Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, su ürünleri ihracatında 2016 yılından bu yana önemli bir potansiyel olduğunu belirterek özellikle balık yağı, deniz salgangozu ve somonda dikkat çekici gelişmelerin yaşandığını söyledi.
Karadeniz’de 247, Marmara Denizi’nde 200, Ege Denizi’nde 300 ve Akdeniz’de 500 civarında balık türüne rastlanmakta olup, bunların 100 tanesi ekonomik değere sahiptir. Türkiye su ürünleri üretimi bakımından Dünya’da 35. Avrupa ülkeleri arasında ise İngiltere’den sonra 6’ncı sıradadır.
Su ürünleri ihracatında 2016 yılından itibaren bölgenin çok önemli bir potansiyel yakaladığını belirten Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, balık yağı ve deniz salgangozu ve somonda dikkat çekici gelişmelerin yaşandığını söyledi. Gürdoğan, “Su ürünleri işleme ve ihracatında bölge içinde ağırlık ise Trabzon ilindedir. Bölgede ve özellikle Trabzon ilimizde balık yanında işleme faaliyeti sonucu üretilen balık yağı üretim ve ihracatı da ön plana çıkmakta; bu alanda yatırım yapan firmalarımız yüksek katma değerli ürün olarak balık yağını ilaç sanayi ve takviye edici gıda olarak ileri derecede işlenmiş ürün olarak üretimine başlayacaktır. Su ürünleri kategorisinde deniz salyangozu üretim ve ihracatında da bölgemizin önemli ihracat potansiyeli bulunmaktadır. Deniz salyangozu başta Güney Kore olmak üzere uzak doğu ülkelerine ihraç edilmektedir. Özellikle su ürünleri ihracatında 2016 yılından itibaren bölgemiz çok önemli bir potansiyel yakalamıştır. Şöyle ki Japonya’dan gelen heyet sayesinde bölgemizde tatlı suda yavru olarak yetişip deniz kafeslerinde büyütülen somon balığı lezzet yönünden çok büyük beğeni alması nedeniyle Japonlardan yoğun talep alınmış ve 2016 yılı son aylarında başlayan ihracat 2017 yılında da artarak devam etmiştir. Fileto halinde Japonya’ya ihraç edilen dondurulmuş somon balığının, Karadeniz somonunun önümüzdeki dönemde ihracatının daha da artacağını öngörmekteyiz. Bölgeden ihraç edilen hamsi ise daha çok Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilmekte olup, bu ülkelerde de hamsi Türk nüfusu tarafından yoğun olarak tercih edilmektedir” diye konuştu.
Bölgeden, 2016 yılında 28,9 milyon dolar değerinde 12,8 bin ton su ürünleri ihracatı gerçekleştiğini belirten Gürdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Bir önceki seneye oranla değer bazında yüzde 48 miktar bazında yüzde 57 artış yaşandı. 2017 yılı ilk altı aylık dönem incelendiğinde ise Japonya’ya gerçekleştirilen 1,8 milyon dolar ihracat nedeniyle balık filetosunda yüzde 100’lük bir artış yaşandı. Ülkemizde ve bölgemizde maalesef su ürünleri ihraç ürünü olarak yeterli düzeyde değerlendirilemiyor. Daha çok taze soğutulmuş olarak ihraç edilen su ürünlerinin katma değer ihtiva eden işlenmiş ürün olarak ihraç edilmesi gerekmektedir. Bunun için işleme tesisi sayısının arttırılması için Devletin yönlendirici ve teşvik edici politikalarına ihtiyaç vardır. Bölgemizde var olan tatlı sularda üretilen ürünlerin çeşit ve türlerinin arttırılması gerekmiyor. Ayrıca, avlanma sezonundan kaynaklı sorunların da çözümü gerekir avlanma sezonunun bilimsel bir yaklaşımla yeniden ele alınarak gerekirse avlanma sezonunun kısaltılması su ürünlerinin daha etkin değerlendirilmesi açısından önemlidir. Bunun yanında, Karadeniz’de kalkan balığı, mersin balığı ve diğer yurtdışı piyasalarda talep gören balık türlerimin yetiştirilmesi konusunda çalışmalar yapılmalıdır” diye konuştu.
Karadeniz avcılıkta ilk sırada
Türkiye’nin komşu ülkeler ile kıyaslandığında balıkçı filosunun güç, sayı, teknoloji ve av araçları bakımından oldukça üstün bir konumda olduğunu kaydeden Gürdoğan, Karadeniz’e kıyı ülkeler içerisinde avcılık ve yetiştiricilik yoluyla elde edilen en yüksek su ürünleri miktarına da sahip olduğunu söyledi.
Gürdoğan, “Ülkemiz su ürünleri sektörü, halkımızın kaliteli protein ihtiyacını karşılamanın yanısıra üretiminin önemli bir kısmını ihraç ederek ülkemiz ekonomisine değer katmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili olup gölleri, barajları, akarsuları ve kaynak suları ile su ürünleri potansiyeli olarak avlanan tür çeşitliliği ve miktarı bakımından bulunduğu coğrafi bölgede şanslı olan ülkemiz, komşu ülkeler ile kıyaslandığında balıkçı filomuz güç, sayı, teknoloji ve av araçları bakımından oldukça üstün bir konumdadır. Ülkemizde su ürünleri sektörü, deniz ve tatlı sularda yapılan balık avcılığı ile kültür balıkçılığını ve bu yolla elde edilen ürünlerin işlenmesini kapsamaktadır. Balıkçı filosunun eriştiği kapasite ve kaynaklarımız avlanabilecek balık miktarı için gerekli olandan üç kat fazladır. Türkiye’nin Karadeniz’den avcılık yolu ile elde ettiği toplam ürün yüzde 83 iken, bunu yüzde 9.8 ile Ukrayna, yüzde 1.4 Rusya, yüzde 3 ile Gürcistan, yüzde 1 ile Romanya ve yüzde 2 ile Bulgaristan takip ediyor” dedi.
Sektörün GSYH’nın payı 0.3
Önemli dış pazarlardan olan Avrupa Birliği’ne ülkemizden ihraç edilen hayvansal ürünün su ürünleri ve ağırlıklı olarak kültür balığı olması da sektör adına gurur verici olduğunu kaydeden Gürdoğan, “Avrupa Birliği’nin, hayvansal ürün ithalatında öngördüğü insan sağlığına elverişli kalite ve standartların ne kadar hassas ve kritik değerleri içerdiğini ve bizim bu ürünümüzü AB’ye ihraç edebildiğimizi dikkate alırsak, ülkemiz kültür balıklarının insan sağlığına elverişli kalite ve standartlarda üretildiğinin ve tereddütsüz tüketilebileceğinin en önemli ispatı olacaktır. Diğer önemli bir husus da, Ülkemizden AB’ye su ürünleri ihraç eden firmalarımızın işleme ve paketleme tesislerinin AB yetkililerince ve Ülkemiz Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından denetlenerek onaylanmış ve AB Resmi Gazetesinde yayınlanmış olma özelliğini taşımalarıdır. Ancak sahip olduğu bütün bu niteliksel özelikler ve jeo-stratejik konumundan doğan avantajlara rağmen doğal olarak mevcut olan ekonomik potansiyeli ticaret anlamında uygun bir şekilde kullanamamakta ve bu sektörden elde edilen katma değer ve dış ticaret performans değerleri potansiyelin altında kalıyor” diye konuştu.
Türkiye’de balıkçılık sektörünün (içsu balıkçılığı, kültür balıkçılığı ve işleme ve imalat gibi yan sektörler) Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın sadece yüzde 0,3’ünü temsil ettiğini belirten Gürdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Ulusal ekonominin önemli bir parçası olarak görülmemektedir. Dış ticaret açısından değerlendirildiğinde ise Türkiye’den 2016 yılında toplam 790 milyon 303 bin 664 dolar su ürünleri ihracatı gerçekleştirildiği görülmekte olup bu değer ile sektörün Türkiye toplam ihracatı içindeki payı yüzde 0,52 olup bu değer yüzde yarıma tekabül ederek potansiyelin çok altında olarak gerçekleşiyor.
Karadeniz’de su ürünleri sektörü
Gerçekleşen ihracat kapsamında yaklaşık 18 ülkeye hamsi ihracatı yapıldığını ifade eden Gürdoğan, “Hamsi ihracatında başı Fransa, Belçika ve İtalya çekiyor. Toplam hamsi ihracatının yüzde 60’ı bu üç Avrupa ülkesine yapılıyor. Özellikle Türk nüfusun yoğun olduğu ülkelerde büyük rağbet gören hamsi, işlenmiş salamura olarak sadece İtalya’ya ihraç edilmektedir. Ülkemizde deniz ürünleri avcılığı ile yapılan üretimde ilk sırayı yüzde 40’lık oran ile Doğu Karadeniz Bölgesi almaktadır. 2016 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de avlanan toplam 588 bin 715 ton deniz balıkları arasında 55 bin 731 ton ile hamsi avlanan deniz ürünlerinden yaklaşık yüzde 43 oranında pay alarak ilk sırada yer almış ve bunun da yaklaşık yüzde 64’ü Doğu Karadeniz Bölgesi’nden elde edilmiştir. Doğu Karadeniz Bölgesini de yaklaşık yüzde 16 ile Marmara, yüzde 13 ile Batı Karadeniz, yüzde 7 ile Ege ve yüzde 0,1 ile Akdeniz Bölgesi izledi” dedi.
Bölgesel olarak avlanan miktara bakıldığında Türkiye’de Doğu Karadeniz yüzde 40 gibi çok önemli bir konumu olduğunu fakat genel su ürünleri ihracatında bölgenin sadece yüzde 3,5 oranında bir payı bulunduğunu belirten Gürdoğan, “Yine de, istatistikler her ne kadar düşük gerçekleşmeleri işaret etse de bu, bölgemizde su ürünleri sektörünün potansiyelinin düşük olduğu anlamına gelmez. Zira, bölgede bu sektörden 20 bin civarında istihdam sağlanmakta ve halkın en önemli geçim kaynaklarından birini balıkçılık faaliyetlerinden elde edilen gelirler teşkil etmektedir. Ekonomik hareketlilik ve iç tüketim eklenince bu kazançlar ihracata yansımamaktadır. Bu durum aynı zamanda iç tüketimden ziyade endüstriyel bir yaklaşımla ve modern pazarlama tekniklikleri ile ürünlerin işlenerek uluslararası pazarlara gönderilmesi konusunda bazı yetersizliklerin ve sıkıntıların olduğunu da göstermektedir. Aynı zamanda bu durum, doymuş ve ticari potansiyel olarak önü çok açık olmayan sektörlerden ziyade gelişmeye müsait, potansiyeli olan, istihdam sağlayan sektörlere ağırlık vermemiz gerektiğini de işaret eder niteliktedir. Mikro bazda sektörün durumu değerlendirilecek olursa; Doğu Karadeniz Bölgesi (Trabzon, Giresun, Ordu, Rize, Artvin) su ürünleri üretimi ve ihracatında son yıllarda çok hızlı gelişme göstermektedir. Gerek tatlı su ve gerekse denizlerde yetiştirilen su ürünleri yanında, denizden avcılığı yapılan balık ve hamsi Avrupa Birliği kriterlerine sahip ve gerekli izinleri alınan tesislerde işlenerek başta Avrupa Birliği olmak üzere birçok ülkeye ihraç edilmektedir” dedi.
Doğu Karadeniz Su Ürünleri İhracatı
Kaynak: Dünya Gazetesi-Özlem As