30 ülkede yapılan 65 araştırmanın bulgularının incelendiği, geniş çaplı bir analiz, çocuklardaki diş sorunlarının sosyoekonomik durumla ilişkisine ışık tuttu.
Bulgulara göre yüksek gelirli ailelerin çocuklarının dişleri, diğer çocuklara kıyasla daha fazla yıpranıyor. Bu da diş çürümesi riskini artırıyor.
Hakemli bilimsel dergi Journal of Dentistry’de yayımlanan analiz; soda, meyve suları ve diğer asitli içeceklerinin yıpratıcı etkilerinin, zenginliğin ve eğitimin sağladığı bazı ayrıcalıkları yok ettiğini gösteriyor.
Özellikle de zengin ailelerin ergenlik çağındaki çocuklarında diş aşınması, önemli ölçüde daha kötü görünüyor.
Araştırmacılar bulguları ilk başta tuhaf karşıladıklarını dile getirdi. Zira daha varlıklı ailelerden gelen gençlerin diş bakımı için gerekli hizmetlere erişme olasılığı genelde daha yüksekti.
Ancak bu çocukların zararlı yiyeceklere erişme olanağı, düzenli diş bakımının faydalarından ağır basıyordu.
Avustralya’daki Griffith Üniversitesi’nde diş hekimliği ve ağız sağlığı araştırmacısı Halit Ahmet, bunu şöyle açıkladı:
“Gazlı içecekler, enerji içecekleri ve kutu meyve suları birçok ülkede varlıklı ailelerin çocuklarının kullanımına açık. Ayrıca diyet, az şekerli ve şekersiz alternatifler fark yaratmıyor. Hepsi asidik.”
Öte yandan bilim insanı, bu tür yiyecek ve içeceklere erişimin her sınıftan insan için mümkün olduğu ülkelerde tüm çocukların riske yatkın hale gelebileceği uyarısında bulundu.
Yetişkinlerde tablo farklı
Araştırma ekibi, yetişkinlerde diş aşınmasının farklı seyrettiğini de keşfetti.
Bulgulara göre gelir düzeyi düşük ailelerde büyüyen çocukların dişleri başlangıçta aşınmasa da çocuk büyüdükçe ve dişlerini kullanmaya devam ettikçe bu sorunla karşılaşma ihtimali artıyor.
Diğer bir deyişle eğitimli yetişkinlerin zaman içinde diş aşınması sorunuyla karşılaşma olasılığı düşüyor.
Zira bu kesim hem daha sağlıklı beslenme eğilimi gösteriyor hem de ağız hijyeni ve diş bakım hizmetlerine erişime imkanları devam ediyor.
Ahmet, “Düşük sosyoekonomik statüye sahip yetişkinlerin kötü beslenme, reflü, yeme bozuklukları veya stres ve depresyon gibi tıbbi durumların yanı sıra diş bakımına sınırlı erişim nedeniyle sorun yaşama olasılığı daha yüksekti” diye konuştu:
“Daha varlıklı yetişkinlerde risk düşüyordu. Aynı zamanda bu kişilerin erken teşhise ve müdahaleye olanak tanıyan tedavi hizmetlerine erişimleri daha fazlaydı.”