Türkiye’nin Lale Devri

Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul için sürekli Fetret Devri tanımlamasında bulunuyor.

Ve bu seçimle Ekrem İmamoğlu’nu devirerek bitsin şu ‘Fetret Devri’ diyor.

Fetret Devri neydi? Osmanlı’nın büyüme dönemi içindeki kısa duraksama devridir. Yıldırım Bayezid’in ölümünün ardından oğulları arasında süren taht kavgası dönemine denir. Ve yaklaşık 11 yıl sürmüştür.

Lakin kendisinin tek lider olarak yönettiği Ülkemiz acaba hangi devri yaşıyor? Bakınız belediye yönetimi mi Ülkemizin kaderini belirliyor, yoksa tek lider olarak yönettiği kendi yönetimi mi?

Gerçekten Ülkemiz şu anda Osmanlı dönemlerinden tanımlama yapılacaksa, nasıl bir devir yaşıyor?

Aslında sorunun cevabını herkes biliyor. Elbette Lale Devri.

***

Lale Devri nedir?

Halkın büyük bir kısmı zor durumdayken İstanbul’da devlet büyüklerinin şatafatlı ve eğlenceli bir yaşam sürdüğü dönemdir. Zevk-ü Sefa devri ama bunu geniş halk kitlesi değil bir kısım elit yönetici kesim yaşardı.

Gelin Türkiye ile Osmanlı’nın dönemlerini karşılaştıralım:

-Osmanlı 1579-1699 yılları arasında Duraklama Dönemini yaşadı.

-Nitekim Türkiye’miz de 1990-2002 arasında adeta duraklama dönemi yaşadı.

Osmanlı 1699 Karlofça Antlaşması ile ilk kez toprak kaybetti ama hemen ardından 1718 yılında Pasarofça Antlaşması ile Lale Devrine girdi.

Yaklaşık 12 yıl süren Lale Devrinin kabaca özelliklerine bakalım:

– Önemli reform hareketleri gerçekleştirilmiştir.

– Çok önemli sanat eserleri ve mimari yapılar ortaya çıkmıştır.

– Batıya yönelik yakın ilişkiler geliştirilmiştir.

– Halk çok fakirleşmiş ve Saray Halkı aşırı oranda zenginleşmiştir. Lale Devrinin simgelerinden biri Damat İbrahim Paşa ve de diğeri Sadabad Sarayı’dır.

Lale Devri için bir Damat ve bir de Saray yetmiştir.

***

Şimdi gözlerinizin önüne o lüks cipleri, içlerinde pudra şekeri çekenleri getirin. Kamudan çifte maaş alarak şatafatlı hayatları getirin. Sarayları düşünün ve sadece özel kullanıma ait Cumhurbaşkanlığı’nın 13 uçağını hayal edin. Hele hele o yoldan geçerken oluşan konvoyları, o konvoylardaki lüks ötesi araçları…

O taht gibi koltuğunu hiç düşünmek istemiyorum. Saray’ın işlemeleri ve yemeklerini de… Ama aynı yönetim Türk Milletine “porsiyonları küçültün” önerilerinde bulunabiliyor…

Uçaklar, yatlar, katlar, saraylar ve damatlar… Tıpkısının aynısı Lale Devri.

Fakir bir halk ve şatafatlı bir yönetim.

Neydi misyon: İtibardan tasarruf olmaz.

***

Soralım kendimize.

Bitirilmesi gereken devir Fetret Devri mi yoksa Lale Devri mi?

Lale Devrinin Sadabad Sarayı’nı hayal edin… Ve Millet fakirlik içindeyken oralardaki zevk-ü sefayı…

Ve Osmanlı’nın yıkılışını…

Lale Devri sonrası nasıl da aniden çöküverdi Osmanlı.

Çünkü içeriden çürütülen koca İmparatorluğun Lale Devri ile sadece dışı parlatılmıştı.

Tıpkı bugün ülkemizde Atatürk ile kurulan Cumhuriyetin 90’lı yıllarda Tansu Çiller ile Duraklama Devrine sokulması ve AK Parti ile de Lale Devrini yaşaması gibi…

Çiller ile Erdoğan dostluğu nereden geliyor sanıyorsunuz?

Ve sıra son yıkımda… Artık Türkiye Cumhuriyeti hızla yapısal yıkıma gidiyor. Bunu da Başkanlık Sistemi ile hızlandırdık.

Ne kurum kaldı ne de kural; hatta İslam bile kafana göre… Güncelliyorsun ve bütün günahlar sevap oluveriyor. Tıpkı faiz indirirken Nass… Ama faiz yükseltirken Fazilet olması gibi.

Ne demiştik 2017 Referandumu için: Bu referandum geçerse 1-Devlet yıkılır 2-İslam yıkılır.

Not: Burada yıkım büyük zarar görme anlamına geliyor.

Lale Devri bizi nereye götürdü? Bir düşünün ve sonrası için çocuklarınıza ve torunlarınıza oturup ağlayın… Çünkü asıl acıyı onlar çekecek.

Bu Yazıyı Paylaşın