Ulusal Hububat Konseyi (UHK), 10 yıl önce 9 milyon hektar olan buğday ekim alanının 7.7 milyon hektara kadar düştüğünü açıkladı.
BloombergHT’de yer alan habere göre, Edirne Ticaret Borsası ile UHK işbirliğinde ‘2017 Hububat Sezon Değerlendirme Paneli’ düzenlendi. Panele, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü İsmail Kalemoğlu, UHK Başkanı Özkan Taşpınar, Türkiye Un Sanayicileri Odası Başkanı Eren Günhan Ulusoy, Edirne Ticaret Odası Başkanı Özay Öztürk, Konya Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Çelik katıldı.
Panelde konuşan UHK Başkanı Taşpınar, Türkiye’de buğday ekim arazilerin son 10 yılda, 9 milyon hektardan 7.7 milyon hektara düştüğünü belirterek, acilen tedbir alınması gerektiğini söyledi. Buğday tüketiminin nüfus artışı, göçmen nüfusu, artan turist sayısı ile dışarıya yapılan yardımlar neticesinde ön görülenin üzerinde gerçekleştiğini belirten Taşpınar, “Buğday ekim alanlarında sınır değerlere ulaşılmış olup bunun altına düşen ekim alanları, kurak yıllarda üretim yetersizliği sorunlarını beraberinde getirecektir. Bunun için buğdaya yapılacak desteklemeler, bölgesel farklılıkları da dikkate alarak acil bir düzenleme yapılarak artırılma yoluna gidilmelidir” dedi. Taşpınar konuşmasının devamında, “Üretimi artırıcı politikalar oluşturulmalı, ekim alanlarını koruyacak tedbirler acilen alınmalıdır. Türkiye’de 4.5 milyon hektar civarında nadas alanı bulunmaktadır. Tarımın iklim şartlarına bağımlılığını azaltmak için belli ilkeler çerçevesinde havzalar arası su transferi mutlaka ve mutlaka yapılmalıdır” ifadesini kullandı.
“Enflasyonun nedeninin tarım ve gıda gösterilmesi yanlış”
Türkiye’de enflasyonun nedeninin tarım ve gıda olarak gösterilmesinin yanlış olduğunu savunan Taşpınar, şunları kaydetti:
“Ülkemizde enflasyonun en önemli nedeni tarım ve gıda olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu yanlışlıkla birlikte gümrük fonlarının düşürülmesi de gündeme gelmektedir. İthalat söylemleri ürün hasat zamanında piyasaları olumsuz etkilemekte, çiftçiyi üretimden soğutmakta ve üretimden düşürmektedir. Gümrük vergisi düzenlemeleri iyi hesaplanmalı, vergiler düşürülecekse de hasat zamanında değil ürünün en az olduğu zamanlarda uygulanmalıdır. Bakanlığımızın toplulaştırma çalışmaları 2005 yılında çıkarılan 5304 sayılı Kanun’a göre kararlılıkla ve hızlı bir şekilde mutlaka yapılmalıdır. Ülkemizde son yıllarda yapılan lisanslı depoculuğu, etkin bir şekilde kullanarak dünya tarım ticaretine mutlaka entegre olmalıyız. Yapılan araştırmalarda lisanslı üreticilikten birçok üreticinin haberdar olamadığını ya da yanlış yönlendirmelerden, yanlış bilgi sahibi olduğunu göstermektedir. Sistemin gelişmesi için bizim öncelikle önerimiz desteklemelerin yanında sahada tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerinin mutlaka yapılmasıdır. Ancak o zaman tüm sektör paydaşlarına ulaşmış, tarımsal ticareti kolaylaştırmış oluruz.”
Tarım desteklerinin analiz edilerek yapılması gerektiğine vurgu yapan Taşpınar, “Tarım destekleri ortalama 14 milyar lira olup, rakam bakanlık bütçesinde yüzde 60 oluşturmaktadır. Bu rakam tarım sektörü açısından önemli bir miktardır. Bu desteklemelerin sektöre ne yönde ve ne derecede etki ettiği, hedeflenen amaçlara ne ölçüde ulaşıldığı konusunda etki analizi mutlaka değerlendirilmelidir. Önemli bir husus da uzman olamayan kişiler buğday, ekmek, pirinç üzerine yorum yapmaktadır. Bu olumsuz propagandaların önüne geçilmesi için de sektörün istekleri olarak söyleyebiliriz” diye konuştu.
TMO Genel Müdürü İsmail Kalemoğlu ise geç açıklanan ürün fiyatlarına gösterilen tepkiye değinerek, “TMO neden fiyatı geç açıklıyor? Biz nisan ya da mayıs ayı başında da fiyat açıklayabiliriz. Piyasa işliyorsa, üretici ürününü iyi fiyata satıyorsa niye hasat başlamadan fiyat açıklayacağız? Fiyat erken açıklamamanın temel gerekçesi üreticiyi korumaktır. Biz mağdur etmediğimizi düşünüyoruz. Hasat başladığından itibaren TMO’nun depoları üreticinin hizmetinde, fiyat açıklanana kadar depo kira ücreti almıyoruz, fiyat açıklanana kadar önceki yılın alım fiyatıyla yüzde 30 avans veriyoruz” dedi.
“Buğdayda vergi düştü diye 1 gram buğday gelmedi”
Buğdayda vergi düşürüldü diye ofislere 1 gram buğday gelmediğini anlatan Kalemoğlu, “Önceliğimiz üreticiyi korumak, tüketiciye makul fiyatta ürününün ulaşmasını sağlamak. Bu çerçevede zaman zaman ithalat yapıyoruz. Hasat zamanı vergi düşürülmeseydi, katılıyorum, keşke düşürülmeseydi. Toplamda buğdayda vergi düşürüldü diye 1 gram buğday gelmedi. Gümrük vergisi düştü diye buna dayalı bir ithalat olmadı ama psikolojik bir etkisi oldu, fiyat düşüşlerine sebep oldu. Özünde görevimiz piyasayı düzenlemek” diye konuştu.
Kaynak: T24.com.tr