YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2022/548 |
Karar | : 2022/1762 |
Tarih | : 15.02.2022 |
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 31. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 23. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde Basın İş Kanununa tabi istihbarat şefi olarak çalıştığını, … 15. İş Mahkemesinin 2014/90 esasına kayıtlı işe iade davasında davacının işe iadesine karar verildiğini, kesinleşen karar ile işe iade başvurusunda bulunmalarına rağmen davacının işe başlatılmadığını, davacının geçersiz fesih tarihindeki son net ücretinin 6.550,00 TL olduğunu, fazla çalışma hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, ödenmeyen bu alacaklarının yüzde beş fazlalık ile birlikte ödenmesi gerektiğini, ayrıca feshe bağlı alacaklarının eksik ödendiğini ileri sürerek, başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, Basın İş Kanunu’na tabi istihbarat şefi unvanıyla çalışan davacının aylık ücretinin 6.550,00 TL olmadığını, davacıya aylık ücrete ek olarak ödenen tazminatın Basın İş Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca ücrete dahil edilemeyeceğini, taraflar arasındaki iş sözleşmesinde aylık 40 saatlik fazla çalışma ücretinin aylık ücretin içerisinde olduğuna yönelik hüküm bulunduğunu, davacının tüm alacaklarını tahsil ettiğine dair ibraname imzalayarak işvereni ibra ettiğini beyanla, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraflar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının bedel artırım dilekçesinin ikinci ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğu, yıllık izin ücreti alacağından mahsubu gereken ödeme miktarında hataya düşüldüğü, davacının 07.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen ücrete itirazının olmadığı dikkate alındığında bu ücret miktarı yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücretine ilişkin yüzde beş fazlalık taleplerinin Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince reddi gerektiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek, davanın kısmen kabulüne dair yeniden hüküm kurulmuştur.
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı işverence yapılan ödemenin boşta geçen süre ücreti ile başlatmama tazminatından mahsubu konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemesince davacının geçersiz fesih tarihindeki aylık ücretinin 6.500,00 TL olduğu kabul edilerek, hüküm altına alınacak alacaklar yeniden hesaplanmıştır. Diğer taraftan ilk derece mahkemesince hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporunda davalı tarafın “işe iade” açıklaması ile davacıya ödediği 35.692,31 TL, önce boşta geçen süre ücretinden mahsup edilmiş, kalan miktar ise işe başlatmama tazminatından mahsup edilerek sonuca gidilmiştir. Tarafların bu mahsup yöntemine herhangi bir itirazı olmamış, Bölge Adliye Mahkemesince de aynı yöntem izlenerek, bu ödeme, yeniden belirlenen ücret miktarı üzerinden hesaplanan alacaklardan mahsup edilmiştir. Ancak, İlk Derece Mahkemesince boşta geçen süre ücretinin reddine karar verildiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince bu alacak yönünden yeniden bir hesaplama yapılmaksızın, İlk Derece Mahkemesince işveren ödemesinin boşta geçen süre ücretinden mahsubu sonrasında kalan rakamın 8.348,09 TL olduğu kabul edilmek suretiyle, bu miktarın başlatmama tazminatından mahsubu yoluna gidilmiştir. Oysa, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden yapılan hesaplamaya göre davacının aylık ücreti ve dolayısıyla boşta geçen süre ücretinin miktarı da değişecek olup, artık işverence yapılan 35.692,31 TL tutarındaki ödemenin yeniden belirlenecek boşta geçen süre miktarından mahsup edilmesinden sonra kalan (ve işe başlatmama tazminatından mahsup edilecek) tutar da değişecektir. Yapılması gereken iş, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden belirlenen ücret miktarı ve aşağıda bozma kararının 3. bendi dikkate alınarak yeniden hesaplanacak boşta geçen süre ücretinden, işverence yapılan 35.692,31 TL tutarındaki ödemenin mahsubundan sonra kalan miktarın işe başlatmama tazminatından mahsubu suretiyle hüküm kurmaktır. Bölge Adliye Mahkemesi kararı açıklanan sebeple hatalı olup, kararın bu yönlerden bozulması gerekmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık boşta geçen süreye ilişkin ücret ve diğer haklar kapsamına yol yardımının dahil olup olmadığı noktasındadır.
Boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklar için, feshi izleyen dönem ücretlerine göre hesaplama yapılmalıdır. Geçersiz sayılan fesih tarihinden sonra boşta geçen en çok dört aylık sürede işçinin çalışması devam ediyormuş gibi ücret ve diğer haklar belirlenmelidir. Boşta geçen en çok dört aya kadar süre içinde ücret zammı ya da yeni bir toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girdiğinde, her iki dönem için ayrı ayrı hesaplamaya gidilmelidir.
Boşta geçen sürenin en çok dört aylık kısmı içinde gerçekleşen diğer haklar kavramına, ikramiye, gıda yardımı, yakacak yardımı gibi para ile ölçülebilen haklar dahil edilmelidir. Söz konusu hesaplamaların işçinin belirtilen dönemde işyerinde çalışıyormuş gibi yapılması ve para ile ölçülebilen tüm değerlerin dikkate alınması gerekir. Bununla birlikte işçinin ancak fiili çalışması ile ortaya çıkabilecek olan fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile bayram ve genel tatil günlerinde çalışma karşılığı ücret ile satışa bağlı prim gibi ödemelerinin, en çok dört ay kadar boşta geçen süre içinde ödenmesi gereken diğer haklar kavramında değerlendirilmesi mümkün olmaz.
Somut olayda, işverence işçilere yol yardımı yapıldığı anlaşılmakta olup, mahkemece bu yardımının parasal değeri boşta geçen süre ücretine ilave edilmiştir. Ancak işçinin fiilen çalışmadığı dört aylık dönemde servis ile işe götürülüp getirilmesi söz konusu olmayacağından bu halde işçinin pozitif manada bir gelir kaybı olmadığı gibi, tasarruf edemediği yahut malvarlığından eksilen bir miktar da bulunmamaktadır. Aynı durum yemek yardımı için söz konusu değildir. İşverence işyerinde işçilere yemek verilmesi halinde, işçinin dört aylık boşta geçirdiği süre içinde bu yemek yardımından yararlanması mümkün olamayacaktır. Bu durumda işçi, dört aylık zaman dilimindeki yemek ihtiyacını kendi maddi imkanları ile sağlamak, yemek yardımının eksilmesi ile oluşan boşluğu kendisi ikame etmek zorundadır. Oysa işçi fiilen işe gitmediği takdirde, herhangi bir gelir kaybı olmadığı gibi, yararlanamadığı yol yardımını ikame edecek bir harcama yapmak zorunda da değildir. Bu itibarla somut olayda, yol yardımı bedelinin boşta geçen süre ücreti ve diğer haklar kapsamına dahil edilmesi mümkün değildir.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 15.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.