Bilirkişi Raporunda, Faturanın Sahte Olup Olmadığı Konusunda Görüş Bildirilemez

T.C.
DANIŞTAY
YEDİNCİ DAİRE
 
Esas : 1992/8390
Karar : 1995/1528
Tarih : 11.04.1995

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü

Karşı Taraf : …

Vekili Av. …

İstemin Özeti : 1988 yılının Aralık dönemi işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca yükümlü şirket adına salınan cezalı katma değer vergisini; uyuşmazlık, mahiyeti itibarıyla teknik bilgiyi gerektirdiğinden ve adli yargı yeri erince maddi olayların tespiti yönünde verilen kararlar, aksı sabit olmadıkça vergi yargısı açısından hukuksal geçerliliğe sahip bulunduğundan, mahkemelerince, adlı yargıda yaptırılan bilirkişi incelemesiyle saptanan veriler de dikkate alınarak dosyada mevcut belgeler ve yükümlü şirketin kanuni defter ve belgeleri üzerinde imalat durumu ve matrah farkı hususunda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda; yükümlü şirketin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanmadığı, bütün alışların ve bunlara ilişkin ödemelerin defter kayıtlarına intikal ettirildiği şekilde gerçek ve doğru olduğu, …Çelik Endüstrisi Anonim Şirketi”ne verilen çeklerin açıktan kütük demir alışı dolayısıyla değil, … anılan şirketin hisse senedi satışından kaynaklandığı, inceleme raporunda açıklanan teknolojik verilere göre ihtilaflı dönemde geçerli kapasite raporlarında yer alan kurulu motor gücü ve makine parkuru karşısında, gerek elektrik enerjisi, gerekse fueloil tüketimi açısından yapılan tespitlere göre üretimin defter kayıtlarına uygun olup, açıktan üretimin ve dolayısıyla matrah farkı bulunmadığının tespit edildiği, vergi dairesince bilirkişi raporuna yapılan itirazın bilirkişi raporuyla tespit edilen hususları kusurlandırıcı nitelikte olmadığı, yapılan incelemeler ve tespit edilen hususların mahkemelerince de yerinde görüldüğü gerekçesiyle terkin eden İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 14.9.1992 gün ve E: 1991/2513; K: 1992/1515 sayılı kararının; yükümlü şirket adına vergi inceleme raporu uyarınca yapılan cezalı tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Tetkik Hakimi N.T”un Düşüncesi :1988 yılı Aralık dönemi işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca yükümlü şirket adına yapılan cezalı tarhiyatı terkin eden mahkeme kararı; vergi incelene raporu ile tespit edilen hususlar irdelenmeksizin eksik inceleme sonucu verilmiş olduğundan yerinde görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı A.P.’ın Düşüncesi : Demir imal ve ticareti ile iştigal eden davacının faturasız olarak satın aldığı kütük demirleri sahte ve yanıltıcı belgelerle yasal defterlerine inşaat demiri olarak kaydettiği, ayrıca dönem içinde bir kısım emtiayı faturasız olarak satmak suretiyle hasılatı eksik gösterdiği, böylelikle yasal defterlerindeki kayıtların gerçek durumu yansıtmadığı tespit edilerek resen takdir yolu ile salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisini terkin eden vergi mahkemesi kararının temyizen bozulması vergi dairesi müdürlüğünce istenilmektedir.

Dosyada mevcut inceleme raporundan davacının demir alım satımı yaptığı kişiler nezdinde karşıt inceleme yapılmak suretiyle bir kısım alışlarının sahte faturalara dayandığı, bir kısım hasılatın da defterlere intikal ettirilmediği saptanmıştır. Bu tespitlerden ortada gerçek olan husus, davacının defter ve belgelerinin vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olduğu, dolayısıyla ihticaca salih bulunmadığıdır. Bu durumda Vergi Usul Kanununun 30. maddesi uyarınca dönem matrahının resen takdir yolu ile tespiti yerindedir.

Dosyanın incelenmesinden, takdirin dayanağı olan inceleme sırasında hesap uzmanının yükümlüye ait defter ve belgeleri ve yükümlünün alım satım faaliyetinde bulunduğu şirket temsilcileri ile birlikte düzenlenen tutanakları esas aldığı anlaşılmaktadır.

Mahkemeler teknik konularda bilirkişinin bilgisine müracaat edebilirler ise de, ihtilafın çözümü olayın mahkemece yapılacak hukuksal analiz ve yorumu ile mümkündür.

Olayda ise; mahkeme kararında inceleme raporu ve bilirkişi raporunun mukayeseli bir şekilde irdelenmediği gibi bilirkişi raporuna uyma nedenleri de açıklanmadan, bilirkişi raporunun aynen alınması suretiyle karar verildiği anlaşıldığından, temyize konu karar noksan incelemeye dayalı bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyize konu kararın söz konusu araştırma ve irdeleme yapıldıktan sonra karar verilmesinin uygun olacağından bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Uyuşmazlık, 1988 yılı Aralık dönemi işlemlerinin, incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporunda, yükümlü şirketin, faturasız olarak satın aldığı kütük demirleri gerçek bir emtia satıcısı olmayan kişi ve şirketlerin düzenlemiş olduğu sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgelere (faturalara) istinaden yasal defterlerine inşaat demiri olarak giriş kaydettiğinin, ayrıca dönem içinde bir kısım emtiayı belgesiz (faturasız) olarak sattığı ve elde ettiği satış hasılatım yasal defterlerine kaydetmediğinin belirtilmesi üzerine cezalı tarhiyat yapılmasından doğmuştur.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri belirtilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (B) bendinde ise; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ifade edilmiştir. Bu kuralın bir gereği olarak yükümlülerin Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda sözü edilen 29 uncu maddesi hükmünden yararlanabilmelerinin ön şartı, vergisi indirim konusu yapılabilecek işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması, yani mükelleflerin, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla düzenlenen fatura ve benzeri belgeler üzerinde gösterilen katma değer vergisini gerçekten ödemiş olmasıdır.

Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla bir katma değer vergisi ödemesi ve bunun sonucu olarak da bir vergi indirimi söz konusu edilemeyeceği cihetle, vergi inceleme raporunda sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu belirtilen ve ihtilaflı dönemde vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususlarının saptanması anlaşmazlığın çözümü bakamından önem arzetmektedir.

Diğer taraftan, vergi inceleme raporunda, yükümlü şirket tarafından ilgili dönem içinde bir kısım emtianın belgesiz (faturasız) olarak satıldığı ve elde edilen satış hasılatının yasal defterlere kaydedilmediği yolundaki iddianın, mahkemece ya da bilirkişi tarafından yapılacak inceleme sonucu doğru olup olmadığı sonucuna varılabilir.

Olayda ise, mahkemece düzenlenen 18.6.1992 günlü tutanak ile bilirkişilerden “her iki tarafın iddiaları dikkate alınarak, dosyada mevcut … Bölgesi Sanayi Odası ekspertiz raporları, … Elektrik Mühendisleri Odası ekspertiz raporu. … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi teknik bilirkişi raporları, kapasite raporları ve diğer ekli belgeler dikkate alınmak suretiyle yükümlü şirketin ihtilaflı yıldaki üretim kapasitesinin hesaplanması ve üretimin defter kayıtlarına uygun olup olmadığının, açıktan üretim (imalat) varsa miktarının tespiti ve buna istinaden varsa matrah farkının tespiti ve dönemler itibarıyla katma değer vergisi matrah farklarının tespit edilmesi” istenildiği halde, bilirkişi raporunda yükümlü şirketin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanıp kullanmadığı hususu ile açıktan üretimi olup olmadığı hususlarının irdelenmesi suretiyle, ortada matrah farkı bulunmadığının belirtildiği, mahkemece de bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin atıfta bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 276. maddesinde, bilirkişi incelemesine, dava ile ilgili olup çözümü hakim tarafından bilinmeyen özel ve teknik bilginin gerekli olduğu hallerde başvurulacağı, anılan yasanın 286. maddesinde de hakimin delilleri serbestçe takdir edeceği, bilirkişi raporunun hakimi bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Bilirkişilik ise, hakime, önüne gelen bir ihtilafı çözmek için gerekli olan özel ve teknik bilgiyi sağlamak amacına yönelik bir müessese olup bilirkişinin hukuki tavsif yapma gibi bir görevi, bilirkişi raporunun da davayı sona erdirici bir karar niteliği bulunmamaktadır. Uyuşmazlığı çözüme bağlayacak kararı verme görev ve yetkisi hakime aittir.

Vergi inceleme raporunda sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu belirtilen ve ihtilaflı dönemde vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususu hukuki bir ihtilaf olup hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilecekken ve inceleme raporundaki ifadeler, tespitler irdelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda, bu hususun incelenmesi istenmediği halde yükümlü şirketin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanmadığı kanaatine varıldığının belirtilmesi üzerine mahkemece bilirkişi raporuna aynen uyulmak suretiyle hiç bir irdeleme yapılmaksızın karar verilmesi yerinde görülmemiştir.

Diğer taraftan, açıktan üretimin olup olmadığı hususunun tespiti için mahkemece uyuşmazlığın teknik bilgi ve ihtisası gerektirdiğinden bahisle bilirkişi incelemesi yaptırılmasında hukuka aykırılık bulunmamakta ise de: vergi inceleme raporu ile bilirkişi raporu mukayese edilmeksizin ve bilirkişi raporuna katılma sebepleri açıklanmaksızın karar verilmesinde bu bakımdan da isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurulmak suretiyle bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulmasına, 11.4.1995 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU

İleri sürülen iddialar, kararın dayandığı gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden temyiz isteminin reddi gerekeceği oyu ile karara katılmıyorum.

Bu Yazıyı Paylaşın