YARGITAYHUKUK GENEL KURULU
Esas | : 2010/590 |
Karar | : 2010/640 |
Tarih | : 08.12.2010 |
Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Aydıncık Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.04.2009 gün ve 2008/76 E., 2009/34 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 21.04.2010 gün ve 2009/6497 E., 2010/4872 K. sayılı ilamı ile;
(“…Davacı vekili, müvekkilinin davalıya 2007-2008 vade tarihli 52.000.00 YTL bedelli bono tanzim ederek verdiğini, bono bedelini ödeyip davalıdan ibraname aldığını, ancak davalının bonoyu iade etmeyip ödememe protestosu çektiğini ileri sürerek müvekkilinin bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile davacının ortak dershaneleri bulunduğunu, ortaklığı sona erdirirken davacının bono düzenleyip verdiğini, bedelini ödemediğini, ibranamenin sahtecilik yoluyla elde edildiğinin müvekkillerinin belgedeki imzasının ters olarak atılmış olmasından anlaşıldığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda ibraname başlığını taşıyan belge altında bulunan imzanın, davalının eli ürünü olduğunun, yazının ise davalıya ait olmadığının, belge üzerindeki imzanın yazıya göre ters atıldığının, belgenin alt tarafının forma kesim olmadığının belirtildiği, ancak ibraname yazan belgenin el yazısı ile yazılmış olması karşısında hayatın olağan akışı ve belgenin yazılış tarzından yazının belgeyi düzenleyip imzalayan davalıya ait olması gerektiği, ibranamede senetten kaynaklanan ilişki ile ilgisi bulunmayan dershane kaşesinin bulunmasının, imzanın genel uygulamanın aksine belgenin sol alt tarafta bulunmasının ve ters atılmış olmasının, belgenin davalı tarafından davacıya söz konusu senet karşılığı verilmediği kanaatini uyandırdığı, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine, %40 tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı 20.07.2008 vade tarihli 52.000.00 TL bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş ve ibraname başlıklı belge sunmuştur. Bu belgede davalının dava konusu senetteki alacağını tahsil ettiği herhangi bir hak ve alacağının kalmadığı belirtilmiştir. Belgeye davalının itirazı üzerine bilirkişi incelemesi yaptırılmış, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda belgedeki imzanın davalı alacaklının eli ürünü olduğu, belgenin alt tarafından forma kesim bulunmadığı, imzanın yazıya ve kaşeye göre ters olarak atılmış bulunduğu açıklanmıştır. Sadece imzanın ters olarak atılması, imza üzerinde kaşe bulunması ibraname başlıklı belgenin geçersiz olduğu sonucunu doğurmaz. İbranamenin sahte olduğu ispat edilemediğine göre menfi tespit davasının kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddinde isabet görülmemiştir…”)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 08.12.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.