Yapay Zekâ Hayvanlarla Konuşmamıza Yardım Edecek

Hayvanların ne söylediklerini açıkçası hepimiz duymak ve anlamak istiyoruz.

Yapay zeka sayesinde Siri ve Alexa gibi robotlarda hayvanlara olan talimatları havlayarak iletme yeteneğini vermişti.

Bu potansiyel teknoloji tüm hayvanlar alemine uzanabilir miydi?

Doğal yaşamın bazı gizemlerini çözmemize yardım edebilir ve belki bir gün hayvanlarla “konuşmamızı” sağlayabilir mi?

Elbette böyle düşünenler var. Şimdiden yapay zeka kullanarak hayvan iletişiminin şifresini çözme girişiminde bazı gelişmeler kaydedildi bile.

Köpeğinizle çene çalmayı ya da kaplumbağanızla dedikodu yapmayı sağlamaktan biraz uzak olabilir ancak bu teknoloji, diğer türleri ve onların nasıl bir etkileşim içinde olduklarını anlamamızı iyileştirdi ve umarım iyileştirmeye devam edecektir.

Hayvanlar dili kullanır mı?

Hayvan iletişiminin “tercümesinde” ilk engel bu iletişimin neye benzediğini anlamaktır. İnsan dili sözlü ve sözsüz işaretlerden oluşur, hayvan iletişimi de bundan farklı değildir.

Örneğin köpekler çeşitli duyguları iletmek için kuyruklarını sallarlar. Arılar, diğer arılara iyi bir nektar ya da polen kaynağının yerini haber vermek için dans ederler. Yunuslar bilgi aktarmak için tıkırtı ve ıslıkları kullanırlar.

Bununla birlikte, bunun bir “dil” olarak kabul edilip edilmeyeceğine dair bazı tartışmalar var. Wild Dolphin Project (Vahşi Yunus Projesi) Araştırma Direktörü Dr. Denise Herzing’e göre yapay zeka bu tartışmaları sonlandırabilir.

Herzing IFLScience’a verdiği demeçte, “Şu anda hayvanların bir dili olup olmadığını bilmiyoruz” dedi. “Ancak yapay zeka, hayvanların bir dilin parçalarına sahip olduğunu düşündürebilen dil benzeri yapıları aramamıza yardım edebilir.”

Yapay zeka hayvan iletişimini nasıl “tercüme edebilir”?

Kopenhag Üniversitesi’nde Hayvan Davranışı ve İletişimi alanında Doçent Elodie F. Briefer IFLScience’a verdiği demeçte, “Biyoakustik araştırmaları, hayvan seslerinin kimliklerinden statülerine, içsel durumlarına ve bazen de dış nesnelere ya da olaylara kadar birçok bilgi taşıdığını göstermiştir” dedi. “Tüm bunlar yapay zeka tarafından toplanabilir.”

Daha spesifik olarak,  yapay zeka makinelerinin hayvan dillerinin öğrenmesi yoluyla. Bu, belirli talimatları takip etmeye ihtiyaç duymadan verileri analiz edebilen bir tür yapay zeka.

Teoride, hayvan iletişimi kayıtlarını işlemede ve bu kayıtları baz alarak dil modelleri oluşturmada kullanılabilir.

Briefer, “Makine öğrenmesi, çok büyük veri setlerinde örüntüler belirlemek için eğitilebildiğinden güçlü bir araçtır, böylece büyük miktarlarda veriyi işlememize ve hayvan seslerinin içerdiği bilgilerin zamanla değişimi vb. hakkında çok önemli bilgiler elde etmemize olanak sağlayabilir” diye ekledi.

Bu teknoloji; tahmine dayalı metinleri, Google çeviriyi ve sesli asistanları güçlendirmek için her gün kullandığımız teknolojinin aynısı. Bunu hayvan iletişimine dönüştürmek daha zorlu olabilir ancak bu zorluk araştırmacıları denemekten alıkoymadı.

Herzing IFLScience’a verdiği demeçte “Bilime yaklaşımda çok farklı teknikler ve yollar mevcut” dedi. “Bunlar verilere, yapay zeka tekniğine ve hatta hayvanların kendilerini anlamalarına bağlı olarak farklılık gösterecektir” diye ekledi.

Örneğin Earth Species Project (Yeryüzü Türleri Projesi), “insan dışı dilin şifresini çözmeye adanmış” kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Şimdiye kadar deniz memelileri ve primatlara odaklandılar ancak sonuçta kargagiller de dahil olmak üzere diğer hayvanlara da uzanacaklarını söylüyorlar.

Proje, dili “her bir yıldızın bir kelime olduğu ve yıldızlar arasındaki mesafe ve yönün ilişkisel anlamı kodladığı bir galaksi gibi” bir şekil olarak ele alan bir makine öğrenmesi tekniğini kullanıyor. Bunlar daha sonra “yapıları birbiriyle eşleştirilerek tercüme edilebilir”.

The New Yorker’a göre, Earth Species Project kurucu ortağı Britt Selvitelle, iyimserlikle bu yaklaşımın önümüzdeki on yıl içinde ilk insan dışı dilin şifresinin çözülmesine yardım edeceğine inanıyor. Bununla birlikte diğerleri, hayvan iletişimini çözmede bir araç olarak yapay zekaya daha şüpheci yaklaşıyorlar.

Göttingen’deki Alman Primat Merkezi’nden Julia Fischer kayıtları analiz etmenin iyi ve güzel olduğunu ancak bir bağlamı olmadan anlamsız olduğunu söylüyor. New Scientist’e verdiği demeçte “Yapay zeka biyolojik sorulara veya anlam sorularına cevap veren sihirli bir değnek değil” dedi.
Doğaya bakmak ve kayıtları gerçek dünya gözlemleriyle ilişkilendirmek hala hayati önem taşıyor ve bu hiç de yabana atılacak bir şey değil. Oldukça sosyal hayvanlar olan deniz memelileri, hayvanlarla sohbet etmeye çalışmak için iyi bir başlangıç noktasıdır dedi.

Şimdiye kadar neler başarıldı?

Birçok proje şu anda yapay zeka yardımıyla hayvan iletişiminin sırlarının çözümü üzerinde çalışıyor, bunlardan biri de Earth Species Project.

Geçtiğimiz Aralık ayında proje, bir sesin kaynağını birden fazla eşzamanlı sesten ayırt ederken ortaya çıkan “kokteyl parti problemi”ni çözdüğünü iddia eden bir makale yayımladı.

Bir kokteyl partisini hayal edin. Sohbetler ve arka plandaki gürültü arasında, bir espresso martini daha isteyenlerin tam olarak kim olduğunu belirlemek neredeyse imkansızdır.

Araştırmacılar çalışmada makaklar, şişe burunlu yunuslar ve Mısır meyve yarasaları gibi türlere uyguladıkları ve gürültülü bir grup hayvan içinde hangi bireyin “konuştuğunu” kesin olarak belirlemeyi sağlayan deneysel bir algoritma tanımlıyorlar.

Yapay zeka zoolojinin diğer alanlarında da değerli bir araç olarak kendi yerini sağlamlaştırıyor. Briefer IFLScience’a verdiği demeçte “Yapay zeka, özellikle pasif akustik izleme yoluyla biyoçeşitliliği izleyen ve çok büyük veri setlerine ihtiyaç duyan ‘ekoakusti̇k’ adı verilen nispeten yeni bir sahada kullanılmaktadır.” dedi.

“İnsanlar bunu aynı zamanda uzun süreli kayıtlardan bilgi alma amacıyla da kullanmaktadırlar (örn. sualtı kayıtlarından deniz memelilerinin tanımlanması). Daha yakın zamanda, domuzlar ve tavuklarda altta yatan duyguları tanımlama gibi diğer bağlamlarda da örüntüleri belirlemek için kullanıldı.”

Briefer’in görevi böyle bir çalışmayı içermektedir. Çalışma arkadaşlarıyla birlikte bir yapay zeka sistemini domuzların homurtu ve ciyaklama seslerindeki olumlu veya olumsuz duyguları tanıması için eğittiler.

Kemirgenlerde, DeepSqueak adı verilen yazılım, bir hayvanın ultrasonik sesleri baz alınarak stres altında olup olmadığına karar vermek için kullanılmaktadır. Bu sesler, insan kulağı tarafından algılanamaz, kemirgenlerin sosyal olarak iletişim kurma şeklidir. Yazılım aynı zamanda da primat ve yunuslarda, hayvanların ses kayıtlarını otomatik olarak etiketleme konusunda araştırmacılara yardımcı olmak için kullanıldı.

Yapay zeka primat seslerini etiketlemeye çalışıyor.

Herzing tarafından kurulan ve kar amacı gütmeyen Wild Dolphin Project, yunus seslerindeki kalıpları bulmak ve yunuslar ile insanlar arasındaki iletişimi keşfetmek için yapay zekayı kullanmayı amaçlıyor.

2013 yılında, bir yunus sürüsüne belirli bir ıslığı bir tür deniz yosunuyla ilişkilendirmeyi öğrettikten sonra araştırmacılar vahşi doğada sesi tanımlamak ve tercüme etmek için makine öğrenimi algoritması kullandılar.

Bu arada, Project CETI (Deniz Memelisi Tercüme Girişimi) ispermeçet balinalarının şarkılarının şifresini çözmek ve “dillerini” belirlemek için dil modelleri kullanarak iletişimlerini deşifre etmeye çalışmaktadırlar.

Neden bu hayvanlar?

Briefer IFLScience’a yaptığı açıklamada, “Akustik iletişim dikkate alındığında tabiki en ilginçleri çok sesli olanlar (örn. kuşlar, domuzlar, mirketler, vs.) ve geniş bir ses repertuvarına sahip olanlardır” dedi.

Aynı şekilde, primatlar, balinalar ve yunuslar gibi sosyal hayvanların iyi gelişmiş iletişim sistemlerine sahip olma olasılıkları daha yüksektir, bu da onları çalışma için ideal hale getirir.

Herzing “Yunuslar oldukça sosyal topluluklarda yaşamaktadırlar, uzun yaşamlar sürerler, uzun vadeli hafızaları vardır, bu da iletişim kuracakları karmaşık ilişkilere sahip oldukları hissini vermektedir” şeklinde açıkladı. Zekanın da bir rolü olabilir.

Herzing “Deniz memelileri, ya da en azından yunuslar, yüksek EQ (duygusal zeka)ya, yapay dilleri öğrenme, soyut fikirleri anlama ve kendilerini aynada tanıma kabiliyetlerine sahip olmalarıyla bilinirler” diye ekledi. “Bunlar zekanın bazı temel taşlarıdır.”

Hayvan iletişimini anlamanın ne gibi yararları vardır?

Sonunda kedinizin sizin hakkınızda gerçekten ne düşündüğünü öğrenmenin yanı sıra, hayvan iletişiminin daha iyi anlaşılmasının hem insanlar hem de hayvanlar için faydalı olabileceği birçok yol vardır.

Briefer IFLScience’a verdiği demeçte, “Tutsak ve yabani türlerin her ikisi için de onları daha iyi anlamamıza ve ne zaman iyi olduklarını veya acı çektiklerini bilmemize olanak sağlar.” dedi. “Bu, refahları bize bağlı olduğundan etrafımızdaki türler (örn. evcil hayvanlar ve çiftlik hayvanları) için hayati önem taşıyor.”

Bu sadece bizi daha iyi evcil hayvan sahipleri yapmakla kalmaz, aynı zamanda tüm hayvanlarla ilişkimizi sonsuza kadar değiştirme potansiyeli de var.

Herzing “Hayvanların bir dili olduğunu bilmek, umarım gezegendeki tek duyarlı tür olmadığımızın anlaşılmasını sağlayacaktır” diye ekledi.

En azından bu, diğer türlere karşı daha fazla sempati duymamıza ilham olabilir ve onlara nasıl davrandığımızı yeniden düşünmemize yol açabilir. Bunun, hayvanların spor, eğlence ve araştırma alanlarında kullanılması da dahil olmak üzere geniş kapsamlı sonuçları olabilir. Hatta hayvansal tarımın tamamen elden geçirilmesini tetikleyebilir.

Çevremizdeki hayvanları daha iyi anladığımızda, yine de onları sömüren ve öldüren uygulamaları temize çıkarabilecek miyiz?

İnsanların perspektifinden bakıldığında, sadece hayvanlar hakkında değil, kendimiz ve belki diğer yaşam formları hakkında da öğrenebileceğimiz çok şey var.

Briefer IFLScience’a yaptığı açıklamada, hayvan iletişimini anlamanın bize dilin evrimi hakkında da bir şeyler öğretebileceğini söyledi. Herzing “dünyadaki türlerle geliştirdiğimiz araçlar, başka yaşam formlarıyla karşılaşmamız durumunda uzak dünyalara da uygulanabilir” tahmininde bulundu, bu araçların onların zekasını ölçmeye ve onlarla iletişim kurup kuramayacağımızı belirlemeye yardım edebileceğini ekledi.

Yapay zeka sayesinde üst levellere de ulaşabilecek miyiz?

Henüz değil. Bırakın uzaylıları, hayvanlarla gerçekten konuşmak için yapay zekayı kullanmak bile büyük bir atılım. Ancak diğer türler ve etrafımızdaki dünya hakkındaki anlayışımızı geliştirmek için  büyük potansiyele kesinlikle sahip.

Bu makale ilk olarak IFLScience’ın e-dergisi CURIOUS’un 3. sayısında yayımlandı.

Çevirmen: Mine Şentekin

Bu Yazıyı Paylaşın