Tacir, Ticari Defterini Usulüne Göre Tasdik Ettirmez İse Lehine Delil Olarak Kullanamaz Fakat Aleyhine Deliller Kullanılır

T.C.
YARGITAY
Ondokuzuncu Hukuk Dairesi

Esas No : 2019/97
Karar No : 2020/1383
Tarih : 09.07.2020

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

MAHKEMESİ: Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’in gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

KARAR :

Davacı vekili, davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkiden dolayı davacının davalıdan 53.460,54 TL alacaklı olduğunu, alacağın varlığının cari hesap kayıtları ile sabit olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davalının davacı ile ticari ilişkisi bulunmadığını, davacının kızı dava dışı… ile davalı arasında… Noterliği’nin 16.02.2009 tarih, 03617 yevmiye nolu “sorumlu yönetici sözleşmesi” kapsamında, davalının, … Mahallesi’nde bulunan üretim imalathanesinde pastane mamullerinin üretimine dair ticari ilişki bulunduğunu, söz konusu sözleşme ile davalı tarafından, dava dışı sorumlu yönetici …’a unlu mamullerin üretimi için gerekli araç ve gereçlerin sağlanacağı, üretimin davalının sağladığı ekipmanlarca… tarafından yapılacağının düzenlendiği, dava dışı… tarafından davalı şirketin işleri yürütülürken aynı zamanda …’ın annesi… adına kurduğu… Gıda Unlu Mamulleri isimli firmanın işlerini de aynı imalathanede devam ettirdiği, ancak davalının …’ın hizmetine sunduğu ekipmanların yerinde bulunamadığını, …’ın davalıya olan borçları nedeniyle, davalının, dava dışı … aleyhine icra takibi başlattığını belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı vekili, 21.03.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı adına hareket eden dava dışı …’ın davalıdan alacaklı olmadığı gibi, davalının 150.000 TL üzerinde alacaklı bulunduğunu, davacının, davalıdan alacaklı olduğunun tespit edilmesi halinde bu bedelin davalıya olan borçtan takas ve mahsup edilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalının ticari defterlerinde kayıt altına alınan ve kabul edilen davacı alacağının 53.247,94 TL olduğu, dava dışı …’ın davalıya olan borcunun mahsup edilebileceği sonucuna gidilemeyeceği, bu hususların ayrı bir dava konusu olabileceği, kaldı ki, davalının takas mahsup talebinin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın iptaline, takibin 53.247,94 TL üzerinden takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek avans faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına ve davalı aleyhine % 40 tazminata karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2014/570 esas, 2014/16706 karar sayılı ve 24.11.2014 tarihli ilamı ile “dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra, öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenmesi, bu konularda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi, dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, 6100 Sayılı HMK 137. ve 140. maddelerine göre ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra tahkikat duruşmasına geçilmesi gerekirken, ön inceleme işlemleri yapılmadan tahkikat duruşmasına geçilmesi ve esas hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava dışı… İle davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin davacıya ait şahıs firması üzerinden gerçekleştirileceği hususunun önceden davalı tarafından bilindiği, ticari ilişkinin yasal kayıtlar ölçüsünde davacı üzerinden gerçekleştiği, davalı tarafça da inkar edilmeyen ticari ilişki kapsamında davalıya verilen ürünler nedeniyle ticari kayıtlarda varlığı görülen alacağı talep hakkı davacıya ait bulunduğundan davalının husumet itirazının yerinde olmadığı, davacı ile davalının alacaklı olduğunu ifade ettiği …’ın farklı kişiler olduğu, davalının “hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma”, “güven ilişkisinin suistimali suretiyle maddi zarara uğratılma”, “devredilen işyerinin gelirinden kar payı”, “devredilen eşya bedeli” gibi değişik kalemler altında dava dışı …’tan talep edebileceği alacakları davacıdan talep etme imkanı bulunmadığından davalının takas-mahsup definin yerinde olmadığı, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, defterlerini usulünce tasdik ettirmeyen tacirin bu defterleri lehine delil olarak kullanamayacağı, ancak kanuna uygun tutulmayan ticari defterlerin içeriğinin sahibi aleyhine delil sayılacağı, davacı tarafından davalıya kesilen ürün faturalarının davalının defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı ürün bedellerinin verilen çekler ile ödendiğini ifade etmiş ise de, buna ilişkin bir delil sunmadığı, bu nedenle incelenen ticari defterlere göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 53.247,94 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile… İcra Müdürlüğü’nün 2011/28623 esas sayılı dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın 53.247,94-TL üzerinden iptaline bu miktara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı aleyhine % 40 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

SONUÇ :

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen … TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 09.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın