Hafızanızda küçük bir yolculuğa çıkmanızı ve bunu, bu yazıyı okurken şu anda yapmanızı istiyoruz. Sizde iz bırakan gittiğiniz bir yurt dışı ya da yurt içi seyahatinizi hatırlayın. Seyahat ettiğiniz yerde yediğiniz ve unutamadığınız bir şeyi düşünün. Hangi detayları hatırlayabiliyorsunuz? İlk ısırışınız, sizde bıraktığı o ilk tat, sıcaklığı ya da soğukluğu, ağzınızdaki dağılışı ve daha bir sürü detay. Detayları hatırladınız mı? Yoksa yediğiniz şeyin, oldukça güzel bir lezzet olduğunu ona dair herhangi bir detayı uyandırmadan mı hatırladınız?
Muhtemelen iki durumu da yaşayan okurlarımız olacak. Çünkü herkes, kendi yaşamını aynı biçimde hatırlamaz. Esasında, tıpkı kişilik özellikleri gibi, insanlar farklı hafıza tarzlarına sahiptir. Bazı insanlar, hafızalarını oluştururken ayrıntılı bir duyusal bilgiye daha fazla dayanma eğilimi gösterirken, bazıları da daha çok olgusal bilgiye dayanma eğilimi gösterir.
Bilim insanları, beyninize bakarak sizin hangi hafıza tipini daha çok tercih ettiğinize dair tahminde bulunabilirler. McGill University’den araştırmacıların yürüttüğü ve Cortex‘te yayımlanan bir çalışmada, çeşitli beyin bölgelerindeki ayrı aktivite örgülerinin, geçmişi deneyimleme biçimlerinin farklılığıyla ilişkili olduğu bulgusuna ulaştı. Bu farklılıklar, insanlar bir şeyi hatırlamaya çalışmasalar bile beyinde mevcut halde bulunuyor.
Hafızaların oluşturduğu hissi şekillendirmenin dışında, bu farklı biçimler aynı zamanda da insanların gelecek planlarını ve öngörülerini yönlendiriyor ve kişilik, beyin yapısı ya da diğer bilişsel yetilerle de bağdaştırılabiliyor.
Hafıza, aslında hayatta yaptığımız şeylerin çoğunun köküdür. Hatırlama biçimimiz, çıktığımız o seyahatte yediğimiz şeyin yalnızca nasıl olduğunu hatırlamamızı etkilemekle kalmıyor. Hafıza biçimlerinde görülen bireysel farklılıklar, aynı zamanda da insanların planlamaya ve problem çözümlerine nasıl yaklaştıklarındaki bireysel farklılıklara dair de bize işaretler sunuyor.
Olaysal (Epizodik) Hafıza mı Anlamsal (Semantik) Hafıza mı?
Semantik hafıza, yani anlamsal hafıza, dünya hakkındaki genel bilgiyi ve gerçek bilgilerin bilinçli hatıralarını içerir. Genel kültür, kavramlar, genellemeler bu hafızada bulunur. Olaysal hafıza (epizodik hafıza); yer, zaman, eylemler ve aktörlerden oluşur. Örneğin, geçmişteki tatil anılarınızı bu hafızanız saklar. Anlamsal hafıza (semantik hafıza) ise; öğrenilmiş sözcük bilgilerini saklar. Örneğin yapılan tatilin ayrıntılarını olaysal hafıza saklarken tatilin yapıldığı yerin ismiyle ilgili bilgileri anlamsal (semantik) hafıza saklar. Semantik hafıza kullanımı ile anlamsız kelime ve cümlelere anlam verebilir. Geçmişte öğrenilen şeyler hakkında bilgiler kullanılarak yeni kavramlar hakkında bilgi edinilebilir.
Beynimizde kaydettiğimiz otobiyografik hikâyemiz, genellikle bu iki hafıza tipini, olaysal ve anlamsal hafızayı bünyesinde barındırır. Düğün gecenizi, insanları ve çalan müziği hatırlarsınız. Fakat, aynı zamanda da düğünün ne olduğunu, yapıldığı yerin adını ve neden düğün yaptığınızı da bilirsiniz.
Ancak, otobiyografik hafızadaki bu iki bileşen arasındaki denge insandan insana farklılık gösterir. Bazı insanların olaysal (epizodik) hafızaları çok güçlüdür. Bu insanlar kendi deneyimlerini düşündüklerinde, anlamsal (semantik) hafızası güçlü olanlara kıyasla, duygusal ve algısal ayrıntılarla dolu, görüntü bakımından daha zengin bir yapıya sahip hafızaları hatırlayabilirler. Bu insanlardan yaşadıkları muhteşem bir akşam yemeğini hatırlamalarını isterseniz, olaysal “hafızacılar” o geceye dair nerede oturduklarını, ne giydiklerini, yedikleri şeyi ve yedikleri şeyin tadını bile hatırlarlar.
Esasında, herhangi bir insan da böylesi bir akşam yemeğini hatırlayabilir, ancak bu insanlar bunu daha ilginç bir seviyede yaparlar. Yani herhangi bir insan da o gece ne olduğunu, nerede olduğunu, kiminle olduğunu ve o yemekte ne yediğini hatırlayabilir, fakat olaysal hafızacılar kadar zengin detayları hatırlamazlar.
Oldukça nadir durumlarda, insanlar bu hafıza biçimlerinin aşırı gelişmişlerine ya da eksikliklerine sahip olabilir. Bazı insanlar, son derece Üstün Otobiyografik Belleğe sahip olabilir ve geçmişte ne olduğunu oldukça fazla detayla hatırlayabilir. Eğer bu insanlara “2 Nisan 2014’te ne yapıyordun?” diye sorarsanız, o güne dair detayları aktarabilir, akşam yemeğinde ne yediklerini ve yağmur yağıp yağmadığını dahi hatırlayabilirler.
Spektrumun diğer ucunda ise, Ciddi Otobiyografik Hafıza Eksikliği olan insanlar vardır. Bu insanlar ise, geçmişlerini hiç yaşamamış gibidirler. Böyle insanlar, ne olduğunu birinci-tekil şahıs perspektifinden hatırlayamaz ve kendi geçmiş anlatılarını yalnızca kendileri hakkında öğrendikleri gerçeklere dayanarak inşa edebilirler.
Siz Hafıza Spektrumunun Hangi Aralığındasınız?
Yapılan araştırmada, araştırma ekibi, bu çeşitliliklerin hafıza spektrumunun uç kısımlarında bulunmayan insanlarda da var olup olmadığını görmek istedi. Araştırmacılar, 66 yetişkin insandan Otobiyografik Bellek Ölçeğini cevaplandırmalarını istedi. Söz konusu bu ölçek, kişinin daha çok olaysal hafızaya mı yoksa anlamsal hafızaya mı daha yatkın olduğunu ölçebilir bir niteliğe sahiptir.
Çalışmada, katılımcıların beyinlerinin dinlenme anında, yani özelllikle bir şeyi hatırlamaya çalışmadıkları anda taraması yapıldı. Böylelikle araştırmacılar, beynin bu farklı hafıza biçimleriyle bağlantılı olma biçiminde doğal bir farklılık olup olmadığını görebildi. Herhangi bir şeyi hatırlamaya çalışmasanız bile, beyninizde farklı hatırlama biçimleri ile ilgili öngörülebilir kalıplar görülebilir.
Araştırma ekibi, hafızaların işlenmesinde kritik beyin yapısı olan medial temporal lobdaki aktivitenin beynin geri kalanındaki etkinlikle nasıl eşzamanlı olduğunu ölçtü. Bu ölçüm, beynin belirli bölümlerinin birbiriyle doğal olarak nasıl “konuştuğunun” bir ölçüsüdür.
Medial temporal lobun “konuştuğu” beyin bölgeleri, çoğunlukla hafıza biçimine bağlıydı. Olaysal hafıza biçimine daha yatkın olan insanlarda, medial temporal lobun, beynin görsel işleme ve algılama kısımlarıyla daha bağlantılı olduğu görüldü. Anlamsal hafıza eğilimi gösteren insanlarda ise, medial temporal lobun, bilginin organize edilmesine ve strateji oluşturulmasına yardımcı olan beyin bölgeleriyle daha bağlantılı olduğu görüldü.
Elde edilen bu bulgular; olaysal otobiyografik hatırlamaya ilişkin eğilimin, geçmişteki bir olayın detaylı görüntülerine hafızada erişme ve bunlarla ilgili canlandırmalar oluşturma ile ilgili olduğunu gösterirken, anlamsal otobiyografik hatırlamaya ilişkin eğilimin ise, üst düzey kavramsal bilgileri organize etme ve bütünleştirme ile ilişkili olduğunu ortaya koyuyor. Hangi hafıza biçiminin daha yaygın görüldüğü ise belirsizliğini koruyor.
Dönelim yazımızın başındaki hafıza yoklama alıştırmamıza. Seyahatinizde, yediğiniz şeyi detaylarıyla hatırlayabildiyseniz, hafıza spektrumunda olaysal (epizodik) hafızaya daha yakın bir yerde konumlandığınızı söyleyebiliriz. Günlük yaşamınızda, hafızalarınızı yoklarken daha çok olaysal hafızanızı kullanma eğilimi gösteriyorsunuz demektir. Öte yandan, seyahatinizde yediğiniz şeyin detaylarından ziyade, ne yediğinizi ve herhangi bir detaya girmeden onun ismini hatırladıysanız, hafıza spektrumunda anlamsal (semantik) hafızaya daha yakın bir yerde bulunduğunuzu söyleyebiliriz. Bu da hafıza biçimlerinden, semantik hafızayı daha fazla kullanma eğiliminde olduğunuzu gösteriyor. Ancak 2 yıl önce bugün ne yediğinizi bütün detaylarıyla aktarabiliyorsanız, üstün bir otobiyografik hafızaya sahip olmanız oldukça muhtemeldir.