Vatandaşlık Numarası İçeren Kimlik Kartını Sorgulamamak Bankanın Kusurudur

T.C.
İSTANBULBÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

ONSEKİZİNCİ HUKUK DAİRESİ

 
Esas : 2018/2405
Karar : 2021/579
Tarih : 18.03.2021

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. TÜKETİCİ MAHKEMESİ

TARİHİ : 22/05/2018

NUMARASI : 2017/269 Esas, 2018/393 Karar

Taraflar arasındaki alacak davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi Seher Yılmaz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 10/09/2015 tarihinde İsviçre’den Western Union aracılığı ile 117 CHF karşılığı 342,67 TL masraf ödeyerek kardeşi C…. K….’ya verilmek üzere 5.048,61 CHF karşılığı 15.000,00 TL tutarında para transferi gerçekleştirildiğini, alıcı C…. K…. tarafından gönderi tutarının kendisine gönderilmesi amacı ile başvurması neticesinde adına gönderilen paranın İstanbul’da üçüncü kişiye ödenmiş olduğunun beyan edildiğini, bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaat edilerek tahkikat başlatıldığını, Savcılık dosyasına gelen yazılar neticesinde müvekkili tarafından gönderilen paranın davalının kapatılan İstanbul Cevahir AVM’de bulunan şubesinden 12/09/2015 tarihinde yabancılık unsuru taşıyan Moldova vatandaşı üçüncü kişiye hiçbir güvenlik prosedürü gereksinimi duyulmaksızın şahsi kusuru olarak ödendiğini, davalıya birçok defa yazılı ve sözlü başvuruda bulunulduğunu ancak taleplerinin reddedildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kardeşi C…. K….’ya ödenmek üzere davalı aracılığıyla gönderilen toplam 15.347,62 TL maddi zararın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesiyle; mahkemenin görevli olmadığını, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, bu yönden davanın reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise Western Union ile dünyanın herhangi bir yerinde bulunan bir kimseye para göndermek isteyen kişinin gönderme formunu doldurup, gerçek kimlik bilgileri ile para miktarını belirtip imzalaması, bunu gişe yetkilisine vermesi, gişe yetkilisinin ise MTCN-para transfer kontrol numarası vereceği göndericinin alıcısına parayı bu şekilde gönderdiğini ve kontrol numarasını da vermesi gerektiğini, kendisine para gönderilen kişinin parayı almak için para alma formu doldurup ve para gönderen kişinin ilettiği MTCN numarası ve gelen tutar bilgisini de ibraz etmesini bu bilgiler doğru olarak girildikten sonra nüfus cüzdanı ya da pasaport verilerek paranın alınacağını bahsedilen numaranın yalnızca parayı gönderen kişi ve onun ilettiği kişi tarafından bilinebileceğini, davacının iş bu güvenlik kodunu koruma hususunda gerekli özeni göstermek zorunda olduğunu, davacının gerekli özeni göstermediğini, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, davacının özen yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince; bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının işlemde şifre mahiyetinde olan MTCN numarasını başkaları ile paylaşmaması halinde havalenin Türkiye’deki bir acentadan çekilme imkanının bulunmadığı, ödeme noktasında lehtarın beyanı ile sisteme girilene kadar numaranın gözükmediği, MTCN numarasının bankalar ve Western Union sisteminden sızmasının teknik olarak mümkün olmadığını kardeşi C…. K….’nın ve davacının savcılık ifadelerinin tutarlı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; öncelikle usule itirazları bulunduğunu, 15/05/2018 tarihli oturum için mazeret dilekçesi gönderdiğini duruşma gününün tebliğinin istendiğini buna karşın mahkemece 22/05/2018 tarihine ertelenen duruşmanın habersizce görülerek karar verildiğini, mahkemece duruşma gününün Uyap’tan öğrenilmesi şeklinde ara karar oluşturulduğunu tarafından öğrenilemediğini esasa ilişkin olarak ise bankaların işlemleri gerçekleştirirken güven kurumu olup sadece bu iş için özel olarak düzenlenmiş mevzuata tabi olarak kendilerini teslim edilen parayı özenle korumak zorunda olduklarını, gerekçe kısmında açıklanan delillere karşılık toplanması talep edilen hayati delillerin toplanmadığını sadece soruşturma dosyası ve bilirkişi raporu ile yetinildiğini oysaki parayı çeken dolandırıcı tarafından aynı pasaportla bir başkasının parasının çekildiğini gösteren bir delil pasaport ve dosyaya tarafından araştırılıp tespit edilerek bildirildiğini, para çekim işleminde kullanılan pasaportun aynı zamanda başka bir kişinin parasının çekilmesinde de kullanıldığı davalının gerekli güvenliği sağlayamadığı, para çekilmesine ilişkin verileri bilgi ve şifrelerin alınabildiğinin ispat ettiğini, bilirkişi raporlarının hiç birinde davalı Western Union sorumluluğuna dair değerlendirme bulunmadığını ve eksik inceleme yapıldığını, ilk bilirkişi raporunun ezbere yazılıp dosya ile ilgisi bulunmadığını, bu raporun hükme esas dahi alınamayacağını, ikinci rapora dikkat çektiklerini, ikinci rapora karşı itiraz kapsamında sonradan elde edilen delil niteliğinde bildirdikleri verilerin incelenmediğini, gerek bilirkişi raporunda gerek mahkeme tarafından kabul edildiği üzere davalıların veri sistemine sızmanın imkansız olduğu, İstanbul 6. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/124 dava dosyasından alınarak dosyaya sunulan pasaport örneği para çekme formunun bilirkişi ve mahkeme tarafından olası görülmeyen bu kabulün yanlış olduğunu gösterdiğini, bu dosyanın celbinin talep ettiklerini ancak mahkemenin incelemediğini, aynı zamanda her iki paranın çekilmesi için doldurulan formlar üzerindeki yazı incelemesinde her iki form üzerindeki bütün verilerin birbiri ile aynı olduğunu, bu itirazlarını bildirmesine rağmen değerlendirilmediğini, davacı ve kardeşinin beyanlarını çelişkili olmadığını, zira para gönderime işleminin 10/09/2015 tarihinde para çekiminin ise 12/09/2015 olduğunu, davacının şifreyi 15/09/2015 tarihinde kardeşi C…. K…. ile paylaşıp bu tarihten sonra Hozat/Tunceli acentasına müracaat ettiğini, gerçek alıcı C…. K….’nın yazı ve imza örnekleri alınarak form üzerindeki yazı ve imza örnekleri ile karşılaştırma yapılmadığını, paranın çekilmesi için imzası olan pasaportun sahte olup olmadığının tespiti için uzmanlık işi olduğunun beyan edildiğini, oysaki bankanın sahte pasaportları tespit edebilmek için sahte para dedektörü kullandığını oysaki pasaport için de pasaport dedektörü olduğunu, ve bankanın pasaport sahteciliğini önlemek için gerekli tedbirleri alması gerektiğini bunu yapamıyorsa pasaport ibrazını kabul etmemesi gerektiğini, C…. K…. adına düzenlenen sahte pasaport Moldova vatandaşlarına ait pasaport olup buna rağmen pasaport içeriği Türk aidiyetini taşıdığını dolayısıyla pasaportun kendi içinde çelişkili olduğunu, davalıların kusuru olduklarını gösterir delil sunulmasına rağmen mahkeme tarafından toplanmadığını, İstanbul 6. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/1249 Esas sayılı dosyasının önemli olduğunu, her iki dava dosyasında verilen adreslerin para çeken kişinin her iki form üzerinde yazdığı adresin aynı olduğunu, buna rağmen paranın ödendiğini, her iki form üzerinde yazılı adres Beyoğlu Mah. Aydede Cad. 5-1/İstanbul şeklinde olup, bankanın formu dolduran dolandırıcının verdiği adresten de şüphelenmediğini, her iki paranın çekilmesinde de pasaport kullanılmış olup, her iki paranın da aynı bilgilerle çekildiğini, her iki pasaport üzerinde de kullanılan fotoğrafların aynı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

İstinaf talebine karşı davalı vekili yazılı beyanında; 15/05/2018 tarihli mazeret dilekçesi gereği mahkemenin yaklaşık 1 saat bekletildiğini duruşmanın en son görüldüğünü, davacı iddialarının yerinde olmadığını belirterek istinaf talebinin reddini talep etmiştir.

Dava, bankacılık işlemi nedeni ile zararın tahsili talebine ilişkindir.

Davacı tarafından İsviçre’den Western Union aracılığıyla Türkiye’de bulunan kardeşi C…. K….’ya ödenmek üzere 5.048,61 CHF karşılığı 15.000,00 TL para transferi yaptığı ve 12/09/2015 tarihinde Moldova uyruklu üçüncü kişiye pasaport ibrazı ile ödendiği iddia edilmiştir.

Davacı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yapılan şikayet üzerine soruşturmanın yetkisizlikle Hozat Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği anlaşılmış ve müşteki sıfatıyla C…. K…. Hozat Cumhuriyet Başsavcılığı ifadesinde; ağabeyi olan davacının İsviçre’den kendisine Western Union aracılığıyla 10/09/2015 tarihinde para gönderdiğini, para gönderirken oluşturulan şifreyi kendisine telefonla söylediğini, 12/09/2015 tarihinde İstanbul’da bir bankadan paranın çekildiğini öğrendiğini ve ilgililerin cezalandırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.

Uyap’tan aile nüfus kaydı çıkartılmış davacıyla kendisine para gönderilen C…. K….’nın kardeş oldukları, C…. K….’nın Türk vatandaşlığı yanında yabancı vatandaşlık kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.

Davalı TEB A.Ş. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği yazı ekinde ödeme belgeleri ve kamera kaydı içeren CD’yi gönderdiği anlaşılmıştır.

Davacının müşteki sıfatıyla Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadesinde; kardeşi C…. K….’ya 10/09/2015 tarihinde 15.000,00 TL Western Union aracılığıyla gönderdiğini Ziraat Bankası ya da PTT aracılığıyla parayı çekebildiğini ancak 12/09/2015 tarihinde İstanbul’da bir şubeden kardeşi C…. K…. adına paranın çekildiğini öğrendiğini ve şikayetçi olduğunu beyan etiği anlaşılmıştır.

Western Union şirketinin soruşturma dosyasına verdiği cevabi yazısında; Mehmet Kaya adına gönderilen paranın 09/12/2015 tarihinde TEB İstanbul Şubesine ödendiğini bildirdiği anlaşılmıştır.

Mahkemesince alınan hesap uzmanı raporunda; dosyada davacının C…. K….’ya toplam 5.165,70 CHF tutarında parayı Western Union’a teslim ettiğine ilişkin 10/09/2015 tarihli Almanca makbuz bulunduğu, 14/09/2015 tarihini taşıyan C…. K…. adlı kişiye Western Union havale ödemesi olarak 15.000,00 tutarında kasa fişi bulunduğu ve C…. K…. adlı kişinin imzası bulunduğu; parayı çekmiş olan aynı adlı şahsın geçerli bir pasaport ibraz ettiği MTCN numarasının gönderilen parayı göndericiyi gönderilen ülkeyi de doğru şekilde beyan ederek işlem yaptığı, işlem güvenliği için davacıya tebliğ edilen MTCN numarasının gizli tutulamadığı, parayı çeken şahsa imkan sağlandığı, ödeme yapılan şahısta bir hata yapıldı ise ödemeyi yapan acentanın kusurlu halinde tazminat başvurusu yapılabileceği, davalı bankaya hali hazırda atfedilebilecek bir kusur tespit edilemediği belirtmiş mahkemesince bilirkişi raporu ve davacının ve kardeşi C…. K….’nın savcılık ifadelerinin tutarlı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Somut olayda; davacı ve kardeşi C…. K….’nın soruşturma dosyasına verdiği ifadeler yukarıda belirtilmiş olup oradan anlaşılacağı üzere ifadeler arasında bir çelişki olmadığı tespit edilmiştir. Davalı banka tarafından 14/09/2015 gönderilen yazıda C…. K…. adına 15.000,00 TL paranın ödendiği ve imza alındığı ayrıca Moldova uyruklu C…. K…. pasaportundan bir fotokopi eklenmiş, dekonttaki imza ile davacının kardeşi C…. K….’nın 04/11/2015 tarihinde Hozat Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadesindeki imza arasında gözle görülür bariz fark bulunduğu tespit edilmiştir.

Hal böyle olunca; davalı bankanın yabancı uyruklu müşterilere ödeme sırasında tek başına pasaport üzerinden kimlik tespiti ile yetinilmeyip (sahte pasaportlar nedeni ile ) ayrıca kişinin vatandaşlık numarasını içerir kimlik kartını da isteyerek parayı teslim almak isteyen kişi açısından davalı bankada herhangi bir tereddüt oluşmadan ödemenin yapılması gerekirken sadece ibraz edilen pasaport üzerine ödeme yapılması davalı bankanın ihmalini göstermektedir. Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır. Davacı istinaf talebinde haklıdır.

Bu değerlendirmeler doğrultusunda davacının istinaf talebinin kabulüne, HMK m. 353/1-b-2 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile 15.347,62’nin 12/09/2015 ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Türk Ekonomi Bankası Anonim Şirketi’nden tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;

A.İstinaf Başvurusu Yönünden;

1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-b-2 uyarınca İSTANBUL 11. TÜKETİCİ MAHKEMESİ’nin 22/05/2018 tarih, 2017/269 Esas, 2018/393 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,

2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine ücreti vekalet takdirine yer olmadığına,

3.Davacı tüketici harçtan muaf olduğundan peşin yatırılan harçların talep halinde davacıya iadesine,

B.Davanın Esası Yönünden;

1. Davanın KABULÜ ile; 15.347,62 TL’nin 12/09/2015 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Türk Ekonomi Bankası Anonim Şirketi’nden tahsili ile davacıya verilmesine,

2.Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 2.302,14 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

3.Alınması gereken 1.048,39 TL karar ver ilam harcı ile 59,30 TL başvurma harcı toplamı 1.107,69 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,

4.Davacının yargılama aşamasında yapış olduğu toplam 1.216,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

5.Davalının yapmış olduğu masrafların kendisi üzerinde bırakılmasına,

6.Bakiye gider avanslarının talep halinde yatıran tarafa iadesine,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,18.03.2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.

Bu Yazıyı Paylaşın