya ulaşmadığı için bizim için gözlemlenebilir evrenin dışındadır. Hubble – Lemaitre Yasasını[iv] dikkate alırsak belki de onlardan bize hiçbir zaman bir sinyal gelmeyecek. İşin içine gözlemlenemeyen bölümünü de katarsak evrendeki galaksi, yıldız ve gezegen sayısı hayal gücümüzü aşacak sayılara ulaşır.
Kim bilir kaçta kaçını ancak tahmin edebildiğimiz, yıldızlarla, gezegenlerle onların oluşturduğu galaksilerle, gaz kütleleriyle, ne olduğunu bilmediğimiz karanlık maddelerle dolu, üstelik de sürekli genişleyen böylesi devasa büyüklükte bir evrende güneş sistemimizin, onun içinde dünyamızın ve orada insan olarak bizlerin ne kadar zavallı kaldığını düşünün. Bu koskoca evrende bizimki gibi yaşam olan, bize benzeyen ya da bizden üstün varlıkların yaşayıp yaşamadığını bilmiyoruz. Yakın çevrede yapılan araştırmalar bu konuda pek umut vermedi. Her saniye patlamaların, çarpışmaların, büyüyüp genişlemelerin, savrulmaların olduğu bir evrende belki de yaşamın bu düzeyde olduğu tek yer dünyadır. Bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var: Bu dünyayı yok etmek, barış içinde yaşama fırsatını mahvetmek için her şeyi yapıyoruz. Dünyanın her tarafında kendini diğerlerinden üstün görenler ve onlara inananların yarattığı yönetimler yükseliyor. Bir bölüm insan kendisi gibi düşünmeyenlere eziyet etmek için örgütleniyor. İnançlar, kişisel çıkarlar ya da grup çıkarları için kullanılıyor. Savaşlar çıkarılıyor, çevreyi yok edecek iklimi bozacak girişimler bütün hızıyla devam ediyor. Bütün bu kötülüklere karşın dünya bize yaşam sunmakta direniyor.
Ne diyor şair: “Alt tarafı bir çiçek koklayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp, sevip gidecektik bu dünyadan. Nasıl kötü bir zamana denk geldi ömrümüz. Vicdansızların, sapıkların, katillerin, nefretin, cehaletin ortasına düştük.”
[i] Yıldız, ağırlıklı olarak hidrojen ve helyumdan oluşan, uzayda ışık saçan bir nokta olarak görünen plazma küresidir.
[ii] Gezegeni burada basitçe tanımladık ama gerçekte gezegen üç niteliğiyle ayrılır: (1) Bir yıldızın bir güneşin yörüngesinde dönmesi gerekir. (2) Küresel bir şekil almasını sağlayacak kadar büyük ve yer çekimine sahip olması gerekir. (3) Güneş etrafındaki yörüngesi yakınlarında bulunan benzer büyüklükteki diğer cisimleri yerçekiminin ortadan kaldıracak kadar büyük olması gerekir.
[iii] Sekstilyon, kentilyondan sonraki büyüklük. 800 sekstilyon = 800.000.000.000.000.000.000.000
[iv] Hubble-Lemaître yasası, galaksilerin dünyadan, uzaklıklarıyla orantılı hızlarda uzaklaştıklarını ortaya koyan gözleme dayalı bir yasadır. Bir galaksi Dünya’dan ne kadar uzaksa, o kadar hızlı uzaklaşır.
