Yapılan yeni bir çalışmaya göre, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna (DEHB) sahip olan bazı kişilerin aslında “uyumsuz hayal kurma (Maladaptive Daydreaming)” tanısı alması daha uygun görülüyor.
Hayal kurma, zihnin hayali bir ortama daldığı normal bir olaydır. Çoğu kişi için eğlencelidir ve gerçeklikten kısa süreli bir kaçışı ifade eder ancak bazıları için sonlanması saatleri bulan aşırı bir durum haline gelebilir.
Hatta bazı insanlar, uyanık oldukları saatlerin yarısına kadarını kendi içsel dünyalarında geçirebilmekte ve bu da tahmin edebileceğiniz üzere, bu insanların, günlük hayata uyumlarını zorlaştırmaktadır.
Uyumsuz hayal kurma (UHK), şu an için kendi başına bir psikiyatrik bozukluk olarak görülmemekte; dikkat üzerindeki etkisi yüzünden DEHB gibi bozuklukların bir semptomu olarak ele alınmaktadır.
UHK yaşayan bireylerin %77’sinin DEHB tanısı da aldığı görülmektedir fakat bu örtüşme, ikisinin aynı şey olduğu anlamına gelmez. Psikologlar, yakın zamanda, UHK’nin kendi başına belirgin bir bozukluk olduğuna dair kanıtlar buldular.
DEHB, sıklıkla aşırı odaklanma ve gözle görülebilen dikkatsizlik dönemlerine yol açabilen “düzensiz bir dikkat sistemi” ile nitelenir. Öte yandan UHK ise daha çok zihni karışık ve canlı hayal durumlarına çeken davranışsal bir bağımlılık gibidir.
Araştırmacılar, DEHB tanısı almış 83 kişilik küçük bir grup ile yaptıkları çalışmada, %20’nin üzerinde insanın UHK kriterlerini de karşıladığını gördü. Bu yüzdelik, UHK tanısı alıp aynı zamanda DEHB kriterlerini de karşılayanların sayısından çok daha azdır.
Dolayısıyla bu bulgu, iki bozukluğun birbirinden gerçekten farklı olduğunu ortaya koymaktadır.
Yazarlar bulguları, “Eğer DEHB’li yetişkinlerle paralel olarak yüksek oranda UHK tanısı bulsaydık halihazırda literatürde bulunan DEHB tanısıyla neredeyse eşit olan bu yeni UHK konseptinin kayda değer bir değişken olmadığını iddia edebilirdik.” diye açıklıyor.
“Ancak verilerdeki bu asimetri, sıklıkla yan etki olarak dikkat eksikliği yaratan UHK’nin bağımsız bir ruhsal olgu olduğu teorimizle örtüşmektedir.”
UHK’nin ayrı bir psikiyatrik bozukluk olduğu fikrini desteklemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır ancak bu çalışma UHK’nin tipik DEHB’den farklı olduğunu ortaya koymaktadır.
UHK kriterlerini karşılayan katılımcılar, öz-bildirim anketlerinde, bir görevi tamamlayana kadar o göreve dikkatlerini vermekte zorlandıklarını ifade etseler de bu dikkat sorunları, DEHB tanısı almış kişilerin tanımladıkları biçimde değildi.
Katılımcılar, DEHB’den farklı olarak, dışsal görevlere odaklanmalarını zorlaştıran canlı ve gerçek dışı durumlara kendilerini kaptırarak kendi hayallerini kendilerinin yönettiğini belirttiler.
Dikkat eksikliğinin, hayal kurma dürtülerinin ikincil bir etkisi olarak ortaya çıktığı görülmektedir.
Yazarlar “Bu tür vakalarda, DEHB tanısının sorunu tam olarak karşılamadığı” sonucuna vardı.
Söz konusu hipotez hem UHK hem DEHB kriterlerini karşılayan katılımcıların, sadece DEHB kriterlerini karşılayanlara göre anlamlı olarak daha yüksek derecede psikolojik sıkıntı yaşadığı gerçeği ile de desteklendi.
Yazarlara göre aşırı hayal kurma depresif düşüncelerden kaçma, düşük özgüven ya da yalnızlık kaynaklı olabilir.
UHK’nin ve DEHB’nin altında yatan farklı mekanizmalar varsa iki bozukluğa da aynı tedaviyi uygulamak etkili olmayacağı için bu bulgu önemlidir.
Psikolog Nirit Soffer-Dudek, PsyPost’a şöyle açıkladı: “Eğer DEHB’nizin kaynağı, sürekli değişen dikkat dağıtıcı faktörlerden ortaya çıkan zihin karışıklığı (ki bu DEHB’nin karakteristik özelliğidir) ise kendinizi dürtüsel olarak ayrıntılı, öyküsel, canlı ve duygu yüklü hayallere çekilmiş bulduğunuz durumdan (bu da UHK’nin karakteristiğidir) daha farklı bir tedaviye ihtiyacınız vardır.”
“İkinci olarak ise psikolojik yardım almanızı ve klinisyeninizi, geçmiş yıllarda geniş bir araştırılmasına rağmen hala çok bilinmeyen UHK ile tanıştırmanızı öneririz.”
UHK’yi tamamıyla anlamadan ne kadar insanın bu bozukluğa sahip olduğunu anlamak mümkün bile değildir.
UHK, Covid-19 karantinaları sırasında, hayal kurmanın zihnimizin travma ile başa çıkma şekli olduğu ve sadece dalgın düşüncelerin keyfini çıkarma olmadığı fikrine katkı sağlayarak daha büyük bir sorun haline geldi.