Zaman Aşımını Durdurmak İçin Takdire Sevk Mümkündür

T.C.
DANIŞTAY
Dördüncü Dairesi

Esas No : 2013/2485
Karar No : 2017/7045
Tarih : 23.10.2017

İÇTİHAT METNİ

İstemin Özeti : Davacı adına, sahte fatura kullanıldığı ileri sürülerek takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden 2006/11-12 dönemleri için re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Denizli Vergi Mahkemesi’nin 27/11/2012 gün ve E:2012/678, K-.2012/1104 Sayılı kararıyla; salt zamanaşımı süresini durdurmak amacıyla takdire sevk işleminin yapıldığı ve uyuşmazlık konusu vergi ve cezaların 31/12/2011 tarihi itibariyle tarh zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi Esra Gök’ün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

KARAR :

Davacı adına, sahte fatura kullanıldığı ileri sürülerek takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden 2006/11-12 dönemleri için re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davanın kabulüne karar veren Mahkeme kararı temyiz edilmiştir.

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 113. maddesinde, zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlandığı bu durumun mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği, 114. maddesinde ise, “Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre takdir komisyonu kararlarına istinaden yapılan re’sen tarhiyatlarda zamanaşımı hususunun olup olmadığının tespiti için takdir komisyonuna sevk tarihi, takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi, ihbarnamenin tebliğ tarihi ve takdir komisyonunda geçen süreye ( takdir komisyonuna sevk tarihi ile takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi arasındaki süre ) bakılarak karar verilmelidir.

Bilindiği üzere 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinde sayılan re’sen vergi tarhını gerektiren sebeplerin varlığı halinde vergi inceleme elemanlarınca ilgili dönem matrahını re’sen tarh edilebileceği gibi takdir komisyonuna sevk edilerek de söz konusu işlem yapılabilmektedir. Kanunun 74. maddesinde ise, takdir komisyonlarının görevlerini yaparken takdir sebeplerinin bulunup bulunmadığını inceleyemeyeceği, hatalı gördüğü işlemlerde ilgili vergi dairesini yazı ile ikaz etmeye mecbur olduğu hükme bağlanmıştır. Bu itibarla, takdir komisyonu takdir nedenleri ile ilgili herhangi bir belirleme yapma veya değiştirme hakkına sahip değildir.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, takdir komisyonu kararına göre yapılan tarhiyatlarla ilgili uyuşmazlıklarda, zamanaşımı ile ilgili hususların çözümünde öncelikle takdir komisyonuna sevk edilmekle zamanaşımının durduğunun kabulü gereklidir. Takdir sebeplerinin varlığı ile ilgili hususlar da ayrıca değerlendirme konusunu oluşturur. Bu nedenle, takdire sevk nedeninin olmadığının tespiti halinde, zamanaşımına geçmeden sadece bu gerekçe ile idari işlem iptal edilmelidir. Dolayısıyla, takdire sevk tarihine bakılarak sadece zamanaşımını kesmek amacıyla takdire sevk edildiği sonucuna varılarak ya da takdir sebeplerinin bulunmaması halinde takdire sevk işlemlerinin zamanaşımını durdurmayacağının kabulünde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Zira, takdir sebeplerinin varlığı halinde; zamanaşımı süresi dolmadan her zaman takdire sevk işlemi yapılabilir. Mevcut vergi incelemeleri tamamlanmadan da takdire sevk işleminin bu çerçevede yapılabileceği ve tamamlanan inceleme sonucunda elde edilen bilgi ve donelerin takdir komisyonunca da değerlendirilebileceği tabiidir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının 2006/11-12 dönemine dair katma değer vergisi matrahının takdiri için 14.12.2011 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği, 12.04.2012 tarihli takdir komisyonu kararıyla matrah takdirinin yapıldığı ve 24.4.2012 tarihinde vergi dairesi müdürlüğüne tevdi edildiği, 25.04.2012 tarihinde tanzim edilen vergi/ceza ihbarnamesinin ise 02.05.2012 tarihinde ilgilisine tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Olayda 2006 dönemine dair olarak 31.12.2011 tarihinde dolan tarh zamanaşımı süresinin, dolmasından önce 14.12.2011 tarihinde sevk işleminin, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 114. maddesi uyarınca işlemeye devam eden tarh zamanaşımı süresini durduracağından, Vergi Mahkemesince takdir komisyonu kararının vergi dairesine geldiği tarih ve bu tarihe göre uyuşmazlıkta tarh zamanaşımı bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekirken, salt zamanaşımı süresini durdurmak amacıyla takdire sevk işlemi yapıldığından bahisle uyuşmazlık konusu vergi ve cezaların zamanaşımına uğradığı yolundaki vergi mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle; 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 Sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş ( 15 ) gün içinde Danıştay’da kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın