Vekile Tebliğ Zorunluluğunun Bulunması Asile Tebligat Yapılması Lüzumunu Ortadan Kaldırmaz

 

T.C.
YARGITAY
Sekizinci Hukuk Dairesi
Esas No : 2015/8178
Karar No : 2017/8396
Tarih : 06.06.2017
ÖZET:
  • İCRA-İFLAS SUÇLARINDA BORÇLUNUN CEZALANDIRILABİLMESİ İÇİN İCRA EMRİNİN BORÇLUNUN VEKİLİNE DEĞİL KENDİSİNE TEBLİĞ EDİLMİŞ OLMASI GEREKİR
  • İCRA EMRİNİN VEKİLE TEBLİĞİ SURETİYLE EKSİKLİĞİN İKMALİ

 

İÇTİHAT METNİ

DAVA :

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR :

Borçlu vekili, icra emrinde vekil olarak gösterilmediklerini, icra emrinin vekil varken asile tebliğ edildiğini ve vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının yasal zorunluluk olduğunu belirterek icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, 7201 sayılı Tebligat Kanunun 11. maddesi ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulaması gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın da vekile yapılmasının zorunlu olduğu gerekçesi ile şikayetin kabulüne karar verilmiş, hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Borçlu hakkında Bandırma 3. İcra Müdürlüğü’nün 2015/342 Esas sayılı dosyası ile alacaklı vekili tarafından ilamlı icra takibi başlatıldığı, icra emrinin borçlu asile 20/02/2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

HMK’nun 73, 81, 82, 83., Avukatlık Kanunu’nun 41., Tebligat Kanunu’nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunludur. Anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlar, yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemleri yapılır.

Ne var ki, vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz. Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu’nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir. Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur.

Bu durumda icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. O halde Mahkemece, icra emrinin vekile tebliği suretiyle eksikliğin ikmali yönünde hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle şikayetin kabulü ile icra emrinin borçlu yönünden iptaline karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ :

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca ÎİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 06/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Bu Yazıyı Paylaşın