İklim Değişikliğiyle Mücadelede Latin Amerika Yerlilerinin Önemi Artıyor

Latin Amerika’daki 25 yerli organizasyonu ve sivil toplum örgütü, bölge devletlerinden yerlilerin yaşadıkları topraklardaki haklarını garanti altına almaları, korumaları ve genişletmeleri için bölgesel bir kampanya başlattı.

“Yaşamı korumak için yerli topraklarını güvence altına alın” başlıklı kampanyada, yeni endüstriyel tarım alanları açma, ağaç kesme ve madencilik faaliyetlerine karşı, içinde yaşadıkları doğal yaşam alanlarını savunan yerli halkların küresel ısınma, karbon salınımı ve biyoçeşitliliğin azalması gibi yaşamı doğrudan tehdit eden problemlere katkıda bulunduğuna dikkat çekiliyor.

Kampanyada yerli halkların kendi yaşam alanları üzerindeki tanınmış haklarının çoğu zaman kağıt üzerinde kaldığına ve çok sayıda hak ihlali yaşandığına dikkat çekiliyor ve bölge devletlerinden yerli haklarının korunması ve kapsamının genişletilmesi için garantör olması talep ediliyor.

Yerliler küresel ısınmaya karşı kalkan görevi görüyor

Başta dünyanın akciğerleri olarak bilinen, 3 milyon bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan Amazon Ormanları’nda yaşayan 2 milyon 200 bin yerli kabile üyesinin verdiği mücadele olmak üzere, yerli halkların ormansızlaştırma faaliyetlerine karşı gösterdikleri direnç, iklim değişikliği ve sebep olduğu toplumsal sonuçlarla mücadelede gün geçtikte daha fazla önem kazanıyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Latin Amerika ve Karayipler Yerli Halkları Kalkınma Fonu’nun (FILAC) yayınladığı bir araştırma, Amazonlar’da yaşayan yerli halkların verdiği toprak mücadelesinin yılda 42,8 ila 59,7 milyon metrik küp karbon salınımını engellediğini açıkça ortaya koyuyor.

“Sürdürülebilir bir yaşam için yerlilerden öğrenilebilir”

Latin Amerika İklim Gerçekliği Projesi Direktörü Natalia Lever’e göre, “Doğada kaynakların yenilenmesi ve döngüler gezegenimizin sağlığı için çok önemli ve yerli halkların bu konuda muazzam bir bilgi birikimi var. Modern yöntemlerin aksine yerli halkların yaklaşımı, doğayla uyumlu bir şekilde sürdürülebilir ve verimli bir model olduğunu kanıtladı. Yerli halkları ve yaşam alanlarını korumak, doğayı ve biyolojik çeşitliliği de korumak demektir” diyor.

Yerlilerin tarım yaparken kullandığı bazı yöntemlerin modern tarıma göre çok daha verimli ve doğayla barışık bir şekilde yaptığı biliniyor.

Örneğin Peru’daki Puno yerlileri ekim ve hasat zamanını tarihlere göre değil yağış sıklığı, belirli bitkilerin çiçek açması, belirli hayvanların ortaya çıkması ve çiftleşmesi gibi çevre ve yaban hayatı hakkındaki geleneksel bilgilerini kullanarak yapıyor.

Bolivya’daki Chipaya yerlileri hangi tarım ürününün ne zaman ve nerede ekileceğini belirlemek için rüzgarı, karı, bulutları ve yıldızları izliyor.

Venezuela’daki Yabarana yerlileri mevsimsel ve çevresel koşullara göre doğal dengenin kurulması için avcılık ve toplayıcılığı bir süreliğine balıkçılık, tarım ve hayvancılıkla değiştiriyor.

KAYNAK:VOA
FOTOĞRAF:BunnikTours
Bu Yazıyı Paylaşın